Ferhat ÜNLÜ – 4 Nisan 2024
Sandık; Türkiye gibi nevi şahsına münhasır ülkeleri bir laboratuvar kabul edersek sokaktan devşirilmeye çalışılacak bir istikrarsızlık ya da daha ötesi kaosun panzehridir. Bu açıdan bakılırsa sandık, demokraside her şey demek değildir, ama demokrasi denilen şeyin temelidir.
31 Mart yerel seçimlerinin Doğu ve Güneydoğu’daki kimi illerimizde başlatılan ve bazı DEM’li siyasiler tarafından da kışkırtılan sokak eylemleri, 2015-2016 sürecinde Hendek Kalkışmaları’nı görmüş ülkemiz için büyük bir tehdit değildir. Ancak yine de bir tehdittir, dolayısıyla devlet en etkili ve daha önemlisi hızlı biçimde tedbirini almalıdır.
“Pekeke o kadar güçlü ki, sizi tükürüğüyle boğar” diyen birinin aday olmasına izin verilmesi devlette artık görülmemesi gereken bir tedbirsizliğin ürünüdür. Günümüzde artık devletler bu tür olaylarda geç kalamaz.
Mesela ülkemizin son yıllardaki terörle mücadele başarısı, hızlı ve etkili müdahale stratejisinden kaynaklanmaktadır. Sınır ötesi harekâtların da bu başarıda hatırı sayılır bir rolü vardır.
Kuzey Irak harekâtları, terörle mücadele tarihimiz boyunca önemli stratejik ve taktik avantajlar sağladı. Ancak 2019’dan bu yana süren Pençe-Kilit Harekâtı bütün harekâtlar içinde, bölgeye yerleştiğimiz için farklılık arz ediyor.
Terörle mücadelede, aziz yurdumuzun sınırları içindeki arazilerde ve sınır ötesinde, bilhassa Kuzey Irak’ta ve yerine göre Suriye’de, ama elbette öncelikle Kuzey Irak’ta sahadaki mücadele açısından en önemli parametre hava şartlarıdır. Dolayısıyla ilkbahar ve sonrasında yaz ayları operasyonların yoğunlaştığı zamanlar olarak bilinir.
BU İLKBAHAR VE YAZ SICAK GEÇECEK!
Türkiye’nin bu ilkbahar ve yaz Kuzey Irak’taki askeri harekâtlarını, Bağdat ve Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile anlaşmalı biçimde genişletmesi kuvvetle muhtemel. Ağırlıklı olarak Süleymaniye’de yerleşik Talabani Grubu’nun (IKYB) bu sürece direnmesi kendi tasfiyesine kapı aralar.
Türkiye, ilk Kuzey Irak harekâtını PKK’nın ilk silahlı saldırısından üç ay önce Mayıs 1984’te gerçekleştirdi. Terör örgütünün silahlı eylemlere başladığı 15 Ağustos 1984’teki Eruh ve Şemdinli baskınlarından yaklaşık üç ay önce 27 Mayıs 1984’te ilk harekât için düğmeye basılmıştı.
O tarihten bu tarafa bölgede onlarca operasyon yaptık. Kimilerine isimler de verildi. Mesela 5 Ağustos 1991’de başlayıp bir hafta sonra biten Süpürge Harekâtı bunlardan biridir. Ekim 1992’de gerçekleştirilmiş bir Hakurk operasyonu var mesela, takribi bir ay sürmüştür. Meşhur Çekiç Harekâtı -ki tarihi 12 Mayıs 1997-7 Temmuz 1997’dir- iki ay sürmüştür. Bir de Güneş Harekâtı var. Başlangıç tarihi 21 Şubat 2008, çıkış tarihi 29 Şubat 2008’dir. Dikkatinizi çekmiştir, sadece sekiz gün sürmüştü. Askerlerimizin güneşli bir havada bir metre kalınlığındaki karların üzerinde yürüdüğü resimler paylaşılmıştı. Sekiz günde çıktık, neden biliyor musunuz? ABD baskısıyla… O dönemde Kuzey Irak’a kalıcı operasyon yapamıyorduk, ABD’ye karşı bu derece güçlü ve bağımsız değildik, açık konuşalım.
PENÇE-KİLİT BİR MİLATTIR
Bu açıdan bakıldığında Pençe-Kilit Harekâtlar serisi, 40 yıllık terörle mücadele tarihimizde bir stratejik milattır. 28 Mayıs 2019’da başlamış harekâtlar serisinin farkı budur. Oraya yerleştik. Yani beş yıldır o sahadayız. Terörün panzehri olan sınır ötesi harekâtların sürekliliğin kazanmasının miladı olmuştur Pençe Kilit.
Türkiye’nin abad olmasını istemeyen ülkeler -ki bunların başında ABD geliyor- terörle mücadelemize köstek oluyorlar, teröriste destek veriyorlar. Türkiye, 31 Mart yerel seçim sonrasının atmosferini, bu sürecin siyasi gerginlikleri de dâhil güçlü biçimde yöneterek 2024 yılını terörle mücadele açısından iyi değerlendirmelidir.
Terör, günümüzde silahlı açıdan zayıflamıştır. Ancak terör, sokakları karıştırabilme potansiyeline son olaylarda müşahede ettiğimiz üzere haizdir. Terörün panzehri, silahlı mücadeledeki üstünlüğü tahkim etmek ve sokakların karışmasına da mahal vermemektir.
Ülkemiz için iç savaş düşük bir ihtimaldir. Öyle ki geleceğe dair en vahim senaryoları istihbari açıdan masaya yatırsanız bile iç savaş matematiksel olarak en düşük ihtimal çıkar. Ancak bu, yine de bir ihtimaldir. Bunun panzehri de silahlı mücadelede sert gücü (hard power), siyasi ve hukuki mücadelede de yumuşak gücü (soft power) işletmektir.