maymun çiçeği detayları

Ferhat ÜNLÜ – 2 Nisan 2024

Sene, 2012. Ay, hatta tam tarih de vereyim: 13 Şubat 2012, günlerden pazartesi. 15 Temmuz 2016’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün hain darbe kalkışmasında kaybettiğimiz şehit Erol Olçok ile Beşiktaş Meydan’da karşılaştım.

Üsküdar teknesinden inmiştim, Erol Abi de tekneden inmişti. Erol Olçok’un işyeri, Sabah Gazetesi’nin o zamanlar bulunduğu Balmumcu’daki binaya yakındı. Ancak o gün işyerine değil, bir görüşmeye gittiğini söylemişti.

Erol Abi; sigaranın da tesiriyle hafifçe çatallanmış o bariton sesiyle; “Seni bugün görmem çok manidar oldu Ferhatçığım” dedi kinayeli kinayeli. “Neden abi?” diye sordum. Aslında 7 Şubat krizinden sonra 12 Şubat’ta Sabah’ta yazdığım ‘Devlet, paralel devlete karşı…’ başlıklı yazıdan söz edeceğini tahmin ediyordum.

“Çok önemli bir yazı, farkındasın değil mi? Ankara’da çok tartışılıyor bugün” dedi.

Teşekkür ettim ve “Abi, sen ne düşünüyorsun?” dedim.

“Atılması gereken bir mermiydi” dedi. “İkimiz de biliyoruz ki, bu savaş büyüyecek. Kıran kırana bir mücadele olacak.”

Erol Olçok’un kendisi de dâhil kim bilebilirdi ki, devlet- paralel devlet savaşı çok değil, dört buçuk yıl sonra kelimenin literal, gerçek anlamıyla mermilerin kullanıldığı bir savaşa dönüşecek ve Erol Abi, 16 yaşındaki evladı ile birlikte şehadete erecek.

Yani bir ‘reklamcı’ düşünün ki; (Erol Abi’ye sadece reklamcı demek onu sınırlandırır, aynı zamanda milletinin ruhunu okuyan bir kanaat önderiydi) bir yıl önce seçimler için çektiği reklamda görselleştirilmiş bir hikâyenin gerçeğini bir yıl sonra yaşayarak şehadete ersin. Milletin, bayrağı gönderde tutmak için bedenini feda ettiği o meşhur reklamı kast ediyorum. Vallahi planlasanız olmaz. Erol Abi’nin hikâyesi işte böyle sahiciydi.

TURUNCU’NUN MİMARI EROL OLÇOK’TU

Erol Olçok, AK Parti’nin turuncu rengi seçmesinin de mimarıydı. Erol Abi, canlılığın simgesi olan turuncu rengi önemserdi. AK Parti ile yaşıt olan Turuncu adlı derginin de mimarıydı.

İlginizi çekebilir!  En Derin Sahtekarlık Teknolojisi: Deepfake

Olçok; rızık kazanmayı bilen ama paraya tamah etmeyen, gösterişten hazzetmeyen bir adamdı. Ve her ne şekilde olursa olsun ülkedeki liyakatlı insanları, küskün de olsalar sisteme dâhil edip ülkeyi güçlendirmeye çalışan bir doğası vardı.

Başlığında turuncu kelimesi geçen bu yazıya Erol Olçok ile başlamamın özel bir sebebi var elbette. 31 Mart yerel seçimleri… Karşılaştığımız 13 Şubat 2012 günü Erol Abi işyerine taksiyle gidiyordu. Hatta sağ olsun beni de gazeteye bıraktı. Erol Olçok’un ‘başarı’ dolu ama o gösterişsiz hayatı ile seçim öncesi Afyon Belediye Başkan adayının vatandaşları selamladığı (!) devasa cipi yan yana getirdiğinizde AK Parti’nin 31 Mart seçimlerinden neden ikinci parti olarak çıktığı sorusunun yanıtlarından birine ulaşırsınız.

Bununla birlikte mezkûr sorunun yanıtı sanıldığından da çoktur. Hani zaferin ortağı çoktur, ama yenilgi öksüzdür ya. Şimdi bu süreçte AK Parti’ye “Şundan şundan şundan ötürü kaybettiniz” diyenler çok olacaktır.

Her ne kadar sosyal medyanın ve zamanın ruhunun etkisiyle geleneksel medya, eski etkinliğini yitirmiş olsa da biz gazeteciler doğruları, gerçekleri araştırıp yazmakla mükellefiz. Seçimler bağlamında bunun için öncelikle haritaya bakıp olguyu görmek gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin haritasının yalnızca kıyı kesimleri değil, iç kısımları da -İç Ege, İç Akdeniz, Marmara’nın ve Karadeniz’in iç kısımları diyebileceğimiz yerler de- kırmızıya döndü.

İşte bu; seçmenin/milletin AK Parti’ye ‘turuncu’ kart göstermesidir. Harita kırmızıya boyandığı için kırmızı kart da diyebiliriz. Ama millet; çok daha sert bir fatura kesmeyi düşünseydi, geçtiğimiz yılın Mayıs ayındaki seçimler de bir vesileydi. Ancak seçmen orada beka meselesini öne koydu; iktidara ders vermeyi bu seneye bıraktı. Çünkü onu iktidardan indirmek istemiyordu, halen de istemiyor.

AK Parti’nin, öncelikle de elbette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mevcut duruma hangi siyasi stratejiyle cevap vereceği önemli. Erdoğan, 2015 seçimlerinden önce Üsküdar’da bir etkinlikte -hatta gençlerle bisiklet sürmüştü o etkinlikte- “Sandıktan koalisyon çıkabilir” demişti. 7 Haziran 2015’te gerçekten de sandıktan koalisyon çıktı. Ancak koalisyonlar kurulamadı ve 1 Kasım 2015’te AK Parti yeniden tek başına iktidara geldi.

İlginizi çekebilir!  Üretmenin Verdiği Mutluluk

Geçmişe dönmek, geçmişi diriltmek elbette mümkün değildir; çünkü hepimizin bildiği üzere hayat zaman ile kaimdir. Fakat geçmişteki hatalardan ders çıkarıp eskinin görkemli zaferlerle dolu günlerine dönülmese bile milletin teveccühü yeniden kazanılabilir.

7 HAZİRAN-1 KASIM SİMÜLASYONUNUN GERÇEĞİ

7 Haziran-1 Kasım 2015 seçimleri bu açıdan iyi bir örnektir. Yine Erol Olçok ile ilgili bir anımı paylaşarak bağlayayım yazıyı. 1 Kasım seçimlerinden sonra, 16 Kasım 2015’te Erol Olçok’u TV Net’te yayına almıştım. Erol Abi yayınlara pek katılmadığı için o yayın, son yayını oldu zaten.

Erol Olçok’a, “1 Kasım’dan böylesine farklı bir sonuç bekliyor muydunuz” diye sormuştum programda. “Sonucun çok farklı olacağını bekliyordum” demişti. Yayından sonraki sohbetimizde 7 Haziran’daki tabloyu beklediğini ve dile getirdiğini de eklemişti.

1 Kasım seçimlerinde AK Parti, yine Olçok’un kampanyasıyla oyların bu kez 49,50’sini alarak yine tek başına iktidar oldu. Türkiye, böylelikle 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasındaki simülasyonla 90’ların koalisyon krizlerine benzer bir süreci atlatmıştı.

2024-2028 arası ‘erken seçim’ olsun, olmasın çok iyi değerlendirilmeli ve Türkiye, öncelikle Mart 2021’de başlayan ekonomik buhrandan çıkmalıdır, çıkarılmalıdır. AK Parti’nin geldiği renkle, canlılığı simgeleyen turuncu ile devam etmesinin pek çok yolu var; ancak arterlerden biri, hatta birincisi budur. Arter derken de ana yol anlamında Erol Olçok’un 80’li yıllarda kurduğu reklam şirketinin ismini kullandım. Muhtemelen bir bilinçaltı çağrışımla…

Erol Olçok başta olmak üzere tüm şehitlerimize ve bu ülkeye hizmet vermiş tüm ölmüşlerimize rahmet dileklerimle…

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.