maymun çiçeği detayları

Ferhat ÜNLÜ – 18 Mart 2024

 

Dünya, 21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğine 11 Eylül 2001 saldırıları sonrası Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan ve ardından Irak işgalleriyle tahkim etmeye çalıştığı tek kutuplu dünya sistemiyle girdi. Girdi, ama tek kutuplu sistemin ömrü uzun olmadı.

Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğini doldurmamışken tıpkı 20. Yüzyıl’ın başında olduğu gibi ekonomik ve siyasi gerilimlerden ötürü dünya savaşı ihtimali giderek daha ciddiyetle hesaplamamız gereken bir olasılık haline geliyor.

Bu yazıda World of Türkiye okurları için Üçüncü Dünya Savaşı senaryolarına mercekle bakacağız.

Yapay zekânın emekleme çağında olduğu günümüzde (Emeklemesi böyleyse güçlü dönemi nasıl olur sizin hayal gücünüze bırakayım) Üçüncü Dünya Savaşı ve sonrasına ilişkin senaryoların, ünlü Alman fizikçi Albert Einstein’ın “Dördüncü Dünya Savaşı sopalarla” olacak öngörüsünü doğrulayacak görüngülerle dolu olduğunu anlamak için kâhin olmaya gerek yok.

Dünyadaki ekonomik ve siyasal gerilim, yapay zekâ faktörü ile birleştirildiğinde tablo ‘dispotik’ çünkü. Açılımıyla söylersem yapay zekânın geldiği noktayı dünyanın geldiği nokta ile birleştirdiğimizde ortaya pek de iyimser diyemeyeceğimiz, hatta kara ütopya olarak tezahür edecek bir tablo çıkıyor.

 

KITA AVRUPASI RUSYA’YA KARŞI BİRLEŞİYOR

Her şeyden önce Kıta Avrupası, ABD’nin kışkırtması ve Ukrayna Savaşı’nın uzaması nedeniyle Rusya’ya karşı birleşiyor. Son gelişmelerden haberdarsınızdır, ama ben yine de hatırlatayım. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron -‘çakma bir Napolyon’ olarak, kendini Napolyon zannediyor çünkü- Rusya ile savaştan söz ediyor. Almanya, Fransa ve Belçika, Rusya’ya karşı birleşti. İskandinav ülkeleri ha keza. Tabii bunlar hep Amerika Birleşik Devletleri’nin NATO şemsiyesi altında Kıta Avrupası’nı Rusya’ya karşı birleştirme stratejisinin bir sonucu. Elbette Rusya-Ukrayna savaşının uzamasının da bunda hatırı sayılır etkisi var. NATO Ukrayna’da istediğini elde edemedikçe hırçınlaştı çünkü.

Kıta Avrupası ülkeleri hem ‘kabadayılık’ peşinde, hem de askeri olarak savaşa hiç hazır değiller. Yapay zekânın da etkin biçimde kullanılacağı bir dünya savaşına kim ne kadar hazır sorusuna NATO’dan ABD ve Türkiye dışında ülke göstermek mümkün değil.

İlginizi çekebilir!  Stratejik ‘Miyop’ Avrupa Birliği’ne Rest Zamanı mı?

İngiltere’nin eski gizli servis şefi bir açıklama yaptı (ki İngilizler tarihsel olarak bu işleri iyi bilirler) ve Almanya’yı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kontrol edelim derken onu iyice kadük, savunmasız bıraktıklarını itiraf etti. Kendi askerleri de yeterli değil. İngiltere’nin donanması eskisi kadar güçlü değil. Fransa desen asker ve askeri teknoloji olarak eksikleri var, her ne kadar büyük silah ihracatlarından biri olsa da… Fransa’nın ekonomisine baktığımızda ise dünyanın en büyük beşinci ekonomisinden 12. ekonomisine gerilediklerini hatırlatmak lazım.

Dolayısıyla Kıta Avrupası bu haliyle vekâlet savaşı ile baş edemediği Rusya ile konvansiyonel bir savaşla da baş edemez. Hesap edin, Almanya Hitler zamanında bile Rus topraklarında bataklığa saplandı, şimdi kıta Avrupası hiç yapamaz.

 

HANGİ TEKNOLOJİLER KULLANILABİLİR?

İmdi… Gelelim -inşallah olmaz ama kendimizi ülke olarak olacakmış gibi hazırlıklı tutmalıyız- muhtemel bir Üçüncü Dünya Savaşı’nda hangi askeri teknolojilerin kullanılacağına…

Zamanımızda savaşlar yapay zekâların orduda kullanımı ile bir yapay zekâ savaşlarına dönüşme potansiyeline haiz. Günümüzde tam otonom SİHA’lar hedefi vurup, üsse geri gelebiliyor. Hedeflediği insanın yüzünü tanıyabilen tüfekler içinse çalışmalar yapılıyor. Savaşlarda aktif biçimde kullanılacak dinleme ve gözetleme sistemlerinin tamamı zaten yapay zekâya dayalı.

ABD başta olmak üzere ülkeler savaşçı robotlar üzerine çalışıyor. Tabii bu ilerde gelecek nesillerin başına işler açacak. Savaş teknolojilerinin makineleşmesi, özellikle etik sorunlar doğuracak. Ancak ABD Savunma Bakanlığı öfke ve stres gibi hislerden ya da anlık dikkatsizliklerden arınmış savaşçı robotlar üzerinde çalışmaya devam edeceğini açıklıyor.

 

FİDAN: ‘YA BÜYÜK BİR SAVAŞ YA BÜYÜK BİR BARIŞ…’

Avrupa ve ABD’nin ardından Uzak Doğu’ya baktığımızda (Çünkü orada da ‘yükselen ejderha’ var) Çin’in, hava sahasının güvenliğini yapay zekâ ile sağladığını görüyoruz. Ülkemizde malumunuz İHA, SİHA ve İnsansız Muharip Uçak teknolojisinde ileri seviyede artık. Avrasya’da Rusya ve Orta Doğu’da İsrail’in tam otonom, kendi kendini yöneten drone sistemleri üzerine çalışmaları var. Dolayısıyla dönüp dolaşıp Dışişleri Bakanı Fidan’ın dediği noktaya geliyoruz: “Ya büyük bir savaş ya büyük bir barış…”

İlginizi çekebilir!  6 Şubat deprem şehitlerinin anısına…

Sayın Fidan; İsrail’in Gazze’deki saldırılarının yeni başladığı dönemde şöyle demişti: “Buradan ya büyük bir savaşa gideceğiz ya da büyük bir barışa…”

14 yaşından beri devlet hizmetinde olduğunu ilk kez ikrar eden bir devlet adamının söylediklerini elbette ciddiye almak lazım. Bu arada Sayın Fidan, ordudaki eğitim sürecini de dâhil ederek 14 yaşından beri devlet hizmetinde olduğunu söylüyor. Yoksa Kurtlar Vadisi dizisinde emsalini gördüğümüz üzere devlet hizmetine başka bir insan olarak başlayıp bugün farklı bir kimlikle devam ettiği için değil… Sokaktaki dalgaya göre konuşanlar ve bunu sosyal medyaya taşıyanlar için söylüyorum: Hakan Fidan’ın Abdullah Çatlı ile uzaktan yakından alakası yok.

İşin istihbari magazinine ilişkin bilgimizi de beyan ettiğimize göre artık toparlayabiliriz: Türkiye, gönül ister ki hiç antrenman yapmasın ama terörle mücadele ve sınır ötesi operasyonlardan ötürü zaten fiilen savaşta bir ülke. ABD’nin Irak’ta 2003’ten beri kurduğu oyun içinde oyuna savaş içinde savaşla cevap vermiş bir ülkeyiz. Zaten fiilen üçe bölünmüş Irak’ta harekât yürütüyoruz ve Bağdat yönetimiyle Fidan-Güler-Kalın üçlüsünün yaptığı ziyaret bağlamında anlaşmış bulunuyoruz. Bu bahar ve yaz Irak’taki harekât alanının genişlemesi kuvvetle muhtemel.

20. Yüzyıl’ın son çeyreğini ve 21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğini ülke olarak terörle mücadele ile geçirdik. 21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğinin sonunda Üçüncü Dünya Savaşı senaryoları ciddi ciddi konuşulurken hem hazırlıklı olmalı, hem de çatışmaların bölgesel, hibrit savaşlarla sınırlı kalması için diplomatik ve istihbari manada elimizden geleni yapmalıyız. Ötesi gerçekten mukadderat.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.