fatih ünlü iyilik eden iyilik bulur

Fatih ÜNLÜ – 22 Aralık 2023

 

Planlama hem toplumlar için hem de bireyler için çok önemli bir kavram hiç şüphesiz. Meşhur bir söz vardır: “Hz. Nuh gemisini yaparken, yağmur yağmıyordu.” Hz. Nuh ve arkadaşlarının o dehşetli Tufan’dan kurtulmalarına vesile olan vahye dayalı hakikat bilgisiyle gereken hazırlıkları zamanında yapmalarıydı. Çünkü tufan başlayınca artık gemi yapamazsınız, ancak geminiz müştemilatıyla hazırsa, onu kullanabilirsiniz…

Tabii bizim Hz. Nuh aleyhisselam gibi vahyi bir bilgimiz yok ama durumu ve geleceği anlamak için yararlanabileceğimiz faydası ispatlanmış araçlarımız ve yöntemlerimiz var. Bunlar da bize Allah’ın izniyle gitmemiz gereken yöne dair çok önemli ipuçları verebilir.

Planlama hepimiz için çok önemli bir kavramdır demiştik. Çünkü planlama “Amacımız ne, bu amaca ulaşmak için yapmamız gerekenler neler ve gidebileceğimiz yollar hangileri?” gibi sorular üzerinde detaylı kafa yormamızı gerektiriyor. Ancak böylesi bir çalışma, doğru öncelikleri ve harekat tarzını belirlememizle neticelenebiliyor.

Planlama hem kendi imkânlarımızı hem de içinde bulunduğumuz şartları ve çevremizi iyi tanımamızı gerektiriyor. Planlama varmak istediğimiz hedefler için insan kaynağı, bütçe, metod ve kurumsal altyapı gibi zaruri unsurları oluşturmamızı da gerekli kılıyor.

Bu gibi hususlar devasa devlet kurumlarının yanı sıra özü itibarıyla yeni kurulan bir şirket için de önemlidir, üniversitenin eşiğindeki bir genç için de önemlidir.

Bu aşamaları doğru bir şekilde geçtiysek,  başarıyı da Allah’ın izniyle yakalarız. Bir planlama sürecinde tüm bu hususlar üzerinde detaylı olarak düşününce, birçok sorunu baştan halletmiş ve doğru hedeflere giden yolu da açmış oluruz.

“Gideceği yeri bilmeyen bir kaptana hiç bir rüzgar yardım edemez” sözünden hareketle şunu söyleyebiliriz:

Biz de saha bilgisi, tefekkür, fikir jimnastiği, beyin fırtınası, araştırma, simülasyon, istişare ve benzeri araçlarla, özetle iyi bir planlamayla varmak istediğimiz hedefi doğru belirler ve ona ulaşmak için hikmetli bir bakış açısı yakalayabilirsek,  etrafımızdaki faktörler de -yani rüzgarlar da- bize o derece yardımcı olur.

Dahili veya harici şartların bize dost olması bizim gitmek istediğimiz yeri doğru belirleyip iyi hazırlanmamızla da alâkalıdır. Yine bazısına tehdit olan unsurların başkaları için fırsata dönüşmesi de belirli bir ölçüye kadar yine bu hazırlıklarla ilgilidir…

Planlama gibi çok önemli bir kavramla ilgili güçlü bir literatür ve birçok anekdot var kuşkusuz. Biz de konuya “Planlama gerekli midir?” sorusuyla girelim. *

Planlama gerekli midir?

Bu soruyu “Hâle, şartlara uygun doğru planlama gereklidir, hem de çok gereklidir.” diye kısaca cevaplayalım ve detayları da aşağıda arz edelim.

Süleyman Demirel’in 1960’larda seçim propagandası sırasında söylediği bir söz vardır: “Halk plan değil, pilav istiyor.”

İlginizi çekebilir!  Soykırımda ikinci aşama…

Eğitim döneminden sonra askerlik hizmetini DPT’de ifa etmiş olan Demirel’in bu sözü teknik gerekçelerle değil,  o dönemin siyasetinde bir slogan olarak ve muhtemelen “Önce halkın karnını doyurun.” gibi bir mesaj vermek için söylemiş olduğunu tahmin edebiliriz.

Çünkü biraz düşününce, halk elbet pilav ister ama halk pilav için ve başka hedefler için plan da ister. Çünkü lezzetli, sürekliliği olan, sürdürülebilir bir pilav için dahi iyi bir plana ihtiyaç vardır. Neden?

Çünkü buğdayı, bulguru, pirinci, yağı vs. daha iyi kalitede ve yeterli düzeyde yetiştirebilmek için de bir plan gerekir, pilava girdi olan her şeyin üretimi için, sulama sistemi, iyi işleyen yollar, işleme tesisleri, dağıtım sistemleri vs. için de bir plan dahilinde yatırımlar ve teşvik mekanizmaları gerekir.

Bunun ötesinde iyi pilav pişiren usta aşçıları yetiştirmek için ve bu vasıfta insanları yetiştiren geleneklerin, kurumların muhafazası ve yenilerinin kurulması için de bir plana ihtiyaç vardır.

Yine pilavcı Hasan Usta’nın esnaflığını iyi şartlarda yapabilmesi ve her gün öğle vaktinde insanlara o leziz pilavı sunmayı sürdürebilmesi için de uygun bir ekonomik ortam ve buna vesile olacak iyi bir plan ve program gerekir.

Ve yine biraz ilerideki fabrikada, tekstil atölyesinde, inşaatta ve yazılım şirketinde çalışan ve öğle aralarında imkan buldukça Hasan Usta’nın o enfes tavuklu pilavından afiyetle yiyen işçilerin, mühendislerin, yöneticilerin ve teknisyenlerin işlerini kaybetmelerine sebep olabilecek krizlerle baş edilebilmesi için de bir plan gerekir.

Firmaların ve piyasadaki diğer aktörlerin en iyi performanslarını yakalayabilecekleri uygun ekonomik ortamın devamı için de iyi bir plan gerekir. Hasılı kelam, pilava müşteri olabilmek için bile -dolaylı da olsa- bir plan gerekir.

Plan deyince her zaman formel bir planı kast etmiyoruz elbette. İstenilen sonuçlara bazen formel planlar ve onları sıkı takibi üzerinden bazen de tabii bir plan ve denge içerisinde ulaşılır.

Tüm bunları düşününce, durum pilav gibi nispeten kolay ulaşabileceğimizi düşündüğümüz bir meta için böyleyken, çok büyük hedefler ve dönüşümler için de haliyle çok etkin planlara ve programlara ihtiyaç vardır diyebiliriz. Çünkü plansız, programsız büyük hedeflere ulaşılması neredeyse imkânsızdır.

Planlı dönemler, DPT ve planlamacıların birikimi Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kalkınmasına çok büyük katkılar sağlamıştır. 1960’lardan sonra gerek Türkiye’nin çok yüksek büyüme oranlarını yakalanmasında gerekse önemli dönüşümlerin başarıyla gerçekleştirilmesinde önemli bir amil de DPT ve planlama olmuştur.

1960 İhtilalinden sonra kurulan ama kuruluş çalışmaları rahmetli Adnan Menderes tarafından başlatılmış olan DPT’nin Ülkemize katkıları ayrı ve detaylı yazıların konusu olabilir.

Evet, bir tanım dahilinde “Planlama gereklidir.” demiştik. Bir tanım dahilinde, çünkü planlamanın nasılına ve niteliğine dair bir açılım yapılmadan “Planlama gereklidir.” tespiti eksik kalabilir. “Doğru” planlamayla çok büyük hedeflere kolaylıkla ve sürurla ulaşılabilirken  “doğru” olmayan bir planlamayla da zaman ve kaynak israfına ve yılların heba edilmesine sebep olunabilir.

İlginizi çekebilir!  Gazze’de yıkım, sürgün ve Ölüm

İnsanın Kainattaki konumunu doğru anlayamamış, -kısa, orta ve uzun vade dahil- mekanizmaları doğru kavrayamamış, olmaması gereken tesirler altındaki bir planlama da tabiatı gereği doğru olmaz ve faydadan çok zarar getirir. Yine tabiatı ve insana bahşedilmiş diğer sayısız imkânları korunması gereken birer emanet olarak göremeyen bir planlama birçok istenmeyen menfi sonuçlarla neticelenir. Bunun planlama literatüründe örnekleri çoktur.

Doğru yaklaşım, doğru yöntem ve araçlar doğru planlama için anahtar kavramlardır.  Doğru kelimesinden neyi kast ettiğimizi kısaca şu şekilde arz edelim:

Hâle, şartlara uygun ve insanlara tahakküm eden değil insanları ve kurumları motive eden, heyecan oluşturan ve enerjileri belirli noktalarda toplayan ve doğru hedeflere yönlendiren akıllı, hikmetli, esnek ve kendini yenileyebilen bir planlama doğru planlamadır…

Planlamanın gerçek faydası insanları motive edebilen, bir amaç etrafında birleştiren bir idealin mevcudiyetiyle, gerçekçi ama iddialı hedeflerin takip edilmesiyle, gerekli insan kaynağı, bütçe ve diğer elzem kaynakların tahsis edilmesiyle ve geleneği de hep gözeten yenilikçi – inovatif yaklaşımların geliştirilmesiyle ortaya çıkar.

Bunun nasıl olacağı meselesi çok tafsilatlı ve herkesin kendi tecrübesinde en  doğru cevapları bulabileceği bir husus ve bir süreçtir.

Bu perspektifle “Planlama’da hangi unsurlar başarıya katkı sağlar?” sorusuna nihai olmayan ama fikir veren cevaplar arayacağımız sonraki planlama notlarında buluşmak üzere. Allah’a emanet olun.

====

* 1988 yazından ilga edildiği 2011 yılına kadar yaklaşık 23 yıl DPT’de çalışmış ve daha sonra da bu kurumun devamı olarak kurulan Kalkınma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığında (SBB) 2022 yılında emekli oluncaya kadar görev yapmış bir kardeşiniz olarak bu soruya ağır bir jargona başvurmadan kendi perspektifimle acizane cevap vermeye çalıştım, inşaAllah faydalı olmuştur.

Şu parantezi de açmamda fayda var. Ben DPT, Kalkınma Bakanlığı ve SBB’de daha çok İslam Ülkeleriyle ekonomik işbirliği, İSEDAK, dış ekonomik ilişkiler ve ikili ve çok taraflı kalkınma işbirliği gibi konularla ilgilendim. Başbakan Başdanışmanı olduğu dönemde Dr. Ertan Yülek ağabeyle birlikte çok önemli ekonomik, sosyal ve dış ilişkiler konularında da çalıştık. Hem bu süreçte hem de çeşitli vesilelerle Türkiye’nin ekonomik sorunlarınının çözümüne dair bir kısmı başarıyla uygulanmış fikirler üretme imkânım da oldu.

Ama “Planlama gerekli midir?” sorusuna planlama süreçlerinin içerisinde birebir bulunmuş arkadaşlarımızın verecekleri cevaplar çok daha ilginç ve aydınlatıcı olacaktır şüphesiz.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.