Büşra AS – 08 Kasım 2024
Evlilik, birbirine bağlılık sözü veren çiftler için mutluluklarını taçlandırmak istedikleri ve ilişkiyi noktalandırdıkları bir yapıdır. Noktalandırmak diyelim çünkü evlilik aslında bir ilişkinin bitişidir. Bir ilişki ya ayrılıkla ya da evlilikle sonuçlanır. Sonuç mutlu sonla olsa bile bu bir bitiştir çünkü her bitiş yeni bir başlangıçtır. Çiftler ilişkilerini noktalandırarak evlilik hayatlarını başlatmış olurlar.
Evlilik umutları, hayalleri, mutluluğu ve huzuru simgeler. Çiftler evlilik kararı aldıkları dönemde hazırlık sürecinde oldukça heyecanlı ve hevesli olurlar. Fakat yıllar geçtikçe zamanla bu heves yerini kaygılara, çatışmalara ve uyumsuzluklara bırakabilir. Evlilikteki çatışmalar çiftleri çoğu zaman korkutabilir. Artık eskisi gibi olmadıklarını, sevilmediklerini, ilk günlerin hevesinin bittiğini düşünürler ama bu durum bir yanılgıdan ibarettir. Her evlilik belirli kriz dönemlerini yaşamaya mecburdur. Hatta literatürde kriz dönemleri her çiftte görülebilecek kadar beklenen bir durum olarak tanımlanır. Fakat yine de her çift kriz dönemlerinin tamamını yaşamayabilir. İşte bu tanımlar “Evlilikte Kriz Dönemleri” olarak literatürde yerini alıyor.
İlk Kriz Dönemi: Evliliğin İlk Yılları
Ülkemizde yapılan bazı araştırma sonuçlarına göre evliliğin özellikle ilk 5 yılı kriz dönemi olarak tanımlanıyor. En çok tartışmalar, fikir ayrılıkları ve çatışmalar bu dönemde görülüyor. Bunun nedeni çiftler evliliğin temelini ilk 5 yılda inşa ediyor. Dolayısıyla temeli inşa ederken birbirlerini tanımaya, anlamaya ve çatışmalarla doğru sonuca gitmeye çalışıyorlar. Bazı çiftler çatışmaları çözdükçe birbirleri arasındaki ilişkiyi güçlendirmeyi başarırken bazı çiftler ise bu beceriyi kazanamıyor. Yani krizi fırsata çevirme noktasında sorun yaşıyorlar. Bu durum maalesef boşanmalara veya geçimsiz bir evliliğin sürmesine yol açıyor.
Çocuğun Aileye Katılması: Doğum
Çift birbirine ve yeni inşa ettiği yuvaya tam alışmışken aileye yeni bir birey dahil oluyor. Çiftler bebek sahibi olduktan sonra sorumluluk ve koruma güdüsü artıyor. Bebeğe yetebilme kaygısı, bireyden anne-babaya evrilme süreci, anne-baba ve karı-koca rollerinin karışması evlilikte yeni bir kriz dönemini ortaya çıkarıyor. Çift iki kişi iken ailenin büyümesi uyum süreçlerini etkileyebiliyor. Bu dönemde rol dengesini kuran ve iş bölümü yaparak hareket eden çiftlerin çatışmaları çözmeleri kolaylaşıyor.
Ergenlik Dönemi:
Çift anne baba rollerine alışmış ve eş olarak birbirlerine karşı olan sorumluluklarını bir düzene oturtmuşken evin çocukları bir anda yetişkin oluverirler. Artık onlarında fikirleri vardır ve bir birey olarak aile hayatında söz hakkına sahip olmayı beklerler. Önceden ebeveynlerinin onlar için koyduğu kuralların yerine kendi kurallarına göre hareket etmek isterler. Bu durum ebeveyn ve çocuklar arasında krize neden olduğu gibi bazen eşlerin arasında da fikir ayrılıklarına sebep olabilir. Bu dönemde baskıcı, aşırı korumacı ve çocuk merkezli(çocuk ne isterse o olsun) ebeveyn tutumları kriz dönemini daha da alevlendirecektir. Bunun yerine anne-babanın eşitlikçi ve demokratik yaklaşımı kriz yönetiminde daha olumlu sonuç verecektir.
Emeklilik:
Kriz döneminin son basamağı emeklilik dönemidir. Bu dönem çiftin sosyal refahının arttığı, iş hayatının bittiği, çocukların evlendiği dönem olarak tanımlanır. Çift belki de bu dönemde evlilik hayatlarının maddi manevi en rahat dönemine girerler. Birbirlerini çok iyi tanırlar ve düzen tamamen oturur. Her şey mükemmel gözükse de tıpkı evliliğin ilk 5 yılı gibi bu dönemde de boşanmalar çok sık görülür. Bunun nedeni yaşlılık bunalımı ve çocukların evden ayrılması gibi nedenlerden kaynaklanmalıdır. Bu dönemde yaşlı çift yalnız bırakılmamalı ve özbakım ihtiyaçları sağlanmalıdır. Bu şartlar altında çift bu dönemi sağlıklı bir şekilde yönetebilir.