Ferhat ÜNLÜ – 18 Haziran 2024
Henüz paranın paranormal evriminin başlamadığı 21. Yüzyıl’dan önce, 1980’lerin ilk yıllarında bayramlarda kurban etinin derisini yüzerken kuyruk kısmına gelmeden büyüklerimiz bize de birer küçük bıçak verirlerdi. Çünkü kuyruk kısmı, çocuklara emanet edilemeyecek kadar meşakkatliydi.
Kurban yüzerken eti deriden ayırmak kimi yerde zordu, ama bazı yerlerde yumruğu bastırarak bile eti deriden ayırma işlemini hızlandırabiliyordunuz.
Herkesin, bizim oralarda tercihen kıyma kebabı yemek için beklediği o kurban günlerinden bana babamın şu sözü miras olarak kaldı:
“Et yemeyen adamın muhakemesi zayıf olur.”
Babam, rahmetli; hemen her Adanalı gibi bir kırmızı et gurmesiydi ve daha o yıllarda bile ülke olarak gelişmemiz için daha çok et tüketimine ihtiyaç duyduğumuzu söylerdi.
Et ve giderek sakatat kültürü olan, etin ‘kırmızı’ çizgilerini bilen bir şehirde doğup büyüdüğüm için kendimi şanslı sayıyorum. Yoksulduk ve tam da bu yüzden elimizdekinin değerini bilmeyi öğrenmiştik. Para, bizler için bir amaç değil, araçtı. Halen de öyledir. Ha; şimdi gençleri de kandırmayalım, para her zaman hedeflenen ve her zaman dejenerasyonlara sebebiyet veren bir parametre idi. Ama zannediyorum, değerler hiyerarşisinde bu kadar üstlere çıktığı, hatta kimileri için en tepeye yerleştiği bir başka zaman dilimi olmamıştır.
Yoksulduk ama mutluyduk. İki haftada bir, bazen de şans yaver giderse haftada bir kebap yeme imkânımız vardı. Bu, bize müthiş bir yaşam enerjisi verirdi. O kebapların tadı ömür boyunca unutulmaz!
VEJETARYENLİĞE RAĞMEN ET TÜKETİMİ ARTTI
- Yüzyıl’da her şeyde olduğu gibi et üretim ve tüketiminde de değişimler yaşandı. Etin 24 yıllık evrimine veriler ışığında baktığınızda en göze çarpan ayrıntı, vejetaryenlik ve veganlık gibi akımlara rağmen kırmızı et tüketiminin artmış olması.
Öncelikle Türkiye’deki büyük ve küçükbaş hayvan sayısına bakalım. Son 20 yılın dataları -Türkiye İstatistik Kurumu ve OECD, yani Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün verileri- gösteriyor ki, Türkiye’de büyük ve küçükbaş hayvan sayısında ve kişi başı yıllık et tüketiminde milenyumun başından beri artış var.
Mesela 2002 senesinde kişi başına yıllık 8 kilogram et tüketiyormuşuz. Bugün 14 kilo 200 grama eriştik. Yetmez ama evet diyelim ve verilerle devam edelim.
Büyükbaş hayvan sayısı; 2002’de 9 milyon 900 bin iken bu sene 16 milyon 7 bin olmuş. Küçükbaş hayvan sayısı; 31 milyon 9 bin iken, 2023’te 53 milyon 3 bine erişmiş. Bu arada nüfus değişimi parametresini de hesaba katmamız gerekiyor tabii. 2002’de 63 milyonluk bir ülke idik, bugün 86 milyonuz. Kişi başı kırmızı et tüketimimiz 2002’de 8 kilogram iken 2023’te 14 kilo 200 grama yükselmiş dedik, yani yüzde 65 civarı bir artış var. Bu oranın daha da yükselmesi gerekiyor.
ADANA BİLE MADRİD VE VİYANA’NIN GERİSİNDE
Şimdi… Demek ki vejetaryenlik/veganlık akımı ve enflasyona rağmen kırmızı et tüketiminde artış var. Son 20 yılda daha fazla et tüketmeye başlamışız, ama misal Adana, Antakya, Antep gibi et tüketiminde öne çıkan şehirlerimiz bile Madrid ve Viyana gibi Avrupa şehirlerinin fersah fersah gerisinde. Avusturya, Avrupa’da kişi başına düşen ortalama yıllık et tüketim miktarı olan 90 kg ile ikinci. Birinci İspanya. Yıllık 94 kilo et tüketimi var ortalama. Boğa güreşleriyle meşhur İspanyollar genelde büyükbaş kesiyorlar.
Bu arada 20. Yüzyıl’dan, 21. Yüzyıl’a dünyada da et tüketimi iki kat artmış. Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada kişi başına düşen ortalama yıllık et tüketimi 1961’den bu yana yaklaşık 20 kilogram artarak 43 kilograma yükselmiş.
Anlayacağınız Avrupa ete düşkün, biz de düşkünüz; ama içinde bulunduğumuz ekonomik buhranı da hesaba katarsak ülke olarak ete olması gerektiği ölçüde erişemiyoruz.
Elbette hayatta her şeyde olduğu gibi et tüketiminin de bir sınırı, kırmızı çizgisi var, eğer gut hastası olmak istemiyorsak… Ama biz ülke olarak o çizginin çok uzağındayız. Kişi başı yılda 100 kilo et tüketene kadar da kırmızı çizgiyi aşmış olmayacağız.
Dünya kamuoyunun yapay ete hazırlanmaya çalışıldığı bir çağda inadına et üretelim, tüketelim, tavsiye edelim. Vejetaryenlere, veganlara bakmayın siz. Kendileri nasıl istiyorlarsa öyle yaşasın, ama bize kendi hayat tarzlarını dayatamazlar. Et, candır. Kurban Bayramınız kutlu olsun.