Serkan ÜSTÜNER – 09 Aralık 2024
İtalyan sanatçı (!) Maurizio Cattelan duvara bantlanmış muz saçmalığı 2019 yılında 120 bin dolara alıcı bulurken tüm dünyada bunun sanat mı değil mi tartışması yaşandı. Elbette bu saçma sapan postmodern dayatmanın ne sanatla ne de başka bir şeyle ilgisi vardı. Sanat dünyasını elinde tutanlar bunun konuşulmasını istediği için konuşuldu. Ellerinde sermaye ve medya gücüyle bantlanmış bir muzu bile gündem yapabileceklerini göstermeleri de ayrı bir yazı konusu.
Şimdi dönelim bantlanmış muz saçmalığına. Evet, bantlanmış muz 21 Kasım’da ABD’de Sotheby’s Müzayede Evi’nde yapılan açık artırmada 6.2 milyon dolara Çinli kripto milyoneri Justin Sun tarafından satın alındı ve sonrasında 35 sentlik muzu yedi. Yeni dönem zengini ve hayali olan bir para trafiğini yönettiği için popüler olmak uğruna 6 milyon dolara bir muz alabilen ve onu yiyen Sun yeni dönemde dünyada ortaya çıkan görgüsüz zenginlere bir örnek.
Evet, postmodern sanat bataklığı kimi zaman bantlanmış bir muzu kimi zaman boş bir çerçeveyi, kimi zaman bir kağıt mendili ya da bir su borusunu sanat diye sunar. Dünya kast sisteminde birilerini zengin etmek ve kara parayı aklamanın bir yolu da postmodern sanat adı altında yapılan illegal işlerdir.
Peki bu şaklabanı ve onun türevlerini herkes konuşurken Gazze’de üzerlerine bombalar yağan insanları, çocukları kimse neden bu kadar konuşmuyor. Açlıktan ölmek üzere olan 9 yaşındaki Fadi Zant ne kadar konuşuldu? Suriye’de işkence ile öldürülen çocuklar ya da. Bugün Suriye’de son yüzyılın en aşağılık, en adi, diktatörü Beşar Esed ve onun ailesinin Sedneya Hapishanesi’nde hiçbir insanın aklının almayacağı sistematik işkencesi de büyük ihtimalle bu kadar konuşulmayacak. Bu aşağılık diktatöre övgüler düzen medyamızdaki, yazar dünyasındaki, iğrenç insanlar da utanmayacak.
Böylesine bir dönemde yaşıyoruz. Herkesin çabuk unuttuğu, hatırlamadığı, görmezden geldiği, yazdığını inkar edip tam bir oportünizm bataklığında yaşadığı bir dönem.
İşte burada hakkın, hakikatin yanında durmanın ne kadar da değerli olduğunu da biliyoruz.
Öyle bir düzen ki bebeklerin ölümünün bir bantlanmış muz kadar konuşturulmadığı, Esed denen katili kendinden bile daha çok savunan bu memlekette yaşayan insanlarla maalesef aynı havayı soluyorsunuz. İşte bizler de hakikatin tarafında olup her daim Hakkı haykırdığımız sürece er ya da geç hakikat galip gelecektir. Bugün Suriye’de yarın Gazze’de ve Doğu Türkistan’da olacağı gibi.