Ceyhun BOZKURT – 01 Temmuz 2024
Kitabın ortasından konuşalım: Türkiye’ye Gri Listeler üzerinden baskı yapan, aparatları aracılığıyla Türkiye’yi narko-devlet ilan ettirmeye çalışan ABD, CIA eliyle dünyanın en büyük organize suç örgütlenmesi ve uyuşturucu kaçakçısıdır. Dünyada organize suçların ana kontrol merkezi CIA’dır. Öyledir ki, CIA kendi ülkesinde bile uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinir. Ama bütün aktaracağım bilgilere rağmen ABD bir kez bile Gri Liste’ye hiç alınmadı. Oysa bütün söylenenleri yerine getiren ve getirmeye çalışan Türkiye listeye iki kez alındı. Amaç Türkiye’yi ekonomi üzerinden hizaya sokmaktı. Ama sadece aşağıda aktaracağım bazı olaylar bile ABD’yi 1989’dan sonra deyim yerindeyse 50 defa Gri Liste’ye sokardı, ama sokmadılar. Çünkü patron ABD’ydi.
Evet CIA bir istihbarat örgütlenmesi olmasının yanı sıra bir organize suç örgütü. Uyuşturucu sevkiyatlarından tutun da birçok organize suç alanında karşınıza çıkabilecek bir suç örgütü.
Amerikan kongre belgelerine bile giren bu gerçeği detaylandıralım.
İkinci Dünya Savaşı dönemi: CIA’nın ana ve kardeş kuruluşları olan Stratejik Hizmetler Ofisi (OSS) ve Deniz İstihbarat Ofisi (ONI), İtalyan Mafyası’nın liderleriyle ilişkiler geliştiriyor ve elemanlarını ağırlıklı olarak New York ve Chicago’nun yeraltı dünyasından alıyor. ‘Şanslı’ Luciano, Meyer Lansky, Joe Adonis ve Frank Costello, teşkilatların İtalyan diktatör Benito Mussolini tarafından sürgüne gönderilen Sicilyalı Mafya liderleriyle iletişim halinde kalmasına yardımcı oluyor. Yurt içinde amaç Doğu Yakası limanlarında sabotajı önlemek iken, İtalya’da amaç müttefik istilaları öncesinde Sicilya hakkında istihbarat elde etmek ve gelişen İtalyan Komünist Partisi’ni bastırmaktır. New York’ta hapsedilen Luciano, savaş zamanındaki hizmetinden dolayı affedilir ve İtalya’ya sınır dışı edilir; burada önce malzemeleri yasal piyasadan başka yöne çekerek, ardından Lübnan ve Türkiye’de laboratuvarlara morfin bazı sağlayan bağlantılar geliştirerek Sicilya’da kendi eroin imparatorluğunu kurmaya başlar.
OSS ve ONI aynı zamanda geniş afyon, morfin ve eroin kaynaklarını kontrol eden Çinli gangsterlerle de yakın işbirliği içinde çalışarak, Tayland, Burma ve Laos’un sınır bölgesi olan Altın Üçgen’de ve Çin’in Yunnan eyaletinde İkinci Dünya Savaşı sonrası eroin ticaretinin üçüncü ayağının kurulmasına yardımcı oluyor.
1950‘li Yıllar: CIA, belirli ilaçların sorgulama yöntemlerini iyileştirip iyileştiremeyeceğini belirlemek için Project Bluebird’ü başlatır. Ayrıca CIA Başkanı Allen Dulles’ın Nisan 1953’te, insan davranışları kontrol etme çabalarının bir parçası olarak `biyolojik ve kimyasal materyallerin gizli kullanımı’ için bir program başlatmasına yol açar. Project Artichoke ve Project Chatter gibi iyi huylu isimlerle, bu projeler 1960’lara kadar devam eder ve yüzlerce habersiz test deneklerine LSD de dahil olmak üzere çeşitli uyuşturucu ilaçlar verilir.
Vietnam’da uyuşturucu tüccarlarıyla çalıştı: ABD’nin Vietnam’daki savaşını desteklemek amacıyla CIA, Laoslu, Burmalı ve Taylandlı uyuşturucu tüccarlarının yanı sıra Güneydoğu Asya’daki yozlaşmış askeri ve siyasi liderlerle eski ilişkilerini tazeledi ve yeni ilişkiler geliştirdi. O dönem bölgede eroin üretiminde ciddi artış yaşandı.
Christian Science Monitor muhabiri, CIA’in `Laos’tan yapılan afyon sevkiyatının `bir parçası olmasa bile, farkında olduğunu’ bildiren ve “afyon sevkiyatları, ülkeden güneye doğru yapılan uçuşlarda CIA’den özel izin ve izleme alıyor” iddiasında bulunan bir charter pilotunun sözlerini aktaran bir haber yaptı. O dönemde, Vietnam’da bulunan yaklaşık 30 bin ABD askerinin eroine bağımlı hale geldiği Amerikan basınına yansıdı.
CIA ve Güneydoğu Asya: Soğuk Savaş politikaları ve ABD’nin gizli operasyonlarının Altın Üçgen’de bir eroin patlamasını nasıl körüklediğine dair tüm hikaye, Yale Üniversitesi doktora öğrencisi Alfred McCoy’un çığır açan çalışması Güneydoğu Asya’da Eroin Politikası’nı yayınlamasıyla ortaya çıktı. CIA kitabı engellemeye çalıştı. McCoy kitabında, CIA’nın Güneydoğu Asya afyon/eroin ticaretindeki suç ortaklığı ve yardımını belgeledi. Kitapta, dünyadaki eroinin çoğunun Altın Üçgen’de üretildiğini ve ABD tarafından taşındığını anlatıyordu.
“ABD tarafından sağlanan uçaklar, araçlar ve diğer taşıma araçlarıyla taşınıyor. Ticaretten elde edilen kâr Güneydoğu Asya’daki en iyi dostlarımızın ceplerine gidiyor. Suçlama, trafiğin bazı Amerikan yetkililerinin kayıtsızlığıyla, hatta kapalı göz uyumuyla yürütüldüğü ve öngörülebilir gelecekte kapatılma ihtimalinin olmadığı ifadesiyle sona eriyor.“
Kitapta ayrıca sevkiyatın da CIA’nın gizli sahibi olduğu Air America adlı uçak şirketi üzerinden yapıldığı bilgisi aktarıldı.
Uyuşturucu kaçakçı ve CIA muhbiri: Tayland uyruklu Puttapron Khramkhruan, Chicago’da 59 kilo afyonun ele geçirilmesiyle ilgili olarak tutuklandı. Kuzey Tayland’daki uyuşturucu kaçakçılığı konusunda CIA muhbiri olan Puttapron Khramkhruan, CIA’nın eylemleri hakkında bilgi sahibi olduğunu iddia etti. ABD Adalet Bakanlığı’na göre CIA, “Bay Khramkhruans’ın Tayland, Burma ve diğer yerlerdeki CIA faaliyetlerine katılımı nedeniyle durumun utanç verici olabileceği”ni gerekçe göstererek soruşturmanın üstünü örttü.
Yine benzer bir olay ABD uyuşturucu ajanlarının yardımıyla Meksika polisinin, Tijuana merkezli operasyonunda yaşandı. Polis, ABD’de kokain ve esrar satışından haftada 3,6 milyon dolar kazandığı bildirilen Alberto Sicilia Falcon’u tutukladı. Kübalı sürgün, CIA’nın Castro karşıtı çabalarının bir parçası olarak eğitilen bir CIA projesi olduğunu ve Orta Amerika’daki belirli gruplara silah taşımada yardım etmesi karşılığında CIA’nın uyuşturucu taşımasına izin verdiğini iddia etti.
1980’lerde skandallar patladı: ABD’nin küresel uyuşturucu mücadele örgütü DEA’nın eski ajanı Michael Levine, CIA’nın Bolivya uyuşturucu karteli La Corporación’un yaratılmasında etkili olduğunu iddia etti ve karteli “kokainin General Motors’u” olarak niteledi. Levine, Bolivya’da uyuşturucu kaçakçılarını engellemeye çalışan bir hükümet yetkilisinin, kaçak Nazi savaş suçlusu (aynı zamanda CIA tarafından korunan) Klaus Barbie komutasındaki CIA destekli paramiliter teröristlerin elinde `işkence ve ölümle’ karşı karşıya kaldığını da açıkladı.
Yine eski bir DEA ajanı Enrique `Kiki’ Camerena’nın ölümünü soruşturan DEA, FBI ve ABD Gümrük Servisi araştırmacıları, yine karşılarında CIA tarafından oluşturulan bir savunma duvarı ile karşılaştı. Araştırmalar derinleşince Amerikan istihbaratı destekli ve Nikaragua Kontra skandalına uzanan uyuşturucu ağıyla karşılaştılar.
Honduraslı iş adamı Eugenio Molina Osorio, DEA ajanlarına 90 bin dolar değerinde kokain tedarik ettiği gerekçesiyle Lubbock Texas’ta tutuklanır. Molina, yargıca siyasi istihbarat sağladığı CIA için çalıştığını söyler. Kısa bir süre sonra, CIA genel merkezinden yargıca bir mektup gönderilir ve dava kapatılır.
Kerry Raporu: Massachusetts Senatörü John Kerry başkanlığındaki Terörizm, Narkotik ve Uluslararası İletişim Senato Alt Komitesi, Orta Amerika ve Karayipler’deki uyuşturucu yolsuzluğu hakkında 1.166 sayfalık rapor yayınladı. Raporda CIA’nın Orta ve Güney Amerika’daki uyuşturucu kartelleriyle bağlantıları detaylı bir şekilde ele alındı.
CIA onaylı kokain sevkiyatı: Venezuela Ulusal Muhafızlarının eski başkanı ve CIA ajanı General Ramon Gullien Davila, Miami’de ABD’ye 22 ton kadar kokain kaçırmak suçlamasıyla yargılandı. Olayın perde arkasında ABD teşkilatlarından gizli tutulan bir operasyon kapsamında, CIA’nın onayıyla ülkeye bir tondan fazla kokain sevk edildiği ortaya çıktı.
Afganistan: 2001 yılında ABD tarafından işgal edilen Afganistan’dan ABD’ye uyuşturucu sevkiyatında büyük artış yaşandı. ABD işgali terörden ve uyuşturucudan insanlığı kurtarmak adına gerçekleştirirken, 2001 yılından çekildiği tarihe kadar Afganistan’da uyuşturucu ekimi ve sevkiyatı arttı.
2001 yılında Taliban yönetimi altında 185 ton olan afyon üretimi, Başkan Hamid Karzai’nin ABD destekli kukla rejimi döneminde 2002 yılında 3400 tona, 2003’te de 3600 tona yükseldi.
2007 yılına gelindiğinde, BM’nin Afganistan Afyon Araştırması, ülkenin yaklaşık 8.200 tonluk rekor afyon hasadının, dünyadaki yasa dışı eroin arzının yüzde 93’ünü sağladığını ortaya çıkardı.
ABD-NATO’nun Afganistan’ı işgalinden önce ABD’de 189.000 eroin kullanıcısı vardı. 2016 yılı itibarıyla bu sayı 4.500.000 kullanıcıya ulaştı. Üstelik Afgan afyon haşhaş tarlaları bu yıllarda daha da büyüdü. 2001’de 7600 hektar olan ekim alanı 2016 yılında 224.000 hektara çıktı.
DEA’nın uyuşturucu tehdidi değerlendirmesine göre 2014 yılında Meksika tahminen 42 metrik ton eroin üretirken, aynı yıl Afganistan 6.400 metrik ton afyon üretti. ABD’deki eroininin büyük kısmının Afganistan kaynaklı olduğu rakamlara yansıdı.
Daha birçok veri bulunuyor.
Özetle ABD, CIA aracılığıyla dünyada uyuşturucunun üretiminden sevkine kadar birçok alanda varlığını sürdürüyor. Ama sorarsanız dünyanın en temiz ülkesi ABD, kuruluşları da bu ülkede. Tabi inanırsanız…