Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 29 Eylül 2023

Türkiye’nin adeta yüzen bir kara parçası gibi dünyanın en tehlikeli deprem kuşağı üzerinde bulunduğunu önce 1999 yılı Marmara depreminde anladık. Son olarak ise en büyük acıyı 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş depremlerinde yaşadık. “Asrın felaketi” benzetimli depremlerin ardından doğal afetlerin milli güvenliğe etkilerini düşünmeden edemedik.
Son 15-20 yılda belirginleşen şekilde küresel çapta iklim değişiklikleri de felaketler doğurmaya başladı. Üstelik bu felaketler sadece deprem kuşağındaki ülkeleri değil, hemen her kıtada, yerkürenin iki tarafında yangınlar, büyük fırtınalar, sel felaketleri, hava kirliliği, nükleer sızıntı ve giderek azalan temiz su, nihayetinde de gıda krizi gibi felaketler yaşanıyor. Her biri de çok ciddi kaynak ve insan kaybına neden oldukları için birer milli güvenlik sorunudurlar.

Doğal Afetlerde Artış

2019 Dünya Ekonomik Forumu’nda beş kategoride (ekonomik, çevresel, jeopolitik, toplumsal, teknolojik) 30 farklı küresel risk değerlendirilerek hazırlanan Küresel Risk Raporu’nun ilk 10’u içinde İklim değişikliği, doğal afetler, olağanüstü hava olayları, su ve gıda güvenliği ve bunlara bağlı zorunlu göçlerle ilgili çevresel riskler vardı. Bu yıl bu küresel felaketleri epeyce yaşadık.
6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yıkıcı depremler. Nisan ayından itibaren İspanya’da başlayan kuraklık ve orman yangınları, ABD’de ve Kanada’da uzun süreli orman yangınları.
Aynı haftalarda Almanya’da sel. Aslında Almanya’da sel yerine nehirlerin günde 30-35 cm şeklinde yükseldiği ve nehir kenarındaki insanların yeteri kadar önce önlem aldığı Hochwasser (su yükselmesi) yaşanırdı. Bu olayı 1995 yılı şubat ayında Ren nehri kenarındaki Remagen kasabasında bizzat yaşadım. Sular ağır ağır yükselirken şehrin gönüllü itfaiye grubu da iş başındaydı. Önce arabaların güvenli yerlere park etmesi için uyarı yapıldı. Ardından suların yükselmesi sonucu eve girme tehlikesi olabilir diye kum torbası ve suyu geçirmeyen tahta temin edildi. Çalışanlar ve alışveriş yapacaklar özel kıyafetli bir grup tarafından botlarla, belli saatlerde evlerinden alınıyor, “sahile” çıkarılıp akşamları eve ulaştırılıyorlardı. İşler aksamamış elektrik, su, doğalgaz ve Tv kesilmemişti. Bu Almanya’da artık Hochwasser yerine sular seller yerleşim yerlerini ve tarım alanlarını vurup yıkmaya başladı. Hasar çok büyük.

İspanya’da sıkça rastlanan yangınlar bu ay içerisinde İtalya ve Yunanistan’ı yakıp geçti. Yunanistan’da 17-18 gün süren Batı Trakya ağırlıklı orman yangınlarında 14 kişi öldü. Tam bitti derken, AB’nin 2.4 milyar avro yardım yapacağı bir sel felaketi geldi. Bu yıl sel felaketinden nasibini alan bir diğer ülke de Gürcistan’dı. 1 Eylül’de Libya’da yaşanan sel felaketi iki barajın çökmesiyle akıllara kazındı. Derne başta olmak üzere pek çok yerleşim yerini harabeye çeviren felakette 11 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiği ileri sürülmektedir. Geçen hafta sonu da İtalya’nın Sicilya adasındaki ormanlar yanmaya başladı.

Libya’daki felaketten bir iki gün önce de Afrika’nın kuzeybatı köşesindeki Fas’ta 7 şiddetinde yaşanan depremde üç bine yakın insan hayatını kaybetti.

Doğal Felaketlerin Yüklediği Yüksek Maliyet

Kahramanmaraş depremleri sonucundaki tahribatın en az 150 milyar dolar olduğu tahmini dikkate alınırsa konu daha iyi anlaşılabilir. Türkiye’nin 2021 yılı savunma harcaması 10.6 milyar dolarmış. Bunun anlamı kabaca Türkiye’nin 14 yıllık savunma harcaması olup ekonomideki toparlanma başlayıncaya kadar savunma harcaması kısılacak demektir.
Hatta eğitim, sanayileşme, bayındırlık ve ulaştırma da kısıntıdan nasibini alacak. Hatay’ı bilen biri olarak deprem kayıplarının 150 milyar doların en az 3 katı olabileceğini tahmin edenlerdenim. Dışardan yardımlara aldırmayın. AB bile 400 milyon avro gönderecek. Üstelik bunlar maddi kayıplar. Bir de yakınlarını, uzuvlarını, aile tarihlerini, manevi değeri olan hatıralarını kaybeden, psikolojileri bozulanlar var. Bunlar dolarla ölçülebilir mi?

Her felaket bir milli güvenlik sorununa dönüşmektedir. Doğal afetlerin sonucunu en az hasarla aşabilmenin eğitim, donatım ve ayrı bir bakanlığın tesisiyle gerekli olduğuna inananlardanım.