Dijital Diktatörlüğün Yol Açtığı Kıyamet ve Google Çiftliklerindeki Kölelerin Paniği…
Bercan TUTAR – 19 Temmuz 2024
Amerikan Microsoft firmasının yazılımındaki teknik bir aksaklık küresel çapta krize yol açtı. Hindistan’dan İngiltere’ye ABD’den Avustralya ve Japonya’ya kadar birçok ülkede ve kıtada ulusal ve uluslararası havayolları, demiryolları, limanlar, bankalar, hastaneler, televizyon kanalları, çağrı merkezleri, süpermarketler, acil servisler ve postaneler Microsoft’un işletim sistemindeki arıza nedeniyle çevrimdışı daha doğrusu hizmet dışı kaldı.
Yolcular hava alanlarında check-in kontuarlarında mahsur kaldı, uçuşlar yapılamadı, ameliyatlar ve doktor randevuları iptal edildi, eczanelerden ilaç alınamadı, seyahat planları değişti, marketlerde kredi kartları yerine nakit para ile alışveriş yapıldı, TV yayınları kesildi, limanlardan konteynır yüklemesi yapılamadı, kredi kartları çalışmadı…
Ve bunun gibi dünya genelinde farklı ülkelerde ve kurumlarda milyarlarca insanın hayatını alt üst eden yığınla arıza ortaya çıktı aniden.
Sorunun Microsoft’a siber güvenlik hizmeti sunan Crowdstrike firmasındaki güncellemelerin zamanında yapılmamasından kaynaklı teknik bir problem olduğu kaydediliyor.
Öyle görülüyor ki bu dijital kıyametten Rusya ve Çin dışında hemen hemen etkilenmeyen ülke yok gibi. İlginçtir, dünyayı esir alan mavi ekran krizi sadece borsaları teğet geçti. Bir bakıma Google çiftliğindeki kölelere dönüştürülen bütün kesimler ve kurumlar için hayat dururken Wall Street Journal ayakta kaldı. Haberlere göre krizin etkili olduğu diğer ülkelerdeki borsalar da dijital kıyametten etkilenmedi.
ABD’de başlayan ve ABD’nin teknolojik hegemonyası altındaki bütün ülkeleri etkileyen bu eşi benzeri görülmemiş kriz, dünyada büyük tartışmalara da yol açtı hemen. Uzmanların da ifade ettiği gibi bu ani, ciddi kesinti günlük faaliyetleri durdurarak yoğun bir şekilde dijitalleşmiş dünyamızın kırılganlığını açıkça ortaya koydu.
Bankacılıktan sağlık hizmetlerine, güvenlikten eğitime, ulaşımdan enerjiye, sivil toplumdan hükümete kadar hiçbir sektörün ve kurumun ayakta kalamadığını gördük. Bu da kritik altyapılarımızın stratejik bir şekilde elden geçirilmesine acil ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Yerli, milli ve ulusal yazılımların önemini kanıtlayan bu kriz, özellikle yaşam açısından kritik ağlarda sağlam güvenlik önlemleri ve hata önleme önlemleri yoluyla dayanıklılığı artırmak için derhal iş birliğine dayalı eylemleri ve projeleri hemen uygulamaya geçirmeyi gerektiriyor.
Bu kesintiler özellikle tıp, bankacılılık ve havayolu kurumlarında stratejik çöküşlere yol açabilir. Sağlık hizmetlerinin devre dışı kalması tıbbi kayıtlara, kritik hasta verilerine ve hasta bakımı için gerekli olan iletişim sistemlerine erişimin kaybolmasına neden olabilir. Bu, ameliyatları, ilaç uygulamasını ve acil müdahaleleri geciktirebilir ve potansiyel olarak hayatları tehlikeye atabilir.
Bankacılık sektöründe ise bir kesinti ATM çekimleri, çevrimiçi bankacılık ve ödeme işlemleri dahil olmak üzere finansal işlemleri felç edebilir. Bu kesinti tüketiciler ve kurumlar için önemli mali kayıplara yol açabilir ve finansal sisteme olan kamu güvenini zedeleyebilir.
Havayolu endüstrisi için teknoloji kesintileri uçuşları durdurabilir, bilet ve check-in süreçlerini aksatabilir ve hava trafik kontrolünü etkileyebilir. Bu durum büyük gecikmelere, mali kayıplara yol açabilir ve yolcu güvenliğini tehlikeye atabilir. Bu senaryoların her biri stratejik endüstrilerdeki teknoloji arızalarının felaket potansiyelini vurguluyor. Bu nedenle özellikle savunma sanayi, kritik milli varlıkların korunması ve istihbarat faaliyetleri gibi ülkemizin bekasını ilgilendiren alan ve sektörlerde sistemik arızalara dayanıklı ve teknolojik krizlerden etkilenmeyen yerli, mili ve sağlam altyapı tasarlamalıyız.
Bu arızanın nedeni hakkında çok fazla spekülasyona gerek yok. Bunun bir sunucu tedarikçisinden kaynaklanan bir hata olabileceği söyleniyor. Teknik teşhis bu. Ancak bu teknik sorunun yol açtığı sosyal, ekonomik, siyasi, askeri, ticari, mali, kültürel, gündelik, psikolojik ve jeopolitik devasa krizleri kimse görmezden gelemez artık.
Dolayısıyla bugün maruz kaldığımız küresel kriz aslında nasıl bir dijital diktatörlükle yönetildiğimizi de kanıtladı. İnsanlığın ve ülkelerin çoğunun adeta Google çiftliklerindeki köleler olduğunu gördük. Microsoft’un ‘güvenlik güncellemesindeki bir hatadan’ kaynaklandığı söylenen 19 Temmuz 2024 tarihli bu kriz, etkilediği sistemlerin kapsamı ve ölçeği açısından benzeri görülmemiş bir küresel soruna işaret ediyor.
Bu tür krizler ezber bozan krizlerdir. Her şeyi yeniden düşünmemiz gerektiğine dair bir ihtiyacı ortaya koyar. Çünkü güvenlik konusundaki en büyük teknoloji devlerinin bile bu arızaya karşı bağışık olmadığını ve kendilerini krizden koruyamadığını gördük.
Dünya adeta durma noktasına geldi. Böylece teknolojinin karanlık tarafını herkes tecrübe etti. Demek bilgisayarlara güvenmek her zaman hayatı kolaylaştırmıyormuş. Fakat sorunun ciddiyeti krizin ne kadar sürdüğüne ve krizden çıkaracağımız derslere bağlı olarak anlaşılacak. Bekleyip göreceğiz. Fakat şimdiden ortaya çıkan görüntü geleceğimiz için pek de iç açıcı değil. Yeni ve yerli bir teknolojik vizyon gerekiyor.
Amerikan Microsoft firmasının yazılımındaki teknik bir aksaklık küresel çapta krize yol açtı. Hindistan’dan İngiltere’ye ABD’den Avustralya ve Japonya’ya kadar birçok ülkede ve kıtada ulusal ve uluslararası havayolları, demiryolları, limanlar, bankalar, hastaneler, televizyon kanalları, çağrı merkezleri, süpermarketler, acil servisler ve postaneler Microsoft’un işletim sistemindeki arıza nedeniyle çevrimdışı daha doğrusu hizmet dışı kaldı.
Yolcular hava alanlarında check-in kontuarlarında mahsur kaldı, uçuşlar yapılamadı, ameliyatlar ve doktor randevuları iptal edildi, eczanelerden ilaç alınamadı, seyahat planları değişti, marketlerde kredi kartları yerine nakit para ile alışveriş yapıldı, TV yayınları kesildi, limanlardan konteynır yüklemesi yapılamadı, kredi kartları çalışmadı…
Ve bunun gibi dünya genelinde farklı ülkelerde ve kurumlarda milyarlarca insanın hayatını alt üst eden yığınla arıza ortaya çıktı aniden.
Sorunun Microsoft’a siber güvenlik hizmeti sunan Crowdstrike firmasındaki güncellemelerin zamanında yapılmamasından kaynaklı teknik bir problem olduğu kaydediliyor.
Öyle görülüyor ki bu dijital kıyametten Rusya ve Çin dışında hemen hemen etkilenmeyen ülke yok gibi. İlginçtir, dünyayı esir alan mavi ekran krizi sadece borsaları teğet geçti. Bir bakıma Google çiftliğindeki kölelere dönüştürülen bütün kesimler ve kurumlar için hayat dururken Wall Street Journal ayakta kaldı. Haberlere göre krizin etkili olduğu diğer ülkelerdeki borsalar da dijital kıyametten etkilenmedi.
ABD’de başlayan ve ABD’nin teknolojik hegemonyası altındaki bütün ülkeleri etkileyen bu eşi benzeri görülmemiş kriz, dünyada büyük tartışmalara da yol açtı hemen. Uzmanların da ifade ettiği gibi bu ani, ciddi kesinti günlük faaliyetleri durdurarak yoğun bir şekilde dijitalleşmiş dünyamızın kırılganlığını açıkça ortaya koydu.
Bankacılıktan sağlık hizmetlerine, güvenlikten eğitime, ulaşımdan enerjiye, sivil toplumdan hükümete kadar hiçbir sektörün ve kurumun ayakta kalamadığını gördük. Bu da kritik altyapılarımızın stratejik bir şekilde elden geçirilmesine acil ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Yerli, milli ve ulusal yazılımların önemini kanıtlayan bu kriz, özellikle yaşam açısından kritik ağlarda sağlam güvenlik önlemleri ve hata önleme önlemleri yoluyla dayanıklılığı artırmak için derhal iş birliğine dayalı eylemleri ve projeleri hemen uygulamaya geçirmeyi gerektiriyor.
Bu kesintiler özellikle tıp, bankacılılık ve havayolu kurumlarında stratejik çöküşlere yol açabilir. Sağlık hizmetlerinin devre dışı kalması tıbbi kayıtlara, kritik hasta verilerine ve hasta bakımı için gerekli olan iletişim sistemlerine erişimin kaybolmasına neden olabilir. Bu, ameliyatları, ilaç uygulamasını ve acil müdahaleleri geciktirebilir ve potansiyel olarak hayatları tehlikeye atabilir.
Bankacılık sektöründe ise bir kesinti ATM çekimleri, çevrimiçi bankacılık ve ödeme işlemleri dahil olmak üzere finansal işlemleri felç edebilir. Bu kesinti tüketiciler ve kurumlar için önemli mali kayıplara yol açabilir ve finansal sisteme olan kamu güvenini zedeleyebilir.
Havayolu endüstrisi için teknoloji kesintileri uçuşları durdurabilir, bilet ve check-in süreçlerini aksatabilir ve hava trafik kontrolünü etkileyebilir. Bu durum büyük gecikmelere, mali kayıplara yol açabilir ve yolcu güvenliğini tehlikeye atabilir. Bu senaryoların her biri stratejik endüstrilerdeki teknoloji arızalarının felaket potansiyelini vurguluyor. Bu nedenle özellikle savunma sanayi, kritik milli varlıkların korunması ve istihbarat faaliyetleri gibi ülkemizin bekasını ilgilendiren alan ve sektörlerde sistemik arızalara dayanıklı ve teknolojik krizlerden etkilenmeyen yerli, mili ve sağlam altyapı tasarlamalıyız.
Bu arızanın nedeni hakkında çok fazla spekülasyona gerek yok. Bunun bir sunucu tedarikçisinden kaynaklanan bir hata olabileceği söyleniyor. Teknik teşhis bu. Ancak bu teknik sorunun yol açtığı sosyal, ekonomik, siyasi, askeri, ticari, mali, kültürel, gündelik, psikolojik ve jeopolitik devasa krizleri kimse görmezden gelemez artık.
Dolayısıyla bugün maruz kaldığımız küresel kriz aslında nasıl bir dijital diktatörlükle yönetildiğimizi de kanıtladı. İnsanlığın ve ülkelerin çoğunun adeta Google çiftliklerindeki köleler olduğunu gördük. Microsoft’un ‘güvenlik güncellemesindeki bir hatadan’ kaynaklandığı söylenen 19 Temmuz 2024 tarihli bu kriz, etkilediği sistemlerin kapsamı ve ölçeği açısından benzeri görülmemiş bir küresel soruna işaret ediyor.
Bu tür krizler ezber bozan krizlerdir. Her şeyi yeniden düşünmemiz gerektiğine dair bir ihtiyacı ortaya koyar. Çünkü güvenlik konusundaki en büyük teknoloji devlerinin bile bu arızaya karşı bağışık olmadığını ve kendilerini krizden koruyamadığını gördük.
Dünya adeta durma noktasına geldi. Böylece teknolojinin karanlık tarafını herkes tecrübe etti. Demek bilgisayarlara güvenmek her zaman hayatı kolaylaştırmıyormuş. Fakat sorunun ciddiyeti krizin ne kadar sürdüğüne ve krizden çıkaracağımız derslere bağlı olarak anlaşılacak. Bekleyip göreceğiz. Fakat şimdiden ortaya çıkan görüntü geleceğimiz için pek de iç açıcı değil. Yeni ve yerli bir teknolojik vizyon gerekiyor.