Yalan haberlerin bizleri nasıl etkilediğini anlatan çok sevdiğim bir hikâye var Şüphe filminden hatırladığım. Komşusu hakkında doğru olmayan sözler söyleyen bir kadın pişmanlık duyar davranışından dolayı. Rahibe gider bağışlanmak için ne yapabileceğini öğrenmek amacıyla. Rahip kadını dinledikten sonra “Eve git ve bir yastık al. Dışarı çık ve yastığı bıçakla yar, sonrasında yanıma tekrar gel” der. Kadın kendisine söyleneni yaptıktan sonra rahibin yanına tekrar gider. Rahip “Şimdi eve geri gidip tüylerin hepsini bana getirmeni istiyorum” dediğinde kadın “Ama bu imkânsız çünkü rüzgâr yastığın içindekileri her yere savurdu” der. Rahip, kadına cevaben “İşte senin yaptığında budur, bu davranış geri döndürülemez” diye cevap verir.
Yalan haberlerin de zihnimizde oluşturduğu etki hikayedekine çok benzer. Daha sonra doğru haberle karşılaşsak bile ilk işitilen yalan haberin etkisi tamamen geri alınamaz. Bir haber ya da bilgi zihin dünyamıza girdiğinde bir etkileşim zinciri de başlar. Değişen düşünceler duygularımızı da etkiler. Bunun paralelinde tutumlarımızda da farklılıklara neden olur. Ayrıca bu tür haberler duygularımızı hızlıca harekete geçirecek şekilde tasarlanmış olabileceği için aldığımız bilgileri sorgulamadan kabul etme ihtimalimiz artar. Özellikle haberlerin içeriği beynimizin sürekli stres ve korku bölgelerini uyarıyorsa o haberi kabul etmeye daha yatkın hale geliriz. Tehlike içeren uyaranlara karşı bir tür algıda seçiciliğimiz var insan olarak. Bunun da işlevsel bir nedeni var zira tehlikeler türümüzün hayatta kalma ihtimalini azaltır. Tehlikeyi tespit etmek beynimizin ve sinir sistemimizin temel işlevidir. Eski dönemlerde bu sistem insanları hayvanların ya da başka insanların saldırılarından korumak gibi işlevlere hizmet ederdi. Artık modern dünyada yaşıyor olsak dahi, sistemimiz aynı şekilde çalışmaya devam ediyor. Sistemimiz gerçek tehditler ve okumakta olduğumuz olumsuz haberler arasında bir ayrım yapmaz. Bedenimiz sürekli tetikte ve tepki vermeye hazırdır. Bize rahatsızlık veren bir içerik okuduğumuzda korku tepkimiz tetiklenir ve çok fazla olumsuzluk içeren habere maruz kalmak ise sistemimizi yorar. Bedenimiz yüksek seviyelerde kortizol üretir. Bu durum bedenimize de çok büyük zarar verebilir. Sindirim problemleri, baş ağrıları, uyku problemleri, konsantrasyon zorlukları ve kalp rahatsızlıkları gibi durumlarla karşılaşabiliriz. Böylesi bir ruh halinde bilişsel becerilerimiz zayıflar. Uzun zaman bu tür içeriklere maruz kalmak geçici ya da sahte de olsa kendimizi güvende hissetmek için bize sunulan şeyleri hızlıca ve sorgulamadan kabul etmemizi kolaylaştırır.
Özellikle sosyal medyada yalan haberlerin hızlı bir şekilde yayılması nedeniyle sosyal medya kullanırken daha dikkatli olmalıyız. Gün içerisinde çalışmak, egzersiz yapmak ya da uyumak için kendimize belirlediğimiz bazı saatler var. Peki niçin sosyal medya için de belli bir saat belirlemiyoruz? Haber siteleri ve sosyal medya kanallarını belirli bir amaç için ziyaret etmeli. Aksi halde kendimizi bu mecralarda sürekli ekranı kaydırırken bulabiliriz. Bu nedenle sosyal medya kullanımına sınır koymak iyi bir başlangıçtır. Mesela, sosyal medya kullanmak için günün belli bir saatini belirlemeyi deneyebiliriz.
Olumsuz haberlerle günün belirli zamanlarında başa çıkmak için beynimizi eğitmeyi deneyebiliriz. Örneğin haberlere ulaşmak için kendimize belli zaman ya da mekân sınırlamaları getirebiliriz. Günde sadece bir saati haberleri okumak için ayırmak gibi bir uygulama daha sağlıklı bir alternatif olacaktır. Ayrıca belirlenmiş bir zaman diliminde haber alışınızı gerçekleştirmek, sonrasında kendinizi suçlu ya da tedirgin hissetmekten de sizi korur. Felaket haberlerine bağımlılığı kırmak için medya ve enformasyon diyeti yapmak çok önemli.
Medya okuryazarlığını geliştirmeyi çok önemsiyorum. Eğer bu beceriyi kazanabilirsek doğru bilgiyi değerlendirebilir ve doğru olmayan haberleri daha çabuk ayırt edebiliriz. Eleştirel düşünme becerisi çok kıymetli bir enstrüman hayatımızın her alanında. Bu sayede sorgulamayı öğrenir, farklı kaynaklardan gelen haberleri karşılaştırabilir ve manipülasyon tekniklerini hızlıca fark edebiliriz. Kaynak aramak da ayrıca önemli. Kaynaklarına bağlantı veren haberleri tercih etmek iyi bir başlangıç olur. Aynı haberi farklı kaynaklardan okumak ya da güvenilir haber kuruluşlarını ve uzmanların görüşlerini takip etmek çok faydalı olur. Hızlıca sonuç çıkarma eğilimimiz varsa sadece başlıklara bakarak yanlış sonuçlara ulaşabiliriz. Tüm metni kritik etmek önemli bir yargıya varmadan önce. Ayrıca yanlış haberlerin yayılmasına hizmet etmemek için muhakkak içerik kontrolü yapmalı. Elimizdeki araçlar çok hızlı paylaşım yapmamızı kolaylaştırıyor ve tıklanma sayılarını önemseyen birçok haber hızlıca yayılıyor. Bu nedenle hangi platformda olursa olsun içerikleri paylaşmadan önce bir süre düşünmeyi deneyebiliriz.
Yalan haberlerin bizleri nasıl etkilediğini anlatan çok sevdiğim bir hikâye var Şüphe filminden hatırladığım. Komşusu hakkında doğru olmayan sözler söyleyen bir kadın pişmanlık duyar davranışından dolayı. Rahibe gider bağışlanmak için ne yapabileceğini öğrenmek amacıyla. Rahip kadını dinledikten sonra “Eve git ve bir yastık al. Dışarı çık ve yastığı bıçakla yar, sonrasında yanıma tekrar gel” der. Kadın kendisine söyleneni yaptıktan sonra rahibin yanına tekrar gider. Rahip “Şimdi eve geri gidip tüylerin hepsini bana getirmeni istiyorum” dediğinde kadın “Ama bu imkânsız çünkü rüzgâr yastığın içindekileri her yere savurdu” der. Rahip, kadına cevaben “İşte senin yaptığında budur, bu davranış geri döndürülemez” diye cevap verir.
Yalan haberlerin de zihnimizde oluşturduğu etki hikayedekine çok benzer. Daha sonra doğru haberle karşılaşsak bile ilk işitilen yalan haberin etkisi tamamen geri alınamaz. Bir haber ya da bilgi zihin dünyamıza girdiğinde bir etkileşim zinciri de başlar. Değişen düşünceler duygularımızı da etkiler. Bunun paralelinde tutumlarımızda da farklılıklara neden olur. Ayrıca bu tür haberler duygularımızı hızlıca harekete geçirecek şekilde tasarlanmış olabileceği için aldığımız bilgileri sorgulamadan kabul etme ihtimalimiz artar. Özellikle haberlerin içeriği beynimizin sürekli stres ve korku bölgelerini uyarıyorsa o haberi kabul etmeye daha yatkın hale geliriz. Tehlike içeren uyaranlara karşı bir tür algıda seçiciliğimiz var insan olarak. Bunun da işlevsel bir nedeni var zira tehlikeler türümüzün hayatta kalma ihtimalini azaltır. Tehlikeyi tespit etmek beynimizin ve sinir sistemimizin temel işlevidir. Eski dönemlerde bu sistem insanları hayvanların ya da başka insanların saldırılarından korumak gibi işlevlere hizmet ederdi. Artık modern dünyada yaşıyor olsak dahi, sistemimiz aynı şekilde çalışmaya devam ediyor. Sistemimiz gerçek tehditler ve okumakta olduğumuz olumsuz haberler arasında bir ayrım yapmaz. Bedenimiz sürekli tetikte ve tepki vermeye hazırdır. Bize rahatsızlık veren bir içerik okuduğumuzda korku tepkimiz tetiklenir ve çok fazla olumsuzluk içeren habere maruz kalmak ise sistemimizi yorar. Bedenimiz yüksek seviyelerde kortizol üretir. Bu durum bedenimize de çok büyük zarar verebilir. Sindirim problemleri, baş ağrıları, uyku problemleri, konsantrasyon zorlukları ve kalp rahatsızlıkları gibi durumlarla karşılaşabiliriz. Böylesi bir ruh halinde bilişsel becerilerimiz zayıflar. Uzun zaman bu tür içeriklere maruz kalmak geçici ya da sahte de olsa kendimizi güvende hissetmek için bize sunulan şeyleri hızlıca ve sorgulamadan kabul etmemizi kolaylaştırır.
Özellikle sosyal medyada yalan haberlerin hızlı bir şekilde yayılması nedeniyle sosyal medya kullanırken daha dikkatli olmalıyız. Gün içerisinde çalışmak, egzersiz yapmak ya da uyumak için kendimize belirlediğimiz bazı saatler var. Peki niçin sosyal medya için de belli bir saat belirlemiyoruz? Haber siteleri ve sosyal medya kanallarını belirli bir amaç için ziyaret etmeli. Aksi halde kendimizi bu mecralarda sürekli ekranı kaydırırken bulabiliriz. Bu nedenle sosyal medya kullanımına sınır koymak iyi bir başlangıçtır. Mesela, sosyal medya kullanmak için günün belli bir saatini belirlemeyi deneyebiliriz.
Olumsuz haberlerle günün belirli zamanlarında başa çıkmak için beynimizi eğitmeyi deneyebiliriz. Örneğin haberlere ulaşmak için kendimize belli zaman ya da mekân sınırlamaları getirebiliriz. Günde sadece bir saati haberleri okumak için ayırmak gibi bir uygulama daha sağlıklı bir alternatif olacaktır. Ayrıca belirlenmiş bir zaman diliminde haber alışınızı gerçekleştirmek, sonrasında kendinizi suçlu ya da tedirgin hissetmekten de sizi korur. Felaket haberlerine bağımlılığı kırmak için medya ve enformasyon diyeti yapmak çok önemli.
Medya okuryazarlığını geliştirmeyi çok önemsiyorum. Eğer bu beceriyi kazanabilirsek doğru bilgiyi değerlendirebilir ve doğru olmayan haberleri daha çabuk ayırt edebiliriz. Eleştirel düşünme becerisi çok kıymetli bir enstrüman hayatımızın her alanında. Bu sayede sorgulamayı öğrenir, farklı kaynaklardan gelen haberleri karşılaştırabilir ve manipülasyon tekniklerini hızlıca fark edebiliriz. Kaynak aramak da ayrıca önemli. Kaynaklarına bağlantı veren haberleri tercih etmek iyi bir başlangıç olur. Aynı haberi farklı kaynaklardan okumak ya da güvenilir haber kuruluşlarını ve uzmanların görüşlerini takip etmek çok faydalı olur. Hızlıca sonuç çıkarma eğilimimiz varsa sadece başlıklara bakarak yanlış sonuçlara ulaşabiliriz. Tüm metni kritik etmek önemli bir yargıya varmadan önce. Ayrıca yanlış haberlerin yayılmasına hizmet etmemek için muhakkak içerik kontrolü yapmalı. Elimizdeki araçlar çok hızlı paylaşım yapmamızı kolaylaştırıyor ve tıklanma sayılarını önemseyen birçok haber hızlıca yayılıyor. Bu nedenle hangi platformda olursa olsun içerikleri paylaşmadan önce bir süre düşünmeyi deneyebiliriz.
Yalan haberlerin bizleri nasıl etkilediğini anlatan çok sevdiğim bir hikâye var Şüphe filminden hatırladığım. Komşusu hakkında doğru olmayan sözler söyleyen bir kadın pişmanlık duyar davranışından dolayı. Rahibe gider bağışlanmak için ne yapabileceğini öğrenmek amacıyla. Rahip kadını dinledikten sonra “Eve git ve bir yastık al. Dışarı çık ve yastığı bıçakla yar, sonrasında yanıma tekrar gel” der. Kadın kendisine söyleneni yaptıktan sonra rahibin yanına tekrar gider. Rahip “Şimdi eve geri gidip tüylerin hepsini bana getirmeni istiyorum” dediğinde kadın “Ama bu imkânsız çünkü rüzgâr yastığın içindekileri her yere savurdu” der. Rahip, kadına cevaben “İşte senin yaptığında budur, bu davranış geri döndürülemez” diye cevap verir.
Yalan haberlerin de zihnimizde oluşturduğu etki hikayedekine çok benzer. Daha sonra doğru haberle karşılaşsak bile ilk işitilen yalan haberin etkisi tamamen geri alınamaz. Bir haber ya da bilgi zihin dünyamıza girdiğinde bir etkileşim zinciri de başlar. Değişen düşünceler duygularımızı da etkiler. Bunun paralelinde tutumlarımızda da farklılıklara neden olur. Ayrıca bu tür haberler duygularımızı hızlıca harekete geçirecek şekilde tasarlanmış olabileceği için aldığımız bilgileri sorgulamadan kabul etme ihtimalimiz artar. Özellikle haberlerin içeriği beynimizin sürekli stres ve korku bölgelerini uyarıyorsa o haberi kabul etmeye daha yatkın hale geliriz. Tehlike içeren uyaranlara karşı bir tür algıda seçiciliğimiz var insan olarak. Bunun da işlevsel bir nedeni var zira tehlikeler türümüzün hayatta kalma ihtimalini azaltır. Tehlikeyi tespit etmek beynimizin ve sinir sistemimizin temel işlevidir. Eski dönemlerde bu sistem insanları hayvanların ya da başka insanların saldırılarından korumak gibi işlevlere hizmet ederdi. Artık modern dünyada yaşıyor olsak dahi, sistemimiz aynı şekilde çalışmaya devam ediyor. Sistemimiz gerçek tehditler ve okumakta olduğumuz olumsuz haberler arasında bir ayrım yapmaz. Bedenimiz sürekli tetikte ve tepki vermeye hazırdır. Bize rahatsızlık veren bir içerik okuduğumuzda korku tepkimiz tetiklenir ve çok fazla olumsuzluk içeren habere maruz kalmak ise sistemimizi yorar. Bedenimiz yüksek seviyelerde kortizol üretir. Bu durum bedenimize de çok büyük zarar verebilir. Sindirim problemleri, baş ağrıları, uyku problemleri, konsantrasyon zorlukları ve kalp rahatsızlıkları gibi durumlarla karşılaşabiliriz. Böylesi bir ruh halinde bilişsel becerilerimiz zayıflar. Uzun zaman bu tür içeriklere maruz kalmak geçici ya da sahte de olsa kendimizi güvende hissetmek için bize sunulan şeyleri hızlıca ve sorgulamadan kabul etmemizi kolaylaştırır.
Özellikle sosyal medyada yalan haberlerin hızlı bir şekilde yayılması nedeniyle sosyal medya kullanırken daha dikkatli olmalıyız. Gün içerisinde çalışmak, egzersiz yapmak ya da uyumak için kendimize belirlediğimiz bazı saatler var. Peki niçin sosyal medya için de belli bir saat belirlemiyoruz? Haber siteleri ve sosyal medya kanallarını belirli bir amaç için ziyaret etmeli. Aksi halde kendimizi bu mecralarda sürekli ekranı kaydırırken bulabiliriz. Bu nedenle sosyal medya kullanımına sınır koymak iyi bir başlangıçtır. Mesela, sosyal medya kullanmak için günün belli bir saatini belirlemeyi deneyebiliriz.
Olumsuz haberlerle günün belirli zamanlarında başa çıkmak için beynimizi eğitmeyi deneyebiliriz. Örneğin haberlere ulaşmak için kendimize belli zaman ya da mekân sınırlamaları getirebiliriz. Günde sadece bir saati haberleri okumak için ayırmak gibi bir uygulama daha sağlıklı bir alternatif olacaktır. Ayrıca belirlenmiş bir zaman diliminde haber alışınızı gerçekleştirmek, sonrasında kendinizi suçlu ya da tedirgin hissetmekten de sizi korur. Felaket haberlerine bağımlılığı kırmak için medya ve enformasyon diyeti yapmak çok önemli.
Medya okuryazarlığını geliştirmeyi çok önemsiyorum. Eğer bu beceriyi kazanabilirsek doğru bilgiyi değerlendirebilir ve doğru olmayan haberleri daha çabuk ayırt edebiliriz. Eleştirel düşünme becerisi çok kıymetli bir enstrüman hayatımızın her alanında. Bu sayede sorgulamayı öğrenir, farklı kaynaklardan gelen haberleri karşılaştırabilir ve manipülasyon tekniklerini hızlıca fark edebiliriz. Kaynak aramak da ayrıca önemli. Kaynaklarına bağlantı veren haberleri tercih etmek iyi bir başlangıç olur. Aynı haberi farklı kaynaklardan okumak ya da güvenilir haber kuruluşlarını ve uzmanların görüşlerini takip etmek çok faydalı olur. Hızlıca sonuç çıkarma eğilimimiz varsa sadece başlıklara bakarak yanlış sonuçlara ulaşabiliriz. Tüm metni kritik etmek önemli bir yargıya varmadan önce. Ayrıca yanlış haberlerin yayılmasına hizmet etmemek için muhakkak içerik kontrolü yapmalı. Elimizdeki araçlar çok hızlı paylaşım yapmamızı kolaylaştırıyor ve tıklanma sayılarını önemseyen birçok haber hızlıca yayılıyor. Bu nedenle hangi platformda olursa olsun içerikleri paylaşmadan önce bir süre düşünmeyi deneyebiliriz.