deniz istikbal

Deniz İSTİKBAL – 22 Mayıs 2024

 

Siyasi, iktisadi ve kültürel bağları daha güçlü hale getirmeyi amaç edinmiş Türk Devletleri Teşkilatı; tarihle bağlı olan gönül ve kültür coğrafyasını yakınlaştırıyor. Teşkilat Genel Sekreterliğinin İstanbul’da yer alması dünyaya açıkça Türk ismi mesajını veriliyor. Dünya siyasetine, ekonomisine, barışına, uluslararası hukukun üstünlüğüne, insan haklarına, terörizm ile mücadeleye, insan odaklı teknoloji politikalarına, yeni enerji kaynaklarının ortaya çıkarılmasına ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılmasına, Türk dilinin korunmasına ve kullanımının artırılmasına katkı sunmayı hedefleyen Türk Devletleri Teşkilatı kuvvetli bir alternatif olarak beliriyor. Bu alternatifin bölgesel bir iş birliğinden ziyade küresel bir vizyona sahip olduğu unutulmamalı.

Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri, küresel ekonomiyle farklı derecelerde bütünleşmiş durumda. Orta Asya Cumhuriyetleri daha az ticari entegrasyonu tercih ederken, Türkiye ve Azerbaycan, tüketim merkezlerine yakınlıkları nedeniyle dünya ekonomisine daha açık konumda bulunuyor. Türkiye, Kırgızistan ve Özbekistan, emek yoğun ve üretim odaklı ekonomik yapılarıyla öne çıkarken, diğer üyeler ise enerji sektörü ağırlıklı ticarete yoğunlaşıyor. 2023 yılında Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri, 1 trilyon dolarlık dış ticaret hacmine ulaşmış, ancak kendi aralarındaki ticaret yalnızca 20 milyar dolar olmuştur. Bu ticaret, tarım, sanayi ve enerji gibi sektörleri kapsamakla birlikte, toplam dış ticaret hacimlerine kıyasla aralarındaki ticari hacim istenilen düzeyde değildir. Özellikle Türkiye dışındaki üyelerin toplam ticaretine bakıldığında ülke potansiyellerinin tam olarak gerçekleştirilemediğine işaret etmektedir. Mevcut durumu değiştirmeyi amaçlayan 2040 Vizyonu, önemli bir niyet beyanı olarak öne çıkmaktadır. Politika koordinasyonunu artırmayı ve ticari yoğunluğun düşük olduğu sektörlerde işbirliğini geliştirmeyi hedefleyen Vizyon Belgesi, dijital, akıllı ve teknoloji yoğun bir ekosistem oluşturmayı amaçlamaktadır.

Türk Devletleri Teşkilatı, sürdürülebilir kalkınmayı ve ulusal refahın adil dağıtımını güçlendirmek amacıyla kendi kendine yeterliliği öncelik olarak belirlemiştir. Ortak Türk tarih ve kültürü çerçevesinde hareket eden Teşkilat, yeni nesillerin ortak bir eğitim müfredatı ile yetişmesine büyük önem vermektedir. Siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel birçok hedef doğrultusunda birleşmeyi amaçlayan Türk Devletleri Teşkilatı, iş birliğini üye devletlerin çıkarlarını gözeterek geliştirmeye çalışmaktadır. 2024 itibariyle 1,9 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğüyle en büyük 13. ekonomi sırasında yer alan Türk Devletleri Teşkilatının gelecekte sıralamasını yükseltmesi beklenebilir. 2030’lara doğru Türkiye öncülüğünde ekonomik büyüklüğünü artırması beklenen Teşkilatın potansiyel taşıdığı açıktır. Orta Asya ülkelerinde Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu enerji kaynakları bulunurken, Türkiye’de güçlü ve gelişmiş bir imalat sanayi altyapısı yer alıyor. Taraflar kendi ekonomik koşullarına göre farklı sektörleri tecrübe paylaşımıyla kuvvetlendirebilir. Türk Yatırım Fonunun 500 milyon dolarlık hacimle kurulması da bu ivmenin önemli bir göstergesidir. Fon üye ülkeler arasında ortak yatırım proje finansmanını hedefliyor. Özellikle Orta Asya Cumhuriyetlerinin ihtiyaç duyduğu finansman ihtiyacı Türk Yatırım Fonuyla sağlanabilir. Farklı finansal kaynaklara olan bağımlılığın azaltılması ülkelerin bağımsızlığına da ciddi katkı sağlayacaktır.

İlginizi çekebilir!  Küresel dengeler yeniden kuruluyor

Üretim süreçleri değişiyor ve daha teknolojik hale geliyor. Akıllı cihazlar bilinen alışkanlıkları değiştiriyor. Yeni iş modelleri, büyük veri analizleri ve bilgi depolama sistemleri eski altyapının yerini alıyor. Dijital ekonomi gelişiyor ve teknoloji ticaretin her alanında daha fazla öne çıkıyor. Teknoloji firmaları, enerji şirketlerini büyüklük açısından geride bırakıyor ve AR-GE harcamaları giderek daha fazla önem kazanıyor. ABD, Çin, Güney Kore ve Japonya, dördüncü sanayi devrimine hazırlanmak için yeni yatırım paketlerini devreye sokuyor. Japonya, yeni teknolojik trendlere toplumu hazırlamak için Toplum 5.0’ı işleme alıyor. Güney Kore, ekonomik ve ticari altyapıyı daha teknolojik hale getirmek için firmalarına teşvikleri artırıyor ve çeşitlendiriyor. Türk Devletleri Teşkilatı da gelişmiş ülkelerin öncülük ettiği teknolojik dönüşümün gerisinde kalmamalıdır. Teknolojik altyapısını yeni trendlere göre yenilemeli ve dördüncü sanayi devrimine öncülük etmelidir. Özellikle Samsung, Google, Facebook, Toyota, Hyundai, ZTE, Huawei ve Apple gibi teknoloji yoğunluklu üretim yapan firmaların değişime hazırlandığı bir süreçte, Türk Devletleri Teşkilatı da kendi teknoloji şirketlerini kurmalı ve küresel sanayi devriminin bir parçası haline gelmelidir. Bunun başarılı şekilde yürütülmesi için Teşkilata üye devletlerde AR-GE faaliyetlerinin artırılması ve yeni nesil firma modellemelerinin teşvik edilmesi gerekebilir. Özellikle son 21 yılda 166 milyar dolarlık AR-GE harcaması yapan Türkiye’nin tecrübeleri bu açıdan önem taşımaktadır. Üreten üyeler bölgesel bağımsızlığı kuvvetlendirirken Türk devletlerinin küresel tanınırlığına katkı sunacaktır.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.