64 kez görüntülendi.
DEM İmralı Görüşmeleri – Dr. Eray Güçlüer

Dr. Eray GÜÇLÜER – 29 Aralık 2024

22 Ekim 2024 tarihinde MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçelinin terörist başı Öcalan’la ilgili olarak yaptığı çağrı üzerine başlayan yeni politik süreç DEM’li iki vekilin İmralı’ya gitmesiyle hız kazandı. MHP lideri sayın Bahçeli’nin 22 Ekim’deki çağrısı başlangıçta tam olarak anlaşılamamış olsa da geçen iki aylık süreden sonra saha gerçekliği ve toplum üzerindeki etkileri incelendiğinde bu çağrının arkasında stratejik bir aklın olduğu görülmektedir. Nedir bu stratejik akıl diye soracak olursak iki önemli husus karşımıza çıkıyor. Birincisi şer ekseni olarak adlandırılabilecek Kandil-DEM ekseniyle toplumsal taban arasındaki sosyolojik ve psikolojik bağların koparılması bu çağrı sonrası uygulanmaya konulan akılcı politikayla mümkün hale gelebilir ki yansımaları şimdiden görülmeye başlandı. İkincisi ise bugüne kadar terörist başı Abdullah Öcalan merkezli olarak adeta bir efsane şeklinde topluma sunulan PKK’nın kurgusal ideoloji sorgulanmaya ve çökmeye başladı.

Terörizmle Mücadelede Başarıya Ulaşılması

Terörizmin üç unsuru vardır. Şiddet, örgüt ve ideoloji. Bugüne kadar yürütülen terörle mücadele sonucunda PKK’nın silahlı şiddet unsuru büyük ölçüde ortadan kaldırılmıştır. Hem yurt içinde hem de yakın sınır civarında yaşam alanları yok edilen PKK’lı teröristlerin Türkiye’ye doğrudan saldırı yapabilecek eylem kabiliyetleri kalmamıştır. Aynı şekilde şiddet üretme kabiliyeti minimize olan PKK’nın örgütsel bütünlüğü ve kollektif hareket edebilme kabiliyeti de büyük oranda ve çoğu yerde çökmüştür. Ancak uzun zamandır süren mücadelede yaşanan travmalara bağlı olarak ortaya çıkan bilişsel hassasiyetlerin ve toplum hafızasındaki PKK algısının kırılması, terör-toplum bağlantısının başta psikolojik, sosyolojik ve politik açılardan ortadan kaldırılması terörizmle mücadelede başarıya giden yoldaki son adımdır. Bilge lider sayın Bahçeli’nin çağrısıyla başlatılan süreç sonucu temelde suni kurgusallık içinde topluma kabul ettirilmeye çalışılan PKK ideolojisinin toplum tarafından sorgulanması ve reddedilmesi, bugüne kadar şiddet yoluyla kapatılan PKK’nın yaşadığı ikilemlerin ortaya çıkarılması suretiyle başta bölge insanımız ve DEM’li seçmenler olmak üzere teröre karşı sosyal tepkinin arttırılması giderek daha mümkün hale gelebilecektir.

İlginizi çekebilir!  Bahçeli: İsrail'in Karanlık İzleri Biliniyor

Domino Etkisi ve Sonuçları

22 Ekim’de başlatılan sürecin domino etkisiyle sadece yurt içinde değil ama aynı zamanda başta Irak, Suriye ve İran olmak üzere kendi jeopolitiğimizdeki bütün alanları etkileyebilme potansiyeli mevcuttur. Ayrıca çeşitli Avrupa ülkelerinde bulunan PKK sempatizanları ile o ülkelerin karşı karşıya gelme durumları da mevcuttur. Abdullah Öcalan’ın olası silah bırakma ve PKK’nın kendisini feshetme çağrısından sonra daha da genişleyebilecek olan bu politik etkinin üç önemli sonucunun olması beklenmektedir. Birincisi PKK üzerinde silah bırakma baskısının arttırılması suretiyle silah bırakmak isteyenlerle bırakmak istemeyenlerin ayrışması, hala silah bırakmayanların ciddi toplumsal tepkiyle karşılaşmaları. İkincisi ise DEM’in PKK ile bağlarını koparması suretiyle Türkiye partisi olma yolunda adım atması. Üçüncüsü de bugüne kadar terörü destekleyen dış güçlerin bu coğrafyada yalnız kalmalarıdır. Ancak elbette bu süreci sabote etmek isteyebilecek bir takım iç ve dış unsurlar olabilir ki bunlara karşı dikkatli olunması, birlik ve beraberlik içerisinde hareket edilmesi son derece önemlidir. Özellikle yeni süreçle birlikte sürecin önünü kesmek isteyebilecek emperyalist sömürgeci artıkların toplumu provoke edebilecek ve şiddeti övecek girişimlerine karşı ortak bilincin oluşturulması, siyasi ve psikolojik zeminin güçlü tutulması elzemdir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.