Adem KILIÇ – 20 Ocak 2025
Gazze’de 471 günlük katliam ve soykırımdan sonra yürürlüğe giren ateşkesin ardından, tüm acı ve yıkıma rağmen ayaktayız mesajı veren Filistinliler, neredeyse enkaza dönen Gazze şeridinde yeni bir hayat kurmaya çalışacak.
Bombardıman 7 Ekim 2023’te başladığında İsrail, Gazze’de yaşayan Filistinli halka güneye gitmelerini “emretti”. Bu ‘tahliye emirleri’ yoğunlaştıkça, İsrail’in Gazze halkını, 76 yıl önce Nakba sırasında yapılanlara benzer bir şekilde Gazze Şeridi’ni terk etmeye zorlamayı amaçladığı ortaya çıktı.
İsrail başlangıçta bu iddiaları, tıpkı Ben-Gurion’un 1948’de Filistin’de etnik temizlik yaptığı Dalet Planı’nın varlığını reddetmesi gibi reddetti.
Nüfusun tamamının sınır dışı edilmesinin başarısız olması ve Mısır’ın sınırları kapatması üzerine Tel Aviv, Jabalia’dan başlayarak Gazze’nin kuzeyini kısmen temizleme stratejisine yöneldi.
Zira; Generallerin Planı olarak adlandırılan bu planın başarılı olması halinde, Gazze’nin ilhakı ve sözde yerleşimciler aracılığı ile işgali mümkün kılacaktı.
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir gibi isimler bu hedefi açıkca dile getirdi.
Ancak yıkımın inanılmaz boyutuna rağmen direniş devam etti ve “tahliye emirlerine” rağmen sivillerin çoğu ya İsrail ordusuna manevra yaptırdı ya da güneye gitmek yerine ara bölgelerde kalmaya devam etti. Evlerinde kalanlar ise ya tanklar tarafından mahallelerinden zorla çıkarıldı ya da şehit edildi.
Geçtiğimiz 15 ay boyunca İsrail Gazze’de büyük bir soykırıma imza attı ve bölgeye 90 bin tonun üzerinde bomba atarak en az 47 bin Filistinli, kadın, çocuk ve sivilin hayatını kaybetmesine neden oldu. Saldırılar 1945 yılında Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombasıyla düzenlenen saldırılarla kıyaslanan bir hale büründü.
Gelinen noktada ise Netanyahu, Hamas’ı ortadan kaldırmak, Gazze’deki etkisine son vermek, tüm esirleri geri almak ve topyekün zafer gibi gibi savaş hedeflerinin hiçbirisine ulaşamadan ateşkes anlaşması imzalamak zorunda kaldı.
İsrail’in yenilgisi
Geride kalan 15 ay boyunca Hamas ağır kayıplar verdi ama İsrail’in yoğun askeri saldırılarına rağmen yenilgiden hala çok uzak.
Hamas süreç boyunca, taktiklerini değiştirerek İsrail’in defalarca savaşçılardan temizlediğini ilan ettiği bölgelerde varlığını devam ettirdi ve İsrail ordusuna saldırılar düzenledi.
Özellikle Jabalia ve Beit Hanoun olmak üzere yerle bir edilmiş Gazze’nin kuzeyinde, ateşkesin ilanından sadece saatler önce 16 İsrail askerini öldürdü.
İlk günlerde “Hamas’ın yok edilmesi konusunda İsrail’in yanındayız” diyen ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ise geçtiğimiz hafta “Hamas sadece askeri hamlelerle yok edilemez” açıklaması yapmak zorunda kaldı.
Bu, İsrail’in tüm askeri seçeneklerini tükettiği anlamına gelmektedir. Nitekim yok etmek için yola çıktıkları savaşta Hamas ile ateşkes anlaşması yapmak zorunda kalmış olmaları, bunun en bariz örneğidir.
Daha da önemlisi, Hamas ve İsrail arasındaki anlaşma, ABD’nin Gazze katliamını durdurmak isteseydi bunu ilk günden yapabileceğinin kanıtı niteliğindeydi.
Başkan seçilen Donald Trump’ın, Orta Doğu temsilcisi Steve Witkoff aracılığıyla Netanyahu’ya ateşkesi kabul etmesi için baskı yaptığı bildirildi. Biden yönetimi ise, bir yıldan uzun bir süre boyunca sözde ateşkes istedi ancak Netanyahu’ya ve İsrail lobilerine adeta esir oldu.
Hatta Biden, görev süresinin bitimine sadece 8 gün kala, İsrail’e 8 milyar dolarlık silah sevkiyatına daha izin veren bir gelişmeye imza attı.
Bundan sonra
Filistinliler, hayal bile edilemeyecek kayıplara rağmen İsrail’in dizginlenemez barbarlığının uluslararası kamuoyunda Filistin lehine bir hava yaratmış olmasıyla teselli buluyor.
Bu katliam, Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın da aralarında bulunduğu İsrailli savaş suçlularının adalet önüne çıkarılması için uluslararası bir hareket başlattı.
Ancak İsrail’in anlaşmaları ihlal etme geçmişi göz önüne alındığında, Netanyahu’nun üç aşamalı ateşkes anlaşmasını yeniden bozmak için her şeyi yapacağını gözönünde bulundurmak gerekiyor.
İsrail toplumunun bazı kesimleri anlaşmayı Hamas’a teslimiyet olarak gördüğü için Netanyahu’nun siyasi olarak hayatta kalması, bir zamanlar ‘kılıçla yaşamak’ olarak adlandırdığı “sürekli savaş” stratejisine bağlı.
İsrail 1. ve 2. aşamaları yerine getirse ve tüm İsrailli esirler serbest bırakılıp savaşın bittiği ilan edilse bile, 3. aşamada Gazze’nin yeniden inşaası ve yönetiminin belirlenmesi konusunda yeniden ihlallere başlayacaktır.
Diğer yandan, bugün Gazze’deki toplumsal yeniden yapılanma Nakba’dan sonra yaşananları anımsatıyor.
O zaman da aileler İsrail tarafından evlerinden zorla çıkarılmış ve Filistin’in dört bir yanına ve yurtdışına dağıtılmıştı.
Gelinen noktada; uluslararası arenanın geneli ve İsrail’in aşırıcılık yanlısı kesimleri, İsrail’in Gazze’de çıkmaza girdiğini, bir anlaşma yapmak zorunda kaldığını ve Filistinlilerin stratejik olarak bir zafere ulaştığını kabul ediyor.
Tarih daha önce şahitlik ettiği gibi, son 471 günde de “topraklarımda ölürüm” diyenlerin destanına şahitlik etti.
Evet İsrail eninde sonunda bu ateşkesi bozacak ama moderne tarih İsrail’in katliamlarına ilk defa bu kadar açık bir şekilde şahit oldu ve İsrail bu defa sadece sahada kaybetmedi!