Coşkun BAŞBUĞ – 04 Mayıs 2024
Bir önceki yazımızda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Economist dergisine verdiği röportajı anlatmıştık.
Röportajda sarf ettiği bir cümlenin yıllarca tartışılacak gündemin önünü açtığını söylemiştik.
Hatırlayalım neydi o cümle;
“NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir.”
Ortalığı karıştırmaya yetti bu cümle.
Kıyamet koptu, kavga başladı ve biz sorduk.
Bu kavga bitti mi, proje rafa mı kalktı, bundan sonra neler olacak?
Tüm bu soruların cevabı ve hikâyenin kalan kısmı bir sonraki yazımızda diye söz vermiştik.
İşte sözümüzü tutuyor ve lafının eri kişi olarak yazımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Trump’ın; Avrupa Birliği, Avrupa ordusu diye çırpınan Macron’u, otur oturduğun yerde diyerek dövdüğü o günleri hatırlayalım.
Olay tüm dünyada çok yankı yaratmıştı.
Ben de o tartışmalarda Macron dayağı yedi ve sindi diyenlere asla öyle düşünmeyin, konu şimdilik rafa kalktı, yakın zamanda mutlaka tekrar gündeme getirilecektir, çünkü Fransa ve Almanya bu işin peşini bırakmaz demiştim.
Haklı çıktım.
Perde Açılıyor…
Sorbonne Üniversitesi, Paris…
Emmanuel Macron kürsüde.
Konuşma konusu Avrupa’nın güvenlik stratejisi.
Neler demedi ki…
İşte Konuşmadan Bazı Başlıklar…
“Avrupa’mızın ölme riski var ve biz henüz bu risklerle yüzleşecek donanıma sahip değiliz.”
“Avrupa’mız bugün ölümlüdür ve ölebilir. Bu yalnızca bizim tercihlerimize bağlı.”
“Askeri, ekonomik ve diğer baskılar AB’yi zayıflatıp parçalayabilir.”
” Avrupa Kıtası ABD’nin kölesi olmamalı”
“Avrupa’nın savunması ABD’nin lideri olduğu NATO’dan ayrılmalıdır.”
“Avrupa ABD’ye daha az bağımlı bir savunma stratejisi benimsemelidir.”
“Avrupa’nın hiçbir zaman ABD’nin paryası olmadığını göstermesi gerekiyor.”
“Oyunun kurallarının değiştiği bir dünyada Avrupa risklere karşı silahlanmıyor.”
“Avrupa’nın güçlü ve bütünleşmiş bir savunmaya sahip olması gerekiyor.”
“Yüksek rütbeli askeri personel yetiştirmek üzere bir “Avrupa Akademisi” kurmalıyız.”
“Avrupa Birliği siber savunma, güvenlik ve ekonomi alanlarında özerk olmalıdır.” “Avrupa’nın siber güvenlik kapasitesi arttırılmalı.”
“Ticaret kurallarını değişen dünyaya göre revize etmek zorundayız.”
“Avrupa küresel sahnede daha iddialı bir Avrupa Birliği vizyonu ortaya koymalıdır.”
“Rusya’nın Ukrayna’da kazanmasına izin verilmemelidir.”
“Brexit sonrası İngiltere ile daha yakın savunma bağları inşa edilmeli.”
Neden Şimdi…
Esasen Macron saf gibi görünse de kabul etmek gerekir ki durum asla öyle değil.
Macron göründüğünden zeki.
Trump’ın attığı tokattan sonra sus moduna geçen Macron suskunluğunu bozdu ve tekrar saldırıya geçti.
Akıllara gelen soru şu.
Neden şimdi?
Macron yürek mi yedi?
Neden şimdi sorusuna cevap aradığınızda karşınıza tek bir olasılık çıkıyor. Konuşmak için en uygun zaman bu zaman.
Bu konuda en büyük tehdit Trump’dı. O da şu an kendi derdiyle boğuşuyor.
Keza Biden’da aynı dertte.
Dolayısıyla Amerika’nın Avrupa’yla ilgilenme şansı yok.
Macron da durumu fırsata çevirdi ve eteğindeki taşları döktü.
Sistem Değişiyor…
İngiltere’yi saymazsak Avrupa’nın iki güçlü devleti var.
Almanya ve Fransa.
Almanya siyasi ve ekonomik güç, Fransa ise askeri güç olarak kabul görüyor.
Merkel’in gidişi ile birlikte Amerika’nın uydusu haline gelen Almanya’nın siyasi gücü bitti.
Almanya’dan doğan boşluğu doldurmaya çabalayan Macron elindeki askeri güçle siyasi gücü birleştirip Avrupa’nın lideri olma derdinde.
Bu uğurda fikir babası olduğu “Avrupa siyasi birliğini” kurmak ve birliğin ordu yapısını teşkilatlandırmak için kolları sıvadı.
Bu amaçla; Türkiye’den İzlanda’ya 44 Avrupa ülkesinin liderlerini,06 Ekim 2022 tarihinde Avrupa Birliği’nin dönem başkanı Çekya’nın başkenti Prag’da topladı.
Toplantının konusu “Avrupa Siyasi Topluluğu”nun açılış töreniydi.
Hayırdır İnşallah…
Yıllardır AB’ye alınmayan Türkiye’nin Avrupa siyasi Topluluğu açılış törenine davet edilmesi ilginç bir gelişmeydi.
Üstelik Fransa ile ilişkilerimizin en gergin olduğu süreçti.
Macron raconu çizdirmemek için daveti ev sahibi Çekya üzerinden yaptırdı.
Elbette bunun bir sebebi vardı.
O sebepte Türkiye’nin sahip olduğu askeri güçtü.
Fransa, Türkiye’nin olmadığı bir askeri güçle Avrupa’nın korunamayacağını çok iyi biliyordu, Türkiye ise Prag davetinin siyasi bir yanaşma kurnazlığı olduğunu.
Oyunu kuralına göre oynayan Türkiye’nin Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler hafta içinde katıldığı bir televizyon programında yaptığı konuşmada muhatabına ince bir gönderme yaptı;
“Avrupa Ordusuna katılma arzusundayız.”