abdullah yılmaz world of türkiye
31 kez görüntülendi.

Abdullah YILMAZ – 17 Eylül 2024

 

Mahalle cami cemaatimizden Erzincan Tercan’lı Yusuf amcanın anlattığı ve kayıtlara geçmesini istediğim bir yaşanmış acı hatırayı bu ara kaleme almayı planlıyordum. Yusuf Amca’dan gerekli detayları öğrendim ve ilk fırsatta “Aziz Milletimizin Tanrı Uludur’la İmtihanı” veya “Acı Bir Tanrı Uludur Hatırası” başlığıyla kurguladığım yazımı hazırlayacaktım ki, Özgür Özel bu planımı alt üst etti!

Bir arkadaşım, dedesinin Kenan Evren’i gördüğü zaman sövdüğünü ancak bir yönünü de çok sevdiğini söylemişti. Sevdiği yönü de; konuşurken için yerine içün demesiymiş. Yine konuşurken binaen aleyh dediği için nurlu Süleyman’ı da makbul gören epeyce bir kitle de varmış.

Bağlarımızdan yasaklarla ve türlü yöntemlerle o kadar çok koparılmışız ki, eskiye ait ufacık bir belirti bile bizi mutlu etmeye yeter hale gelmiş bir dönem. Kur’an yasak, ezan yasak, kılık kıyafet kısıtlaması hat safhada, dinsizlik propagandası her alanda dibine kadar yapılmış, hatta cenaze kaldıracak imam bile kalmamış bu dönemlerde. Geçmişimiz, tarihimiz unutulsun diye her yöntem denenmiş. Çaresizlik denilen şey bu olsa gerek! Bu ayrıntı şimdilik burada kalsın. Biz Yusuf amcanın anlattığı hatıraya dönelim.

Erzincan İli Tercan Kazası Külüce Köyü’nde yaşamakta olan ve köyün İmam Hatipliğini yapan Molla Şükrü 1932-1950 arasında devam eden “Tanrı uludur” garabetine kulaklarını tıkamış ve ezanı bu şekilde hiç okumamış. Gel zaman git zaman Molla Şükrü hocamızı birileri şikayet etmiş, askerler de olayı tetkik için köyün yolunu tutmuşlar. Köyün biraz dışında bir yerde pusuya yatıp ezanı beklemişler ve şikayetin gerçek olduğunu anladıklarında Molla Şükrü’yü suçüstü basıp derdest etmişler.

O dönemlerde ulaşım için araç imkanı da olmadığından Molla Şükrü’yü 15-20 km sürükleyerek Tercan Karakoluna ulaştırmışlar. Aradan birkaç gün geçtikten sonra köye haber ulaşmış ve Yusuf amcanın babası olan Salih dede, amcası Molla Şükrü’yü karakoldan almaya gelmiş. Salih dede Molla Şükrü’nün yürüyecek mecali olmadığını görünce kağnı arabası ayarlamış ve kendisini köye bu öküz arabasıyla ulaştırmış. Molla Şükrü gördüğü işkence ve yediği tekmeler sebebiyle ancak iki gün yaşayabilmiş. Kendisinin her yerinde işkence izleri de görülmekteymiş. Rabbimiz Şehit Molla Şükrü Efendiye gani gani rahmet eylesin. Mekanı cennet, Efendimiz’e SAV komşu olsun inşallah.

İlginizi çekebilir!  Köfte de Bizim, Yusuf da Bizim..!

Bu acı hadise gibi nice hadisenin icracısı CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel, Susurluk’ta dindar insanları ve din görevlilerini oltalamak için bir dizi mesajlar vermiş. Ezanın teminatı olduklarını, cami imamının ve müezzininin hakkını kendilerinin savunacağını falan söylemiş. İbretle izliyoruz olay nerelere varacak diye. Esasında rahatsız değilim, demek ki inançlı insanların bu memlekette bir özgül ağırlığı var. Ama inançlı insanların kandırılabileceği konusunda kanaate varmaları da bir taraftan beni ayar ediyor! Sayın Özel, bunları lütfen laf ile değil, icraat ile gösterin de en azından biraz anlamı olsun!

Yakın tarihimiz yukarıdaki Molla Şükrü hadisesine benzer nice acılarla doluyken, yapılan takiye ayinleriyle gözlerimizi boyama yarışına girenlerin olduğunu ibretle izliyoruz. Mukaddesata ait ne varsa yasaklayan, yasakların aksine hareket edeni darağacında sallandıran, inanmış insanları hayvan yerine bile koymayan CHP zihniyetinin icraatları daha şuracıkta dururken; ezanın teminatı CHP palavrasına nasıl inanacağız?

4-6 yaş Kur’an Kursları açtığı için Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı hedef tahtasına oturtanlar, Kur’an Kurslarından rahatsız olanlar, İslam’ın hükümlerinden rahatsız olanlar, tesettürlü insanlara öcü muamelesi yapanlar, Milli Eğitim’deki en ufak müspet çalışmayı görünce deliye dönenler bunlar değil midir, yoksa biz mi yanlış hatırlıyoruz? Hem şimdi ne oldu da sırayla dindar insanları tavlama yarışına giriyorlar? Sanırım Merhum Kadir Mısıroğlu’nun 1993 yılındaki bir konuşmasındaki; “Zaten yakında ‘ben daha Müslümanım’ diye yarışacaklar” ifadesi zuhur ediyor…

Diğer taraftan Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı olan Ekrem İmamoğlu da; hem rakı sofralarının adamıyım, hem de Kur’an okurum ve kimseden geri kalamam mesajları veriyor. En çok da Özgür Özel’e nispet yapıyor kanaatimce, ya da bu nispeti Özgür Özel yapıyor her neyse!

Bu arada laf aramızda Yasin’i Şerif okumaya çalışan İmamoğlu, Kur’an okumayı bilmiyor. Bulunduğu yerde hocalar varken sesli ve yanlış şekilde Kur’an okumaya çalışması caiz değildir. Evde kendi kendine veya bir talim meclisinde okuyabilir. Cumhurbaşkanı’nı taklit etmeye çalışıyorsa kendisine şu uyarıda bulunayım:

İlginizi çekebilir!  MEKTUPÇU YAVAŞ’IN SON MEKTUBU NE ZAMAN?

Recep Tayyip Erdoğan bir İmam Hatip’li seviyesinin de üstünde kıraat icra edebiliyor. Hatta kendisini büyük camilerin birine hemen İmam Hatip olarak tayin edebilirsiniz, o kadar iyi. Bu konuda kendisiyle yarışa girmesi de yersiz özgüvenin başka bir boyutu.

-Ya hu, ezan sesinden rahatsız olup ağızlarından köpük saçanlar bunlar değil mi?
-Belediyende toplumsal cinsiyet eşitliği bilmem nesi eğitimleri veren sen değil misin İmamoğlu?
-Ezan okuyan müezzine saldırıp döven bunların kitlesi değil mi?
-Partilerinden her gün birileri dine ve dindarlara hakaretler savurmuyor mı?
-Her türlü dinsizlik propagandası yapanlar bunlar değil mi?
-Her türlü gayr-ı ahlaki etkinlikleri yapanlar bunların belediyeleri değil mi?
-Vaktiyle laiklik sopasıyla dindar insanların hayatlarını karartanlar uzaydan falan mı geldi?
-Ayasofya’nın açılmasından rahatsız olanlar bunlar değil miydi?
-Camileri ahır yapanlar bunlar değil miydi?
-Okunan hutbelere çemkirenler bunlar değil mi?

Son söz,  bir takım ajansların kurgusu ve planıyla 2028 seçimlerine hazırlanan CHP ve avanesi bu seçimleri çantada keklik görmekte. Sanki garantilemişler de seçim gününü bekliyorlar gibi hareket ediyorlar. Allah kimi isterse o seçilir, bizim inancımız bu yönde. Amaca ulaşmak için dindar insanların oylarına muhtaçlar bu belli. Ama Molla Şükrü gibi tanrı uludur işkencesiyle şehit olanlar ve nice zulümler bu milletin henüz hafızasından silinmedi.

Ve dindar insanlar Kenan Evren ve Nurlu Süleyman örneklerindeki kitleden de oluşmuyor artık. Dünya değişiyor ve biz de değişiyoruz. Siz unutturmaya çalıştıkça geçmişini daha da iyi bilen nesiller gümbür gümbür geliyor. Bu millet ezanına da bayrağına da sahip çıkar, size bırakmaz, vesselam…

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.