Ceyhun BOZKURT – 30 Mayıs 2024
Bir süredir güncelle bağlantılı ama daha geniş çerçeveyi içeren yazılar yazıyorum. Dünyayı ve bizi olumsuz etkileyen bir sistemi, karınca kararınca analiz etmeye çalışıyorum. Öyle bir sistem ki, ekonomiden siyasete, güvenlikten dijital sisteme, kültürümüzden psikolojimize her alanda insanlığa etkisini dayatıyor. Baskıyla ya düşmanlaştırıyor ya da köleleştiriyor. Ortası yok. Onların istediğini yapmaya kalkanlar köle, karşı çıkanlar düşman. Kölesine de düşmanına da “Batılı değil, o yüzden insan bile değil” mantığıyla bakıyor.
Aynı zamanda kendi kontrol mekanizmalarını oluşturuyor. Bu kontrol mekanizmaları çeşitli. Her yöntem var. Siyasi, ekonomik, askeri baskıların yanı sıra darbeler yapıyor, manipülasyon/dezenformasyonla siyaset mühendisliği üretiyor vs. Bu yöntemlerden biri de kölelerini kontrol altında tutmak, düşmanlarını devre dışı bırakmak için şantaj yöntemini uygulamak.
Şantaj yöntemi deyince iki yöntem öne çıkıyor: Para ve cinsellik.
Para mevzusunu sonraya bırakalım ve diğer yöntemi anlatalım. Yani hepimizin aklına ilk olarak gelen Jeffrey Epstein yöntemi. Mutlaka duymuş veya okumuşsunuzdur. ABD’de reşit olmayanlar dahil genç kızları ağına düşürüp, ABD’nin ve dünyanın önde gelen siyaset, ekonomi, sanat vb. dünyadan insanlarla bu kızları bir araya getiren kişinin adıdır Epstein. Obama’sından Bill Clinton’una, Prens Andrew’inden Ehud Barak’ına kadar çok sayıda kişi Epstein’in bu dünyasını çok sayıda kez ziyaret etmiş. Epstein yakalandıktan sonra da cezaevinde şüpheli bir şekilde intihar etmiş(!) İnanırsak tabii. Ama Epstein tek başına değil.
Haftalardır, kendisi de şüpheli bir şekilde kalp kriziyle ölen Alman gazeteci Udo Ulfkotte’nin “Satılmış Gazeteciler” kitabına atıf yapıyorum. Ulfkotte’nin kitabında anlattığı bir olay, Batı’nın bu yöntemi nasıl sistemli hale getirdiğine bir örnek daha oluşturuyor. Sözü Ulfkotte’ye, kitabında aktardığı şekliyle bırakalım:
“Kasım 2005’te yayın için “Berlin’in Yeraltı Soylusu” haberini yazdım. Berlin’in yeraltı kralı Steffan Jacob, o yazıda, o zaman yönetici belediye başkanı olan Willy Brandt’ın malum mesleğin ‘cömert hanımları’nın ilk müşterilerinden biri olduğu sıralarda ‘kariyere’ başladığını anlatıyordu. Çok seneler sonra, Ağustos 2014’te ölenr Steffan Jacob, o zamanlar Ghostwriter (başkaları için yazı yazan yazar – çn) olarak anılarını yazmam için beni mutlaka ikna etmek istiyordu. Benim kitaplarımın hayranıydı ve benim Gruner+Jahr’daki haberlerimin yanı sıra gece hayatındaki ‘yükselişini’ bütün çıplaklığıyla kitap halinde bırakabilmeyi ümit ediyordu. Kolay kızlarla ağır para yapan adamın bir valiz dolusu teşekkür mektubu vardı. Acı verici bir maden yatağı. Mektuplardan biri bir savunma bakanına aitti. Mektupta ünlü bakan ‘güzel gece’ için teşekkür ediyordu. Steffan Jacob bana, mektupta olmayan bir şeyi söyledi: Bakanın kadınlara şişelerle cinsel olarak acı çektirmek için ısrar ettiğini iddia etti. Buna inanıp inanmayacağımı bilmiyordum. Ayrıntılar benim için akıl alacak gibi değildi. Bunların içinde, Uluslararası Para Fonu’nun şefi Dominique Strauss-Kahn’ın tecavüz suçlamalarının açıklanmasından yıllar sonra, fuhuş kaçamaklarını tekrar hatırlatan tecavüzler vardı. Steffan Jacob’un birçok insanı avucunun içine almış olduğu apaçık ortadaydı.”
Burada bir parantez açalım ve özet yapalım. Almanya’nın eski Başbakanlarından Willy Brandt’tan eski IMF şefi Dominique Strauss-Kahn’a kadar önde gelen simaların yaşadıkları gayri meşru ilişkiler kayıt altındaydı. Bu kayıtlar da Dominique Strauss-Kahn’ın başına gelen gibi sisteme muhalefet edince ortaya saçılıyordu. Parantezi kapatıp devam edelim:
“(…) Alman bakanın tecavüzleri bizzat onun tarafından ya da vergi mükellefleri üzerinden ödenmiyordu; tersine, bir Alman silah holdinginin lobicilerinin Berlin bürosu tarafından ödeniyordu. Steffan Jacob bana bununla ilgili dekontları gösterdi. Ve bu tür ‘hizmetlerin’ çoğunlukla tamamen resmi olarak vergilendirildiği konusunda ısrar etti. Steffan Jacob, bir partinin genel sekreterinin, CIA Berlin Servis Müdürünün ve bir Alman Savunma Bakanının bu tür kadınlarla kendisinin yanında eğlendiklerini anlattı. Ve bunlarla ilgili ‘teşekkür mektuplarını’ gösterdi. (…) Haberimi yazdığım sırada Steffan Jacob kendi ifadesine göre Dışişleri Bakanlığını ve Federal Kriminal Dairesini ve konuklarını ağırlıyormuş.”
Şimdiki yazacaklarım ise daha dehşet verici, korkutucu, insanlık dışı bir durumu gösteriyor:
“Başka bir haberci bana Berlin Fuggerstrasse’de bir çocuk bahçesi gösterdi; orada vaktiyle adamlar arabayı yavaş sürerek güya çocukları seçiyorlarmış ve bu çocuklar daha sonra çocuk seksi için ‘serbest eve’ gönderiliyorlarmış. Berlinli fotoğrafçı Ali Kepenek bazı ayrıntıları öğrenmiş, çünkü o, Steffan Jacob’un ve Berlin’in öteki yeraltı dünyasının büyüklerinin anlattıklarını resimle donatıyordu. Bugün Ali Kepenek’in elinde hangi resimler var, bilmiyorum.”
(…) Willy Brandt ve fahişeler ya da çocuk fuhuşuna katılan ünlü politikacılar hakkında zamanın tanıkları anlatsaydı- herhalde siyasi deprem olurdu.”
Sonuncusu hepsinden fazla olmak üzere hepsi dehşet verici iddialar. Udo Ulfkotte’nin anlattıklarına göre hepsi yaşanmış, belgeli…
Ulfkotte bunları yazdıktan sonra ise en az bunlar kadar dehşet verici bir şeyi daha aktarmış. O dönem çalıştığı yer dahil, Alman basını bunları yazmayı istemiyormuş.
Kitapta aktarılan IMF’nin o dönemdeki şefi Dominique Strauss-Kahn’ın yaşadıkları basına yansımıştı. ABD’de Batı Afrikalı bir otel temizlikçisine tecavüze yeltendiği öne sürülen Kahn, o tarihlerde önemli Fransa Cumhurbaşkanı adaylarından biriydi. Olay ortaya çıkınca Kahn, IMF Başkanlığı’ndan istifa etti, ismi çok arka sıralara itildi. Sonrası daha ilginç, Dominique Strauss-Kahn’ın yargılandığı dava 4 ay içinde düşürülmüş, Kahn serbest kalmıştı. Yani hizaya sokulmuştu.
Özetle Batı’nın sistemi bu şekilde çalışıyor. Ve aynı Batı bugün İsrail’in soykırımına sessiz kalıyor, hatta destek veriyor. Vermeseler şaşardık zaten.