Ceyhun BOZKURT – 29 Ocak 2024

 

İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırım saldırısı sürüyor. Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre, 7 Ekim’den bu yana yaşanan soykırımda tam 26 bin 422 İNSAN katledildi. Saldırılarda 65 bin 87 İNSAN da yaralandı. Ayrıca İsrail/Siyonist soykırımının dolaylı etkileri, yani ilaç, gıda bulamama gibi nedenlerden dolayı ölümün kıyısında yaşayan yüzbinlerce insanı da unutmamak lazım.

Tüm insanlığın tepkilerine rağmen Tel Aviv’deki soykırımcı yönetim saldırıları sürdürüyor. Washington’un da Tel Aviv’e baskı yaptığı ileri sürülüyor. Ama baskıların nedeni Gazzelileri düşünmek değil. Tam tersine, İsrail’in yanında yer aldıkları için yerle bir olan imajlarını (sanki çok olumlu imajları vardı) düzeltmek. Yani bölge halkları nezdinde nefretin merkezine yerleşmekten rahatsızlar. Yoksa on binlerce insan ölmüş, yaralanmış, yüz binlercesi evsiz, ilaçsız, gıdasız kalmış, Washington’un çok da umurunda değil.

Ne diyor Beyaz Saray Sözcüsü ve İsrail katliamlarını/soykırımını aklama aparatı John Kirby: Güney Afrika’nın İsrail aleyhinde açtığı soykırım davası anlamsız çünkü Gazze’de ölen masum sivil sayısı sıfır.

Onlara göre kundaktaki bebek bile suçlu. Çünkü onlar Filistinli.

ABD’nin tavrını ayrıca İsrail’e kesintisiz silah tedarikini sürdürmelerinden de anlıyoruz. Soykırım saldırısının başladığı günden beri Washington yönetimi İsrail’e silah ve para akışını hızlandırdı. Son olarak 3 gün önce İsrail medyası, ABD ve İsrail’in, Tel Aviv’e çok sayıda F-35 ve F15 AI uçağı ile Apache savaş helikopteri tedarikini içeren büyük bir silah anlaşması imzaladığını duyurdu. Bu uçaklar ve helikopterler, Gazzelilerin üzerine ölüm yağdırmaya devam edecek.

Geçtiğimiz günlerde ABD’nin dış politikasının belirlenmesinde etkili olan Dış İlişkiler Konseyi’nde yer alan bir yazıdaki veriler, ABD olmasa İsrail’in silah anlamında adeta bir hiç olacağını gösteriyor. Jonathan Masters ve Will Merrow’un yazısında aktarılan bilgilere göre ABD İsrail’e, kuruluşunu ilan ettiği 1948’dan bu yana yaptığı ekonomik ve askeri yardım 300 milyar doları bulmuş. Nüfusu, yüzölçümü, ekonomik hacmi hesaplandığında bu yardım İsrail için çok büyük bir yardım. 1946 yılından 2023 yılları arasındaki tüm yardımlar incelendiğinde ikinci sıradaki Mısır ile arasındaki fark neredeyse iki katı.

Bu tarihler arasında ABD’nin İsrail’e ekonomik olarak 81 milyar dolar, silah olarak da tam 216 milyar dolarlık yardım görüyoruz.

Aynı tarihler arasında yardım sıralamasında Mısır 89 milyar dolar askeri, 78 milyar dolar da ekonomik yardım almış.

İlk 10 sıranın 9. sırasında Türkiye’nin bulunması da dikkat çekici. Bağımlılık ilişkilerinin yoğun olduğu dönemlerde alınan yardımların aslında günümüz Türkiye’sinin elini kolunu nasıl bağladığının da göstergesi. Bu listeye göre Türkiye 1946-2023 yılları arasında ABD’den 29 milyar dolar ekonomik, 52 milyar dolar da askeri yardım almış. Bu yardımların aslında Türkiye’yi üretimsiz bıraktığını yıllar sonra çok daha net anladık. Listede yardımların çokluğu sırasıyla bulunan ülkeler İsrail, Mısır, Afganistan, Güney Vietnam, Irak, Güney Kore, İngiltere, Hindistan, Türkiye ve Fransa.

İsrail’in bu bağının devam ettiği hesaplanırsa, ABD yardımlarının büyük çoğunluğu adeta İsrail’e çalışmış. (Bkz. https://www.cfr.org/article/us-aid-israel-four-charts )

Şu notu da düşelim: ABD, 2028 yılına kadar İsrail’e her yıl 4 milyar dolar sağlamayı da taahhüt etmiş ve bunu bir mutabakat zaptı aracılığıyla akitleştirmiş.

İSRAİL’E KONGRE KIYAĞI

ABD’nin İsrail sevgisinin bir başka göstergesini de ABD kongresinden İsrail’e yapılacak askeri yardımlara yönelik ABD Kongresinin onay sürecinde görüyoruz. Geçmişteki Patriot talebimiz, günümüzde de F-16 Blok70 anlaşmasında da gördüğümüz üzere Türkiye gibi ülkelere yönelik silah satışlarında aylarca oyalayan ABD Kongre’sinin tek istisnası İsrail’miş. İsrail’e yönelik satışlarda öyle aylarca beklemek yok. ABD Kongresi bu talebi 15 günde incelemek zorunda. Yani kısa sürede süreci tamamlıyorlar.

Zaten ABD Kongresi tarihinde İsrail’in bütün talepleri kabul edildi.

İSRAİL SAVUNMA BÜTÇESİNİN YÜZDE 15’İ

Verilere göre ABD yardımları İsrail’in savunma bütçesinin yaklaşık yüzde 15’ini oluşturmakta.

Ek olarak, İsrail ve ABD-İsrail ortak füze savunma programları için yılda 500 milyon dolarlık kaynak aktarılıyor.

LEAHY YASASI’NIN UYGULANMADIĞI ÜLKE

Yine ağır insan hakları yapan ülkelere veya gruplara yönelik Amerika Birleşik Devletleri’nin, güvenlik yardımı sağlamamasını düzenleyen Leahy Yasası da sadece İsrail için uygulanmıyor.

CFR uzmanları, İsrail’in, ABD silahlarını yalnızca meşru müdafaa amacıyla kullanmayı kabul ettiğini hatırlatarak “Bunun dışında Biden yönetimi yetkilileri, İsrail’in uluslararası hukuka  uyması gerektiğini söylese de İsrail’in ABD silahlarını kullanma biçimine daha fazla sınırlama veya kısıtlama getirmediklerini” vurgulamaları dikkat çekici.

ORTADOĞU ÜLKELERİNE SAĞLANACAK SİLAHLAR İSRAİL’E TEHLİKE OLUŞTURMAMALI

ABD’nin İsrail’e askeri desteğinin öyle uç noktaları var ki, bu ilişkiyi bilenler için bile şaşırtıcı olmaması mümkün değil. Bunlardan bir tanesi de İsrail’in niteliksel askeri üstünlüğü (Qualitative Military Edge-QME) düzenlemesi.

QME, onlarca yıldır ABD’nin İsrail’e askeri yardımının kavramsal omurgasını oluşturdu ve 2008’de ABD yasalarında resmi olarak yer aldı, yani yasalaştı. Bu düzenlemeye göre, ABD hükümetinin İsrail’in “herhangi bir devletten veya olası devletler koalisyonundan veya devlet dışı aktörlerden gelebilecek her türlü konvansiyonel askeri tehdidi minimum hasar ve kayıpla karşılayarak yenme” yeteneğini sürdürmesini sağlamasını gerektiren bir düzenleme.

ABD, yasayla birlikte Ortadoğu’daki diğer ülkelere sağladığı silahların İsrail’in niteliksel askeri üstünlüğünü tehlikeye atmaması taahhüdünü vermekte. Büyük bölgesel silah satış yapıldığında da İsrail’e mutlaka dengeleyici silah sistemleri verilecek. F-35 savaş uçaklarının en gelişmişlerine ilk erişim de İsrail’e sağlandı.

Bu bilgilerde de görüldüğü üzere hamsi kavağa çıkar, deve hendeği atlar ama ABD, İsrail’in Gazze soykırımına desteği kesmez.