istihbarat ceyhun bozkurt

Ceyhun BOZKURT – 28 Mart 2024

 

Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Osmanlı’nın paylaşımını da esas alan mütareke sürecinde, ABD Başkanı Wilson’un açıkladığı 14 maddenin, 12’ncisinden faydalanmak için başta Kürdistan Teali Cemiyeti (KTC) lideri Seyit Abdülkadir’in başkanlığı altında etnik Kürtçü yapılanmalardan bir heyet oluşturuldu. Heyet, başta İngiliz olmak üzere Batılı ülkelerin temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görüşmelerin ana amacı, Osmanlı parçalanırken kurulması planlanan Ermenistan gibi Batı destekli bir Kürdistan kurulmasına destek arayışıydı. Heyet taleplerini içeren bir muhtıra hazırladı. Bu muhtıraya göre;

1- Kürtlere, sınırları coğrafi olarak saptanmış bir toprak bütünlüğü, yurt verilmelidir.

2- Bağlaşıkların Arap, Ermeni, Keldani vb. küçük azınlıklarla yaptıkları muamelelerden Kürtler de yararlandırılmalıdır.

3- Kürtlere özerklik tanınmalıdır. (İsmail Göldaş, “Kürdistan Teali Cemiyeti”, Doz Yayınları, Birinci Baskı, Kasım 1991, s. 150)

Kürdistan Teali Cemiyeti, İngilizler tarafından Milli Mücadeleye karşı destekleniyordu. Cemiyet, 18 Ocak 1919- 27 Haziran 1920 tarihleri arasında, Birinci Dünya Savaşı’nın galiplerinin toplandığı ve Osmanlı’yı parçalayıp paylaşmanın da görüşüldüğü Paris Barış Konferansı’nda da boy gösterdi. Konferansa Osmanlı heyeti adına katılan Şerif Paşa, Osmanlı hükümetinin değil Cemiyetin politikaları çerçevesinde Kürdistan kurulması için emperyalistlerden destek istedi. Şerif Paşa, Ermeni heyetiyle de görüştü ve bugünkü Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizin paylaşıldığı bir anlaşma yaptı. Bu anlaşmaya en sert tepki, büyük çoğunluğu Milli Mücadeleyi destekleyen Kürt aşiretlerinden gelmişti. İşin ilginç yanı, cemiyet temsilcileri dış temsilcilerle yaptığı temaslarda Batı destekli bir devlet isterken yurt içinde tepki çekmemek için “bağımsızlık” değil, “özerklik” kelimesini kullanmaktaydılar.  Kürt Teali Cemiyeti’nin mühründe Türkçe olarak “Kürt Teâli Cemiyeti” ifadesi kullanılırken Fransızca olarak “Autonomiedu Kürdistan” yani “Otonom/Özerk Kürdistan” yazılmıştı.

Anadolu’da ise emperyalizme karşı yükselen bağımsızlık ateşi yanmaya başlamıştı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yıkıcı/bölücü faaliyetlere karşı Kürtlerin Milli Mücadeleye dahil edilmesini, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin faaliyetlerinin ise engellenmesine çalışıyordu. 15 Haziran 1919 tarihinde Diyarbekir Vali Vekilliğine yolladığı şifreli telgrafta Kürt kulübünün dağıtılması, üyelerinden kazanılabilecek olanlarla görüşülmesi talimatını vermişti.

İlginizi çekebilir!  İtinayla Kara Para Aklanır!

Yine o dönem 15’inci Kolordu Kumandanı olan Kazım Karabekir’e 16 Haziran 1919 tarihinde gönderdiği şifreli telgrafta şu ifadeleri kullanmıştı:

“Diyarbekir’deki Kürt kulübü İngilizlerin teşvikiyle İngilizlerin himayesinde bir Kürdistan kurulması amacını takip ettiği anlaşıldığından kapatılmıştır. Üyeleri hakkında kanuni takibat yaptırılıyor.”

Kürt Teali Cemiyeti liderliğinin çalışmalarına devam etmesi üzerine oluşabilecek dalgalanmayı bastırmak için de tedbirler düşündü. 10 Eylül 1919 tarihinde 15’inci Alay Kumandanı İlyas Bey’e şu direktifi verdi:

“Kürt hareketinin kökünden sökülüp atılması ve firari hainlerin İngiliz parasıyla Kürtleri aldatarak Padişah ve asker aleyhine sevke çalıştıkları, bunlara uyanların aman verilmeden ve merhamet edilmeden imha edileceği her tarafa uygun şekilde tamim olunarak saf ve namuslu halkı hakikatten haberdar etmek gibi tedbirlere bir an evvel başvurulması pek önemlidir.”

Aynı tarihlerde Doğu merkezli örgütlenen ve daha sonra Azadi ismini alacak Kürdistan İstiklal Cemiyeti de İngilizler ve Sovyetler Birliği ile temas halindeydi. Bu örgütlenmenin lideri Cibranlı Halid, kendi mektubuyla örgütün kararları ve taleplerini Sovyetlerin Erzurum Konsolosu Pavlovsky’e bir mektupla iletti. Pavlovsky’nin, 20 Aralık 1922 tarihinde Ankara’daki Sovyet Büyükelçiliğine gönderdiği mektuba göre kararlar ve taleplerden bazıları şunlardı:

– Kürdistan; Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ vilayetleri, batıda Suriye vilayetleri, İran’da Kirmanşah, Sine, Mahabat, Seqız, Urmiye ve Salmast vilayetlerinden oluşur.

– Bu vilayetlerde müstakil bir Kürdistan kurulacaktır.

– Kürt hükümeti, siyasi, idari, iktisadi ve askeri alanda tamamen müstakil olarak aynı zamanda SSCB himayesini kabul eder.

– SSCB’nin himayesi şu çerçevede olacak: Petrol çıkarılması, Kürdistan dağlarındaki maden ve zenginliklerin üretimi, demiryollarının ve diğer araçların yapılması ile teknik ve askeri elemanların yetiştirilmesi.

– Kürt hükümeti ve Kürt liderleri, SSCB hükümetinin prensiplerine ve komünizmin yayılmasına karşı çıkmayacaktır.

İlginizi çekebilir!  İsrail Saldırdıkça Kaybediyor - Bercan Tutar

Cibranlı Halid de mektubunda “Kürtlerin genel eğiliminin İngilizlere yöneldiğini, ancak kendisinin Rusların desteğine olan inancını” anlatıyordu. (Mehmet Emin Sever, “Kürt Tarihinden Bir Kesit/Azadi Örgütü ve Cibranlı Halid  Bey”, Avesta Yayınları, Birinci Baskı, 2023, İstanbul, s. 112-113)

Aynı örgütün İngilizlere sunduğu talepler de aşağı yukarı benzer içeriklidir.

Günün sonunda Kürtlerin büyük çoğunluğunun da desteklediği ve içinde yer aldığı Kuvayi Milliye galip geldi ve emperyalistlerin parçaladığı Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden Anka kuşu gibi yeni bir Türk devleti doğdu. Türkiye Cumhuriyeti. Kürtler, azınlık sayılmamış, bu ülkenin ve milletin asli unsuru olarak yeni devlette yerlerini almıştı.

Yeni devlet üniter ve milli devletti. Hiçbir zaman da taviz vermedi.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.