Ceyhun BOZKURT – 12 Ocak 2024
Türkiye, dünyada çok sayıda terör örgütüyle mücadele eden ender ülkelerden biri. Terör örgütlerini ve türevlerini sayarsak, bu sayfaların neredeyse tamamına yakınını doldururuz. Öne çıkan terör örgütleri ise KCK/PKK-PYD, FETÖ, DEAŞ. Ayrıca radikal sol terör örgütleri DHKP-C, MLKP’nin de halen aktif olduğunu unutmamak gerekir.
Bu terör örgütlerinin insani, mali, siyasi, psikolojik, sosyolojik anlamlarda tahribat vermelerine rağmen Türkiye bu örgütlere ve onları besleyenlere hiçbir dönem teslim olmadı. Türkiye düşmanları, bir milimlik hedeflerine dahi ulaşamadılar.
Terör örgütüne silah bıraktırmak, onları silahlı olarak yenmek adına çeşitli dönemlerde farklı stratejiler denendiği oldu. Bu çerçevede uygulanan politikalardan bir tanesi Çözüm Süreci’ydi. Bu sürece muhalif olarak şu temel eleştirileri yapıyorduk:
– PKK terör örgütü bağımsız hareket etmiyor. ABD’nin aparatı durumunda.
– PKK’nın silahlı unsurları ezilmediği için süreçten terör örgütü faydalanır, gücünü artırır.
Süreci istismar eden terör örgütü eleştirilerdeki gibi süreçten faydalandı. Süreç henüz sağlıklı olarak analiz edilemediği için artıları, eksileri konusunda parça parça konuşuluyor. Oysa sağlıklı bir analiz şart. Çünkü günümüzde CHP yönetimi Kandil-HDP/DEM hattında sıkıntılı süreçler yaşanmakta.
Gördüğümüz şuydu:
Artıları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki insanlarımız, devletin bu meseleyi gerçekten çözmek istediğini gördü. Bu nedenle de sonrasındaki operasyon sürecinin sorumlusu olarak örgütü gördü ve yalnız bıraktı. En güçlü olduklarını iddia ettikleri Yüksekova’da teröristlerin “Halk bizi fareler gibi ortada bıraktı” şeklindeki mesajları halen hafızalarda.
Eksisi ise terör örgütü süreci suistimal ederek şehir merkezlerine yığınaklanma yaptı. Ayrıca o dönem önemli bir şey daha gerçekleştirdi. Silahlı olarak ezilmediği için psikolojik baskı ile militan kazanmaya başladı. Çünkü sokaklarda “Bizim mücadelemiz bu süreci başlattı. Artık daha güçlüyüz” propagandası yapmaya başlamıştı. Bu propagandanın özellikle belli bir yaşın altındaki çocuklar ve gençlerde karşılık bulmasında sokaklarda öne çıkarmaya başladığı şehir militanlarının da gövde gösterisi niteliği taşıyan terör eylemleri de etkili olmuştu.
Terör örgütü, 1993 yılında ulaştığı en yük katılım sayısı olan yılda 1734 sayısını 2014’te 3 katından fazlasına çıkarmıştı. O yıl terör örgütüne 5558 militan adayı katıldı. Neredeyse günde 15’ten fazla kişi terör örgütüne katılıyordu.
Bir terör örgütüyle mücadelede en önemli mücadele ayaklarından biri olan militan kaynağının kurutulması yok olmuştu. Bu denge tersine çevrilmeliydi. Çevrildi. 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren gerek yurt içinde gerekse de sınır ötesinde gerçekleştirilen operasyonlarla terör örgütüne büyük darbeler indirildi. Örgütün yediği darbelerden biri de militan kaynağının kurutulmasıydı. Bu yönde de ciddi ilerleme sağlandı. Terör örgütüne yıllık katılım sayısı 2014 yılında 5558 iken 2022 yılında yılda 57’ye düşürüldü. Bunda psikolojik üstünlüğün Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk milletine geçmesi çok etkili oldu. Örgütün başarılı olamayacağına olan insanlar da psikolojik olarak örgütten uzaklaşmaya başladı. Bu aşamadan sonra yapılması gereken, örgütün ideolojik, siyasi ve finansal olarak çökertilmesi. Bu başka bir yazı konusu.
Peki başta katılım sayısının neredeyse sıfıra yaklaşmasındaki başarının nedeni ne: Terörle mücadelede Türkiye ve kahraman askerlerimiz, jandarmalarımız, polislerimiz, korucularımız, istihbaratçılarımız bu belanın başımıza sarıldığı 1984 yılından bu yana mücadele ediyorlar. Örgüte bir milim toprağımızı vermediler. Hatta bazı dönemlerde örgüte ölümcül darbeler indirdiler. Ama bazı nedenlerden dolayı örgüt yeniden toparlandı ve yeniden gücünü tahkim ederek saldırılarını sürdürdü. Türkiye, 2016 itibariyle farklı ve stratejik bir yöntemi uygulamaya geçiş yaptı.
İçeride ve dışarıda terörü kaynağında yok etme stratejisi ve bu çerçevede kesintisiz operasyonlar yaparak sürekli alan hakimiyeti sağlanırken, örgütün hareket kabiliyeti ortadan kaldırıldı.
Ayrıca savunma değil taarruz anlayışı, örgütün eylem kapasitesini özellikle yurt içinde bitme noktasına getirdi.
Ayrıca kolluk güçlerimizin (Jandarma ve Polis) terör örgütünün finans kaynaklarına, lojistik destek ağlarına yaptıkları operasyonlar örgütün hareket kabiliyetinin kısıtlanmasında etki yaptı.
“Biz sırtımızı PYD’ye-YPG’ye yaslıyoruz” diyenlere, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ifadesiyle sırtlarını yaslayacakları 4 duvar verildi ve siyasi etkileri zayıflatıldı.
Sınır ötesinde yapılan operasyonlarda da örgütün inleri başlarına yıkıldı, militanların boşalttığı alanlarda kurulan üslenme bölgeleriyle teröristlere orada da alan bırakılmadı.
Gelin geçen yazımızdaki gibi 2016-2022 yılları arasında İçişleri Bakanlığı verilerine bakalım.
***
YURT İÇİ TERÖRİST SAYISI
YIL TERÖRİST SAYISI
2016 (Temmuz) 2475-2780
2017 (Ocak) 1835-1995
2018 (Ocak) 1100-1200
2019 (Ocak) 755-875
2020 (Ocak) 500-550
2021 (Ocak) 300-320
2021 (Aralık) 170
2022 (Aralık) 120
***
TERÖR ÖRGÜTÜNE KATILIM
YILLAR 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020 2021 2022
KATILIM 5558 3884 703 161 136 130 67 71 57
***
TESLİM OLAN TERÖRİST SAYISI
Terörle mücadelede etki arttıkça teslim olan terörist sayısında da ciddi bir artış görüldü. Örneğin 51 bin 331 aile ile görüşülerek yapılan ikna çalışmaları neticesinde 2016’dan 2022’ye kadar teslim olan terörist sayısı 1189.
Ayrıca mücadelenin de etkisiyle 2016-2022 yılları arasında toplam teslim olan terörist sayısı ise 2226.
Sadece 2022 yılında ikna yoluyla 125 olmak üzere 132 terörist teslim olarak örgütten koparılmıştır.
***
TERÖR EYLEMLERİNDE AZALMA
Mücadele neticesinde ortaya çıkan olumlu sonuçlar, terör örgütlerinin eylem, saldırı kapasitesine de darbe indirmiş. Bu çerçevede 2015-2022 yılları arasında gerçekleşen terör eylemlerinde ciddi azalma görülmüştür.
2015 2016 2017 2018 2019 2020 2021 2022
– Silahlı Saldırı 1431 1408 965 739 569 207 90 68
ve Çatışma
– Sabotaj ve 325 259 56 19 11 31 15 9
Kundaklama
– Adam Kaçırma 90 57 17 5 2 0 0 0
– Yağma 200 116 33 25 4 2 2 5
– Mayın-EYP 771 655 250 129 136 87 39 32
Eylemi
TOPLAM 2817 2495 1321 917 722 327 146 114
Görüldüğü gibi istatistiklerin bize verdiği sonuca göre 2015’ten itibaren yürütülen mücadele neticesinde tüm terör örgütlerinin eylem, saldırı kapasitesi yaklaşık yüzde 96 oranında düşürülmüş.
Bu da mücadelenin önemli başarı verilerinden biri olarak kayda geçmiş durumda.
***
PKK TERÖR ÖRGÜTÜNE YÖNELİK OPERASYONLARDA ARTIŞ
Bir diğer önemli veri de PKK terör örgütüne yönelik şehir merkezlerinde ve kırsalda yapılan operasyonların sayısıyla ilgili. Operasyon sayılarına bakıldığında PKK terör örgütü şehir merkezlerinde darbe yedikçe zayıfladığını, operasyon sayısındaki azalmadan anlıyoruz.
Kırsalda yapılan operasyonlarda ise ciddi bir artış söz konusu. Rakamlarla bu operasyonları da aktaralım:
ŞEHİR MERKEZLERİ KIRSAL
2016 7557 31283
2017 8935 51798
2018 7427 97107
2019 5426 117017
2020 3268 110902
2021 3418 124159
2022 3732 130981
Kırsaldaki operasyon sayısındaki artışın oranı yüzde 318’lere varmış. Bu artışta yurt içindeki teröristlere yönelik Eren Kış ve Eren Abluka operasyonlarının da etkisinin olduğunu söylemek mümkün.
Bu verilerden de anlaşılacağı üzere, PKK terör örgütüyle mücadelede tek milimlik bir sapma olmayınca, örgütün eylem kapasitesi azaltılıyor, örgüte katılım sayısı ve yurt içindeki terörist sayısı neredeyse sıfıra yaklaştırılıyor.
Bu nedenle mevcut CHP yönetiminin KCK/PKK terör örgütlenmesinin şemasında “Siyasal Alan” başlığı altında yer alan yapılanmayla ilişkiye geçerken bu tabloyu dikkate alması zorunlu.
Bu süreçten önemli dersler çıkaran AK Parti, bugün çok ciddi bir şekilde mücadele yürütüyor. Bu örnekler varken benzer süreçleri işletmeyi vaat eden CHP eğer gereken dersleri almazsa Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesindeki “Gaflet, Delalet ve hatta Hıyanet” üçlemesinin hedefi haline gelecektir.