39 kez görüntülendi.
Beden Asla Yalan Söylemez – Rabia Yavuz

Rabia YAVUZ – 06 Ocak 2025

 

Terapiye gidenler bilir, terapinin ilk görüşmelerinde terapist terapiden ne beklediğinizi sorar: Süreç sonlandığında ulaşmak istediğiniz hedefler nelerdir? Çoğu insan hedeflerini açıklarken duyguları da dahil eder. Tekrar hissetmek istedikleri duygular vardır. Eskisi gibi canlı ve mutlu hissetmek… Ya da kurtulmak istedikleri bazı acı verici duygular vardır; yoğun kaygılar gibi…

Terapideki hedefler arasında duyguların yok edilmesi yoktur. Duygularla ilişkimizi değiştirmeyi, hepsini karşılamayı öğrenmeyi, onlara dikkat etmeyi, onları oldukları gibi görmeyi, onları etkileyecek ve yoğunluklarını değiştirecek şekilde davranmayı hedefleriz.

Duygular ne düşmanımız ne de dostumuzdur. Beyninizin bir makine gibi birkaç dişlisinin yanlış çalışmasından dolayı kaynaklanmaz. Veya hassas bir ruh olmamız nedeniyle ortaya çıkmazlar. Acı tatlı tüm duyguları hissetmeyen iki tür insan vardır: Ölüler ve sosyopatlar. Hayattaysanız ve sosyopat değilseniz her duyguyu deneyimlemeniz normaldir.

En basit haliyle duygular, beyninizin dünyanızda ve bedeninizde olup biteni açıklama ve anlamlandırma çabalarıdır. Beyin dış dünya hakkında fiziksel duyulardan; kalp atış hızınız, akciğerleriniz, hormonlarınız ve bağışıklık fonksiyonunuz gibi bedensel işlevlerinizden bilgi alır. Daha sonra, geçmişte meydana gelen bu hislerin anısını kullanarak şimdi bunlara bir anlam kazandırır.

Bu yüzden çok fazla kahve içtiğimizde daha önce panik atak geçmişimiz varsa hissettiğimiz kalp çarpıntıları panik atak olarak yorumlanabilir. Sonrasında hızlı çarpan kalbimize hızlı nefes alışverişleri ve terli avuç içleri eşlik etmeye başlar. Bu fiziksel duyumsamalar korku uyandırabilir ve beynimiz her şeyin yolunda olmadığı mesajını alır ve alarma geçer.

Her sabah uyanıp bugün ne hissedeceğimize karar veremiyoruz. “Bugün sadece sevgi, heyecan ve neşe hissetmek istiyorum” diyemiyoruz. Ancak durum böyle de değildir. Tüm duyguları doğrudan tetikleyemesek de, duygusal durumumuz üzerinde çok daha fazla etkiye sahibiz.

İlginizi çekebilir!  World of Türkiye kadrosuna Uzman Klinik Psikolog Rabia Yavuz katıldı

Bunun anlamı, duygusal açıdan rahatsızlık hissettiğimiz için suçlunun biz olduğumuz anlamına gelmez. Suçlu aramak da gerekmez. Bunun anlamı kendi iyiliğimiz için sorumluluk almanın ve yeni duygusal deneyimler oluşturmanın birçok yolunu öğrenebileceğimiz anlamına gelir.

Duygular hiçbir tetikleyici olmadan aniden ortaya çıkıyor gibi görünse de durum bundan oldukça farklı. Biraz yakından bakabildiğimizde duygularımızın sık kullandığımız düşünce kalıpları veya beden duruşumuzla da yakından bağlantısı olduğunu görmemiz mümkün.

Duygularla başa çıkmak ifadesini yargılayıcı buluyorum. O yüzden duyguların dalgalar gibi gidip geldiğini düşünmenin daha rahatlatıcı olduğunu düşünüyorum. Çünkü duyguları durdurmaya çalıştığımızda, yok saydığımızda kolayca suyun içinde ayaklarımızın yerden kesilmesi gibi bir durum yaşarız. Lakin duygunun gelip gitmesini gözlemlemeye izin verdiğimizde suyun yükseldiği gibi alçaldığını da görme şansımız olur.

Duygu, ihtiyaçlarınızı karşılayabilmeniz ve hayatta kalabilmeniz için beynin dünyayı anlamlandırma girişimidir, sadece bir girişim. Kesinlik içermez ve değişmez değildir. Bu bakış açısı Bilişsel Davranışçı Terapi gibi terapilerin birçok insan için bu kadar yararlı olabilmesinin kısmi nedenidir.

Zira Bilişsel Davranışçı Terapi kesinliktense sorgulamayı, merak etmeyi başka seçeneklerin varlığını hesaba katmayı bize öğretir. Yani, düşüncelerden ve duygulardan bir adım atarak geri çekilip onları oldukları gibi görebilmemiz için başka olası bakış açıları için pratik sağlar.

Hissettiğimiz duyguları ya da şu an aklımızdan geçen düşünceleri tek mutlak olarak kabul ettiğimizde eylemlerimizi belirlemelerine izin vermiş oluruz. O zaman hayat, bilinçli seçimler yerine bir dizi duygusal tepkiler yığını haline gelir.

Peki, nasıl bilinçli seçimler yapabiliriz? Sorular sorarak. Terapinin bize kazandırdığı en önemli fırsatlardan biri hem iç dünyamızdaki hem de çevremizdeki dünyadaki deneyimler hakkında meraklı olmaktır.

Bireyler karşıma oturur ve o hafta yanlış yaptıkları şeyler ve hissetmemeleri gereken duygular hakkında konuşmaya başlar, eski öz eleştiri ve öz nefret alışkanlığına adım atarlar. Sonra bakış açımızı kuşbakışı bir görüşe kaydırırız. Kendimize saldırmaya gerek olmayan merak duygusuna kayarız.

İlginizi çekebilir!  Beyhude Geçmese Bu Ömür - Rabia Yavuz

Merakımızı korumak, hatalarımıza bakmamızı ve öğrenmemizi sağlar. Merakımızı korumak, gelecek için bir umut ve enerji duygusu getirir. Ne olursa olsun, her zaman öğreniyoruz.

 

Aklınıza gelen soru yoksa belki aşağıdaki sorulardan başlamak isteyebilirsiniz:

Duygusal açıdan rahatsız olduğunuzda fark ettiğiniz ilk belirtileri nelerdir?

Duyguyu vücudunuzun neresinde hissediyorsunuz?

Bu duyguyu hissederken zihninizden neler geçiyor?

Bu düşünceler birer varsayım mı yoksa inanç mı?

Bu düşüncelerin kanıtları var mı?

Bu düşüncelerin aksi kanıtları var mı?

Bu hislerle hangi davranışlarınız bağlantılı?

Bu davranışlar size kısa vadede yardımcı oluyor mu?

Bu davranışların uzun vadeli etkileri nedir?

Bu sorulara yazarak yanıt aramak ustalık kazanmanıza yardımcı olacaktır. Dilerseniz güvendiğiniz bir arkadaşınızdan yanıtlarınızı sizinle birlikte gözden geçirmesini isteyin. Başka bakış açılarına da kendinizi açmanıza yardımcı olabilir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.