Deniz İSTİKBAL – 24 Ağustos 2023
Kuzey-Güney ayrımı sömürgeciliğin yayılmasından itibaren önemli teorik tartışmalara neden oldu. Kuzeyin sanayileşmiş ülkeleri Güney’in doğal kaynaklarını yıllarca kontrol altında tuttu. Özellikle Afrika ve Güney Doğu Asya ülkeleri İkinci Dünya Savaşının sonuna kadar sömürge olarak kaldılar. Savaş sonrası bağımsızlığını kazanan pek çok Güney ülkesi yoksulluk ile mücadele için kaynak arayışına girdi. En büyük finansal kaynaklar Kuzey ülkelerinde olması nedeniyle finansal bağımsızlık günümüze kadar pek sağlanamadı. Birçok gelişmekte ve az gelişmiş ülke finansal kaynak arayışı için Kuzey ülkelerine başvuruyor. BRICS olarak isimlendirilen oluşum ise Kuzey’in alternatifsiz konuma alternatif olmak için yola çıktı. Ancak grubu oluşturan Güney’in gelişmekte olan ülkeleri kendi içlerinde birçok sorunla karşı karşıya. Çin dünyanın en büyük dış ticaret ülkesi olarak gelir adaletsizliğiyle mücadele ediyor. Rusya, Ukrayna Savaşı sonrası yaptırımlara maruz kalıyor. Brezilya bozulan ekonomik dengeleri yeniden sağlamaya çalışıyor. Hindistan hükümetin uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle ayrımcılığın Müslümanlar üzerine yoğunlaşmasına neden oluyor. Güney Afrika yüksek işsizlik ve gelir adaletsizlik gibi kronik problemlerle yüzleşiyor. BRICS üyeleri kendi merkez bankalarında Kuzey’in gelişmiş ülkelerinin para birimlerini tutuyorlar. Kendi aralarında yaptıkları dış ticarette de dolar ve avro ağırlıklı yapı göze çarpıyor.
BRICS grubu yeni ülkeleri oluşuma katmaya hazırlanıyor. Arjantin, Mısır, İran, Etiyopya, BAE ve Suudi Arabistan’ın katılmasıyla oluşum 11 üyeli hale dönüşüyor. Üyelik işlemlerinin tamamlanmasıyla küresel ekonominin en büyük oluşumlarından birine dönüşecek olan BRICS enerji kaynakları, imalat sanayi ve üretim gücünde gelişmiş Kuzey ile rekabet etmeye çalışıyor. Çin dışarıda tutulduğunda diğer üyelerin ağırlıklı olarak enerji ürün ihracatında öne çıktığını görülüyor. Çin’in üretim gücü, ihracat kapasitesi ve teknolojik altyapısı diğer üyelerle karşılaştırıldığında yüksek düzeyli imalat sanayinin varlığı görülebilir. Üyeler arasında ekonomik yapılar birbirini tamamlamıyor. Ancak dünya ekonomisinde çok önemli bir ürün olan petrol ve doğalgazın büyük çoğunluğu BRICS üyelerinin ihraç ürünleri arasında yer alıyor. Suudi Arabistan, Brezilya, BAE ve Rusya’nın en büyük ihraç kalemlerini enerji kaynakları oluşturuyor. Gruba katılımın tamamlanmasıyla küresel ekonominin yüzde 35’e yakınını oluşturacak olan BRICS, Kuzeyin kurumlarına alternatifler oluşturuyor. Acil Para Fonu ile IMF’e, Yeni Kalkınma Bankasıyla Dünya Bankasına alternatifler kuran oluşum dolar ve avronun kullanıma karşı hareket geçmeye hazırlanıyor.
Küresel ticaretin yüzde 80’den fazlası avro ve dolar üzerinden yapılıyor. Diğer yüzde 20’lik kesimde de Kuzey’in gelişmiş ülke para birimlerinin ağırlığı söz konusu. Grubun üyeleri arasında Çin Yuan’ı hariç diğer ülke para birimlerine duyulan güvenin yüksek olduğu da söylenemez. Dünya Merkez Bankalarında tutulan 12,6 trilyon dolarlık rezervin 300 milyar dolara yakını Çin Yuan’ı olarak bulunuyor. Küresel dış ticarette de benzer bir eğilim söz konusu. BRICS’in ekonomik olarak yükselişi gözle görülür bir seviyeye gelmiş olsa da ilerleyen dönemlerde atılacak pek çok adımın gerekli olduğu söylenebilir. Çin’in imalat sanayi gücü, Rusya’nın doğal gaz rezervleri, Hindistan’ın yazılım sektörü, Brezilya ve Güney Afrika’nın insan kaynağı yeni atılımları beraberinde getirebilir. Fakat BRICS’in küresel aktörlerden birine dönüşmesi zaman alacaktır.