“Bizim çocuklar başardı!”

haydar as

Haydar AS – 16 Eylül 2023

Her ne kadar cuntacılar, “Yok olan devlet otoritesini yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesini sağlamak” amacıyla darbe yaptıklarını söyleseler de asıl gerçeğin CIA’nın Türkiye şefi olan Paul Henze’nin dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter’a “bizim çocuklar başardı” diye mesaj geçmesiyle ortaya çıktığını görüyorduk.

Demek ki plan tıkır tıkır işlemiş;

Ülkede kaos yarat…

Her türlü vandallığı yaşat…

Anarşiyi körükle…

Kardeşi kardeşe kırdır…

Aynı kişi ve aynı silahla, sabah bir sağcıyı, öğlenden sonra bir solcuyu vurdurt…

Tüm bu gizli eller zafer kazanmış kumandan edasıyla görevini ifa etmenin mutluluğunu yaşarken sonra da çık ortaya, otoriteyi yeniden tesis etmek için yönetime el koyduk de!

Elin oğlu da “bizim çocuklar başardı“ diye muradına ersin!

 

Sonuç;

650 bin kişiyi gözaltına al…

230 bin kişiyi askeri mahkemelerde yargıla…

Ceza evlerinde 300 kişiyi işkence ederek öldür.

50 kişiye uydurma suçlar isnat ederek darağacı kur…

Bir sağdan… bir soldan… diye talimat ver…

“Asmayalım da besleyelim mi” de!

Sonra da çık ortaya “Demokratik düzen inşa ediyorum” diye böbürlen!

Darbeler her ne kadar yönetime el koymak için yapılsa da aslında bir toplumun geleceğine el koymakla eş değerdedir.

 

Düşünsenize 68 ve 78 kuşağı diye adlandırdığımız toplumun;

En zeki…

En idealist…

En duyarlı…

Gençlerinin tüm bilgi birikimleriyle yok edilmesi, bir dönemin hafızasının silinmesi, ürküterek, sindirerek, ülke yönetiminden soyutlayarak karanlık bir geleceğe doğru gitmemizi, olup bitenleri seyreder duruma gelmemizi sağladılar.

 

Ülkücülerin travması

Özellikle Ülkücüler, darbe sonrası derin bir travma yaşamışlardı, sevgilisi tarafından ihanete uğramış bir genç gibi olup biteni şaşkınlıkla izlemekteydiler. Uğruna gözlerini kırpmadan can verecekleri devletlerinin kendilerine darağacı kurmalarına,  işkence hanelerde zulüm yapmalarına, zindanlarda yok olup gitmelerine bir türlü anlam veremiyorlardı.

İlginizi çekebilir!  Algı Operasyonları

Bana göre halen, gerek ülke yönetiminde, gerek toplumsal yaşamda darbelerin ezip geçtiği o dönemlerin idealist gençlerinin eksikliği hissedilmektedir.

Halen o dönemin “teberik” leri olarak gördüğümüz ağabeylerimizin etliye sütlüye karışmaktan imtina ettiklerini gözlemlemekteyim. Hal böyle olunca da beyni dolu olanların değil de, cebi dolu olanların hüküm sürdüğü onların mali ideallerinin saygın olduğu bir topluma doğru evrilmek kaçınılmaz oluyor.

Sonuç olarak; olay sadece yönetime el koymak olarak kalmıyor, bana göre bir toplumun hafızası, bilgi birikimi, kimliği, kültürü ve bir neslin tedavülden kalkması sağlanıyordu.

Günümüzde gençlerin büyük bölümünün Milli konulardan uzak, tüketim canavarı olmaları ve her türlü idealden yoksun, kafalarına göre takılmaları 80 sonrası oluşan iklimin yan etkileri olarak yansımaktadır.

 

Değerli dostlar, darbeyi, darbecileri yerden yere vuruyoruz iyi hoş da peki bizim 40 yıldır bu darbe anayasasıyla yaşamamıza ne demek lazım…

Neden bir araya gelip yeni bir anayasa hazırlamaktan kaçınıyoruz?

İlk dört maddeye sadık kalmak kaydıyla toplumun tüm kesimlerinin kendini içinde bulduğu sivil bir anayasa yapmak neden bu kadar zor oluyor ki?

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını taçlandırmak ve Türkiye Yüzyılı’nın harcı olacak olan bu sivil anayasanın bir an önce yapılması hepimizin hayrına olmaz mı?

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

haydar as

Haydar AS – 16 Eylül 2023

Her ne kadar cuntacılar, “Yok olan devlet otoritesini yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesini sağlamak” amacıyla darbe yaptıklarını söyleseler de asıl gerçeğin CIA’nın Türkiye şefi olan Paul Henze’nin dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter’a “bizim çocuklar başardı” diye mesaj geçmesiyle ortaya çıktığını görüyorduk.

Demek ki plan tıkır tıkır işlemiş;

Ülkede kaos yarat…

Her türlü vandallığı yaşat…

Anarşiyi körükle…

Kardeşi kardeşe kırdır…

Aynı kişi ve aynı silahla, sabah bir sağcıyı, öğlenden sonra bir solcuyu vurdurt…

Tüm bu gizli eller zafer kazanmış kumandan edasıyla görevini ifa etmenin mutluluğunu yaşarken sonra da çık ortaya, otoriteyi yeniden tesis etmek için yönetime el koyduk de!

Elin oğlu da “bizim çocuklar başardı“ diye muradına ersin!

 

Sonuç;

650 bin kişiyi gözaltına al…

230 bin kişiyi askeri mahkemelerde yargıla…

Ceza evlerinde 300 kişiyi işkence ederek öldür.

50 kişiye uydurma suçlar isnat ederek darağacı kur…

Bir sağdan… bir soldan… diye talimat ver…

“Asmayalım da besleyelim mi” de!

Sonra da çık ortaya “Demokratik düzen inşa ediyorum” diye böbürlen!

Darbeler her ne kadar yönetime el koymak için yapılsa da aslında bir toplumun geleceğine el koymakla eş değerdedir.

 

Düşünsenize 68 ve 78 kuşağı diye adlandırdığımız toplumun;

En zeki…

En idealist…

En duyarlı…

Gençlerinin tüm bilgi birikimleriyle yok edilmesi, bir dönemin hafızasının silinmesi, ürküterek, sindirerek, ülke yönetiminden soyutlayarak karanlık bir geleceğe doğru gitmemizi, olup bitenleri seyreder duruma gelmemizi sağladılar.

 

Ülkücülerin travması

Özellikle Ülkücüler, darbe sonrası derin bir travma yaşamışlardı, sevgilisi tarafından ihanete uğramış bir genç gibi olup biteni şaşkınlıkla izlemekteydiler. Uğruna gözlerini kırpmadan can verecekleri devletlerinin kendilerine darağacı kurmalarına,  işkence hanelerde zulüm yapmalarına, zindanlarda yok olup gitmelerine bir türlü anlam veremiyorlardı.

İlginizi çekebilir!  Hulusi Paşa'nın Sözleri Çıldırttı!

Bana göre halen, gerek ülke yönetiminde, gerek toplumsal yaşamda darbelerin ezip geçtiği o dönemlerin idealist gençlerinin eksikliği hissedilmektedir.

Halen o dönemin “teberik” leri olarak gördüğümüz ağabeylerimizin etliye sütlüye karışmaktan imtina ettiklerini gözlemlemekteyim. Hal böyle olunca da beyni dolu olanların değil de, cebi dolu olanların hüküm sürdüğü onların mali ideallerinin saygın olduğu bir topluma doğru evrilmek kaçınılmaz oluyor.

Sonuç olarak; olay sadece yönetime el koymak olarak kalmıyor, bana göre bir toplumun hafızası, bilgi birikimi, kimliği, kültürü ve bir neslin tedavülden kalkması sağlanıyordu.

Günümüzde gençlerin büyük bölümünün Milli konulardan uzak, tüketim canavarı olmaları ve her türlü idealden yoksun, kafalarına göre takılmaları 80 sonrası oluşan iklimin yan etkileri olarak yansımaktadır.

 

Değerli dostlar, darbeyi, darbecileri yerden yere vuruyoruz iyi hoş da peki bizim 40 yıldır bu darbe anayasasıyla yaşamamıza ne demek lazım…

Neden bir araya gelip yeni bir anayasa hazırlamaktan kaçınıyoruz?

İlk dört maddeye sadık kalmak kaydıyla toplumun tüm kesimlerinin kendini içinde bulduğu sivil bir anayasa yapmak neden bu kadar zor oluyor ki?

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını taçlandırmak ve Türkiye Yüzyılı’nın harcı olacak olan bu sivil anayasanın bir an önce yapılması hepimizin hayrına olmaz mı?

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.