Ferhat ÜNLÜ – 03 Ocak 2025
“Şu sıralar girdiğim her mahfilde İngilizlerin Suriye’deki son durum konusunda Türkiye ile paralel hareket edip etmediği yönündeki sorulara muhatap oluyorum veya bu yönde analizler dinliyorum. Burası önemli, çünkü İngiltere de Türkiye gibi Suriye sahasını öteden beri bilen bir devlet.
İsrail’in Gazze ve Lübnan’dan sonra Suriye’de de cephe açmasından fevkalade rahatsızlar. Türkiye’nin ‘yumuşak gücü’nün (soft power) etkisiyle oluşan yeni durumu baltalayacak, Suriye’yi yeniden Rusya ve İran’ın güdümüne sokacak veya istikrarsızlaştıracak her türlü gelişmeye veya güneyden İsrail işgali ve hatta ABD’nin PYD üzerinden Türkiye’ye zorluk çıkarması gibi durumlara karşılar. Bizi çok sevdiklerinden değil, gerçekçi bakıyorlar; hepsi bu. İngiltere’nin Suriye’deki Esad Rejimi’nin kirli yönlerini açığa çıkarmak için epey ‘medya mesaisi’ yapan ülkelerden biri olduğunu da hatırlatalım.”
Yukarıdaki iki uzun paragraf, Suriye’de Esad diktatörlüğünün yıkılmasından sonra yazdığım Bir Narko-Devlet Olarak Esad Diktatörlüğü / Volume 2 başlıklı yazıdan. 12 Aralık 2024’de bu köşede yayınlanan aynı başlıklı dört ayrı yazı serisinin ikinci bölümüydü o yazı.
İngilizlerin Suriye siyaseti önemli, çünkü Türkiye’nin sahada izlediği stratejiye ters düşmemeye özen gösteriyorlar. Yüz yıl önce bu topraklara gelip Gertrude Bell vasıtasıyla harita çizerek bölgeyi taksim ettikleri için geçmişten gelen bir ‘Orta Doğu deneyimleri’ var. Ne var ki artık buraları kendi istedikleri gibi dönüştürmeye güçleri yetmiyor, bari yeni tarihsel durumlara uyum sağlayalım diye düşünüyorlar. İngilizlerin siyasetteki başarılarından biri, yeni durumlara uyum sağlayabilme kabiliyetleridir. Bu kabiliyet; kuzenlerine, yani Amerikalılara yeterince geçmemiş ama.
RUSYA VE İNGİLTERE’NİN EZELİ İSTİHBARAT DERBİSİ
Şimdi bu girizgâhla birlikte sadede gelebiliriz. Dün İngiliz The Sun Gazetesi orijinli bir haber dolaşıma girdi. Bu habere göre Esad zehirlenmişti. The Sun, İngiltere’nin en büyük okuyucu kitlesine sahip tabloid gazetelerinden biri. Öyle ki vaktiyle -henüz yazılı basın böylesine can çekişmiyorken- 8 milyon civarı okuyucuya ulaşabiliyordu. Şimdilerde de dijital olarak milyonlarca okuru var bu gazetenin. Popülist yayın çizgisi ile bilinen bu gazete kimi zaman mübalağalı, kimi zaman da hepten asparagas diyebileceğimiz haberlere imza atar. Esad’ın zehirlendiği haberi bunlardan sonuncusu idi.
Haber zaten mantıksızdı ama Esad Rusya’da olduğu için ve World of Türkiye’nin Genel Yayın Yönetmeni Reşit Kemal As da ‘Ortodoks Doğu’ uzmanı olduğu için teyit/tekzip için ona danışayım dedim. Haber, tahmin ettiğim gibi doğru değilmiş.
Peki, neden böylesi bir haberi dolaşıma sokmaya ihtiyaç duydu İngiltere. Çünkü Rusya ile bir tür Galatasaray Fenerbahçe derbisini andıran ezeli ve ebedi istihbarat rekabetleri var. Sürekli bir istihbari savaş içindeler.
Hatırlar mısınız bilmiyorum, hafızanızı zorlarsanız hatırlamanız muhtemel. Aleksandr Litvinenko diye bir adam vardı. Rusya Federasyonu yönetimine, dolayısıyla ülkenin Devlet Başkanı Vladimir Putin’e muhalifliğiyle tanınan bu zat, 23 Kasım 2006 tarihinde Londra’da öldürüldü. Eski kulağı kesiklerden bir istihbaratçıydı. KGB ve sonra FSB geçmişi vardı ve 2000 senesinde ülkemiz üzerinden İngiltere’ye gidip Büyük Britanya’ya sığındı. Ve Rus servisinin operasyonlarını faş etti. Rusya açısından affedilmez bir günah.
Litvinenko, 1 Kasım 2006’da Londra’da bir bara maç izlemeye gitti. En büyük hatası, eski KGB’ci arkadaşları ile buluşmasıydı. Görüşme sonrasında evinde aniden rahatsızlandı. Hastanede uzun süre neyle zehirlendiği belirlenemese de sonunda sadece Rusya’da üretilen Polonyum-210 isimli radyoaktif bir maddeden zehirlendiği anlaşıldı. Barda içeceğine zehir eklenmişti. 22 gün sonra Azrail, Litvinenko’nun canını aldı.
RUSLAR ZEHİRLİ SUİKAST İŞLERİNİ ‘İYİ BİLİR’
Ruslar, 1978’de kontrollerindeki Bulgar servisi ile birlikte Londra’da Waterloo Köprüsü’nde Doğu Bloku’ndan İngiltere’ye sığınmış Georgi Markov’u öldürdüklerinden beri zehirli suikast işlerinde mahir olarak bilinirler.
Rusların yakın dönemde, 4 Mart 2018’de İngiliz harici istihbarat servisi MI6 tarafından elemanlaştırılan eski casusları Sergey Skripal’a yönelik bir zehirli suikast girişimi de var. Skripal, Rusça’da ‘yeni gelen’ anlamında kullanılan ‘Noviçok’ adlı bir sinir gazıyla zehirlendi, ancak yine de vartayı atlattı.
Demem o ki, Ruslarla İngilizler arasındaki bu tür istihbarat düelloları sürekli olageldi ve olmaya da devam edecek. İngilizler, Ruslar’ın Londra’da yaptığı gibi Moskova’da ya da Saint Petersburg’da Ruslar tarafından devşirilmiş İngiliz ajanlarına operasyon yapmadılar, çünkü Batı’dan eleman ayartmakta zorlanıyorlar artık. Şimdi durum, Soğuk Savaş döneminde yıllar yılı KGB’ye çalışan İngiliz Kim Philby’nin zamanında olduğu gibi değil pek. O yüzden İngilizler de Esad zehirlendi gibi şehir efsaneleriyle operasyon çekmeye çalışıyorlar.
Esad, Suriye’de Captagon adlı uyuşturucuyu yıllar yılı üretip satarak iki ve belki üç haneli milyar dolarlarca servet yapmış bir diktatör. Zaten o kadar parayı uyuşturucu kaçakçılığından başka neyle bulacaktı! Paranın hatırı sayılır bir kısmını, belki tamamına yakınını Ruslara vermeden orada güvenli bir hayat yaşayamaz.
Rusya; Esad’ı İngilizlere kolayından yem etmeyecektir, ama bu yine de Suriye’nin devrik diktatörünün orada mülteci iken hemen her gün can korkusu ile yaşayacak olmasına engel değil. Belki de İngilizler Esad’ı korkutmak için bu tür haberleri dolaşıma sokuyorlar.
Son haber asparagas olsa da Esad’ın geleceği Rusya’da elbette tam bir garanti altında değil. Parasal güç, bu tür durumlarda güvenliği yüzde yüz garanti etmez. Bu yıl Esad’ın uluslararası yargı önüne çıkıp çıkmayacağı ya da kim vurduya gidip gitmeyeceği bölgesel ve küresel gelişmelere bağlı olacak. Yakından izlemeyi, dolayısıyla fikri takibi sürdüreceğiz.