Ferhat ÜNLÜ – 18 Aralık 2024
“2009 yılında Suriye’ye gittiğimde beni gözaltına aldılar. Müslüman Kardeşler ile ilişkili olduğumu söyleyip 15 gün boyunca karakolda işkenceler yaptılar. Sonra Tedmur Cezaevi’nde on yıl rejimin zindanlarında kaldım. Günde üç zeytinle ayakta kaldım. Oksijensizlikten cildimde döküntüler oluştu. Zaman zaman yemeklere fare atarlar, bazı mahkûmlara fare yedirirlerdi.”
Bu cümleler Esad rejiminin zindanlarında tam 9 yıl geçiren Batmanlı Hasip Özel’e ait. Durun daha, bunlar bir şey değil.
Hasip Özel’in kaldığı Tedmur Cezaevi’nde de insanlık dışı uygulamaların bini bir paraydı. Sednaya’da Müslüman Kardeşler’den 2 bin kişi press makinelerinden geçirildi. Antik kent Palmira yakınlarındaki Tedmur, Sednaya kadar konuşulmadı ama orası da zulümde Sednaya ile yarışırdı. Özel’in şu söyledikleri en çok hatırda kalacak cinsten:
“Pazartesi ve perşembe idam günleriydi. Herkes ölümü istiyordu. Ama herkese ölüm nasip olmuyordu, ölüm bir nasipti.”
Hasip Özel, bu açıklamaları yerel yayın organı Batman Rehber Gazetesi’ne yaptı, sonra bizim Sabah Gazetesi’nin muhabiri Necdet Çakır, Özel’le konuştu. Okumanızı tavsiye ederim.
ESAD’IN MALVARLIĞINI ZÜĞÜRTLER DEĞİL, DEVLETLER KONUŞUYOR
Yazıya Esad rejiminin cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamalarla başlama sebebim, Suriye Rejimi’nin çeyrek asırlık diktatörü Beşar Esad’ın cezaevlerinde muhalif bile olmayan şüphelilere bu tür işkenceler yapılırken kendisinin Captagon imalatı ve ticareti ile servetine servet katmış olması.
Bugün Esad’ın ‘Bir Narko-Devlet Olarak Esad Diktatörlüğü’ yazı dizisinin dördüncü ve son bölümünü kaleme alacağım. Beşar Esad’ın kişisel servetiyle ilgili bilgi ve iddiaları mercek altına alarak…
Esad’ın muhtemelen kayıp milyar dolarları var, ama nerede olduğunu bulmak o kadar da kolay değil. Esad’ın kişisel servetinin avı şimdi başlayacak ve Rusya hariç dünyanın her yerindeki mal varlığı artık onun olmayacak.
Bunun ilk fikri takibini yapan da 135 yıllık tarihi olan ABD New York merkezli Wall Street Journal Gazetesi. Buna göre Esad ailesinin servetini araştıran Amerikalı kuruluşlar (kuvvetle muhtemel devlet bağlantılı ‘think-tank’leri, yani düşünce kuruluşlarını kast ediyor) Beşar Esad’ın Rusya’da birinci sınıf gayrimenkuller, Viyana’da butik oteller ve Dubai’de özel jet satın aldığını tespit etmişler.
“Zenginin malı, züğürdün çenesini yorar” sözü Esad Hanedanlığı için pek geçerli değil. Çünkü Esad’ın malvarlığını züğürtlerden ziyade zenginler ve devletler konuşuyor.
Merkezi Londra’da olan özel istihbarat şirketi Alaco’da araştırma birimi başkanı olan Iain Willis’e göre, İngiltere’de dondurulan milyonlarca sterlin, Esad yönetiminin küresel boyutlardaki zenginliğinin yalnızca ufak bir bölümünü oluşturuyordu. Bir de bunlar daha tespit edenler, maskeli off-shore hesaplar üzerinden dünyanın neresine ne kadar ‘canlı’ (nakit) yığdı, orası meçhul.
“TEK BAŞINA YEDİRMEZLER, KUSTURURLAR”
Tabii bu maskeli hesaplar genelde Esad’ın akrabalarına sahip. Bu akrabaların da rejimin çöküşünden sonra kuzu gibi bütün parayı Esad’a teslim etmeyeceğini tahmin etmek zor değil. Gayrimeşru gelirin temel yasası (daha önceki Narko Esad yazılarından da belirttim, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın deyişiyle), tek başına yedirmez, kustururlar ilkesidir.
Esad’ın toplam varlıkların değerinin 12 milyar dolara kadar çıkabileceği tahmin ediliyor. Bu gelir elbette Captagon adlı uyuşturucu hapın ticareti yoluyla elde edildi ve kısmen uluslararası hukukun erişemediği bölgelerdeki hesaplara gönderildi.
Beşar Esad’ın üniversite arkadaşı Ayman Abdel Nour’un açıklamalarına göre Hafız Esad döneminde mütevazı bir havayolu çalışanı olan kayınbirader Muhammed Mahluf, ülkenin kârlı tütün ithalat tekelinin başına getirdi.
Beşar Esad, 2000 yılında babasının yerine lider olduğunda, Mahluf iş imparatorluğunu kendi oğlu Rami’ye devretti.
Resmi verilere göre, Esad’ın kuzeni Rami Mahluf, bankacılık, medya, gümrüksüz satış mağazaları, havayolları ve telekomünikasyon alanlarındaki varlıklarıyla rejimin başlıca finansörü haline geldi ve serveti 10 milyar dolara kadar çıktı. Öyle ki Mahluf’un gün geçtikçe genişleyen şirketlerinin Suriye ekonomisinin yüzde 60’ını kapsadığı söyleniyordu.
2018’de yapılan bir araştırmaya göre Mahluflar, denizaşırı ülkelere de yatırım yaparak Dubai’de yaklaşık 3,9 milyon dolar değerinde gayrimenkul satın aldılar. Avusturya vatandaşlığı başvurusu yaptığı sırada Rami Mahluf’un, ailesine ait Viyana’da 20 milyon Euro değerinde butik otelin olduğu da ortaya çıktı.
2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Mahluf ailesinin üyeleri Moskova’daki lüks gökdelenlerde yaklaşık 40 milyon dolar değerinde mülke de sahipti.
Ancak 2020’de iç savaş sürerken Esad-Mahluf ilişkisi yıprandı. Muhtemel duygusal, yani parasal sebeplerle aralarının açılması üzerine Rami Mahluf ev hapsine alındı.
ESAD AİLESİNİN ARJANTİN’DE ÇAY TARLASI BİLE VAR
Bu arada Esad’ın Captagon işlerinin yürütücüsü olan biraderi Mahir Esad; rejimin, 2020-2022 yılları arasında yıllık ortalama 2,4 milyar dolar kazanmasını sağladı. O da kendini yurt dışında yatırımlarla garanti altına almaya çalıştı. Buna göre Mahir Esad, iç savaştan önce yurtdışına yatırım yapmaya başlamıştı ve mal varlıkları arasında Arjantin’de bir çay tarlası da vardı. Ancak hâlâ duruyorsa bu tarladan daha tek bir çay bile içemez.
Bütün Esad hanedanlığı üyelerinin malvarlıkları için söylüyorum; gayrimenkuller ayrımbahis, ama nakitlerin izini sürmek sanıldığı kadar da kolay.
En azından Esad’ın Rusya’da malvarlığı garanti altında. World of Türkiye’nin Genel Yayın Yönetmeni Reşit Kemal As’ın yazısına göre Esad’ın paralarının bir kısmı, Rusya Federasyonu’nun Doğu Ukrayna’da aldığı bölgelerin yeniden inşaasında kullanılacak.
Yine dönüp dolaşıp Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın gayrimeşru kazançla ilgili ‘aforizması’na geliyoruz: “Tek başına yedirmezler. Kustururlar.”