Ferhat ÜNLÜ – 11 Aralık 2024
Birazdan okuyacaklarınız, 13 yıl devam eden iç savaşta ülkesini viraneye çeviren Suriye’deki Baas Rejimi’nin son diktatörü Beşar Esad’ın ‘hiç’ değilse bile, ‘pek bilinmeyen’ karanlık bir yönüne ışık tutuyor. Esad Rejimi bir narko-devlet idi ve 13 yıllık savaş döneminde, Captagon adlı uyuşturucu, savaşın finansmanında rejim tarafından etkili biçimde kullanıldı.
Ben ne zaman Captagon lafını duysam; 1997’de hazırlanan Susurluk Raporu’nu hatırlarım. Raporda Captagon meselesi ayrıntılı biçimde anlatılır. Tabii o zamanlar böyle her bilgiye internetten ulaşamıyorsunuz. Google bile piyasada yok, hesap edin.
Mezkûr rapor 13 Ağustos 1997 tarihinde dönemin Başbakanı merhum Mesut Yılmaz’ın talimatıyla Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun o dönemdeki başkanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanmıştı. Raporda, bir holdingin patronu olan ve aynı zamanda Captagon kaçakçılığı yapan M. A. Y.’nin ‘koparılmak’ üzere devlet içindeki iki ayrı güç merkezi tarafından iki kez kaçırıldığı ayrıntılarıyla anlatılır. Malum, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın dinlenen bir telefon konuşmasında dediği gibi tek başına yedirmezler, kustururlar!
Rapora göre kaçırma eylemindeki asıl hedef, M. A. Y.’nin koparılmasının yanı sıra Captagon imalathanesinin yerini öğrenmek ve ‘orijinal Captagon’un içine ilave edilen ve ‘Hacı’nın malı’ olarak Arap âleminde meşhur olan uyuşturucunun formülünü zorla almak idi. Bu, raporda aynen böyle yazar. M. A. Y., Suriye sınırındaki şehirlerimizden Gaziantep’te mukimdi ve Suriye rejiminden ithal edilmiş yöntemlerle zehir üretiyordu.
ESAD İKTİDARA GELİR GELMEZ BU İŞE BAŞLADI
Türkiye’deki bir diğer Captagoncu yine Antep merkezli çalışan Tilki lakaplı Selim idi. Bir de tabii Yeşil’in o meşhur telefon konuşmasında tehdit ettiği Tilki Selim var, ama o Antepli ve Captagoncu değil, Hakkârili ve eroinci. Captagoncu Tilki, 2003 senesinde Kayseri’de yakalandı, o ve ekibi orada bir imalathane kurmuştu. Laboratuvarda ürettikleri Captagonları Suriye üzerinden Orta Doğu ülkelerine satıyorlardı.
Tabii bu işin asıl merkezi daha o dönemde bile Suriye idi. Esad, 2000 senesinde babasının ölümünden bir ay sonra diktatörlüğü teslim alır almaz Captagon üretimini artırdı. Bir başka deyişle iktidara gelir gelmez bu işe başladı.
Bizim medya Esad’ın narko-devlet sistemiyle iç savaş öncesinde ve iç savaş döneminde pek ilgilenmedi, ama uyuşturucu Suriye’deki 13 yıllık savaşın finansmanında etkili biçimde kullanılan bir enstrümandı. Amerikan ve İngiliz basını, Beşar Esad’an narko sistemi konusunda birkaç dosya haber yayınlandı.
YILLIK GELİRİ 10 MİLYAR DOLAR
Bunlardan biri The New Yorker dergisinin tecrübeli muhabiri Ed Caesar’ın kaleme aldığı kapsamlı dosya idi. Yayınlanma tarihi 4 Kasım 2024. Dosyada Suriye rejiminin savaşta sürpriz bir finansal istikrar kaynağı bulduğunu yazan Caesar, resmi gayrisafi yurtiçi hasılası sadece 9 milyar dolar olan Esad rejiminin Captagon ticaretinden yılda 10 milyar dolar kadar gelir elde ettiği bilgisini paylaştı.
Suriye Devlet Başkanı’nın küçük kardeşi Mahir Esad, uyuşturucunun üretim ve dağıtımının büyük kısmını kontrol eden Suriye Ordusu’nun 4. Tümeni aracılığıyla tüm operasyonu yönetiyordu. Captagon Suriye’de nispeten ucuza üretilse de zengin Körfez ülkelerinde yüksek fiyatlara satılıyordu. Suriye’de 1 dolara satılan tek bir hap Riyad gibi şehirlerde 25 dolara kadar alıcı buluyordu.
Maalesef, iç savaşın etkisiyle Türkiye’ye de Captagon gelmeye başladı. Güvenlik güçlerimiz son yıllarda ‘eser’ denilemeyecek miktarda Captagon ele geçirdi. Misal, Suriye İç Savaşı’nın zirve yaptığı 2015’te bir yağ filtresi sevkiyatının içine gizlenmiş 11 milyon tablet yakalandı. 2020’de İtalya’da, Suriye’den gönderilen 84 milyon Captagon hapı ele geçirildi.
The New Yorker Dergisi’ne göre Suriye’nin Captagon imparatorluğunun merkezinde, uyuşturucunun üretim ve kaçakçılığının büyük kısmını denetleyen Mahir Esad’ın 4. Tümen’i yer alıyordu. Haplar Suriye’deki gizli laboratuvarlarda Lübnan Hizbullahı’nın da katılımıyla üretiliyordu. Captagon ticaretinden elde edilen kazanç, iç savaş nedeniyle ağır yaptırımlara maruz kalan Esad rejimi için hayati önem taşıyordu.
DÜNYANIN EN BÜYÜK KAÇAKÇI ‘DEVLETİ’YDİ
Wall Street Journal Gazetesi de, 28 Ekim 2024’te bir dosya yayınlandı. Bu dosyaya göre 2023’te başlayan İsrail’in son Gazze saldırıları Captagon kaçakçılığını dört kat artırdı. WSJ, Orta Doğu’daki bir başka çatışmanın Suriye-Ürdün sınırında yaşandığını ve bunun bölgede yaygınlaşan Amfetamin benzeri bir uyuşturucu olan Captagon’a karşı bir savaş olduğunu yazdı. Şu cümleler bahse konu makaleden:
“Yasaklı madde, dünyanın en büyük uyuşturucu tedarikçisi haline gelen Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın, Batı’nın yıllardır uyguladığı ekonomik yaptırımları bertaraf etmesine yardımcı oluyor.”
Bu arada Washington merkezli bir ‘think-tank’ (düşünce kuruluşu) olan New Lines Institute, küresel Captagon pazarının yaklaşık 5,7 milyar dolar olduğunu ve bu rakamın Avrupa’daki kokain pazarının yarısına tekabül ettiğini yazdı. Zaten Captagon da maalesef bizim ülkemizde yaygın olan Met, yani Metamfetamin gibi ‘fukara kokaini’ olarak biliniyor.
Captagon ticaretini takip eden Suriyeli araştırma kuruluşu Siyasi ve Ekonomik Ağlar Gözlemevi’ne göre Esad rejimi 2020-2022 yılları arasında yıllık ortalama 2,4 milyar dolar (Suriye’nin GSYH’sinin yaklaşık dörtte biri) gelir elde etti.
Keza ABD’nin etkili gazetelerinden New York Times ile İngiliz devlet televizyonu BBC de Esad’ın Captagon ticaretinden milyar dolarlarca gelir elde ettiğini yazdı. The New Yorker gibi BBC’ye göre de Esad’ın gayrimeşru kazancı savaşın sonlarına doğru yıllık 10 milyar dolara kadar erişti.
O KADAR PARAYI BAŞKA NEREDEN BULACAKTI!
Ee, Esad’ın Moskova’ya kaçırdığı ileri sürülen 135 milyar doları nereden bulduğunu sanıyordunuz! 135 milyar tek sefer için çok büyük para ve kuvvetle muhtemel -bu rakam doğruysa- çok öncesinden başlayarak off-shore hesaplar üzerinden ülkesindeki milyar dolarları yurt dışına çıkardı Esad. Yoksa Moskova, onu, sadece kara kaşı kara gözü için mülteci olarak kabul etmedi. Paranın bir kısmına çökmeleri mukadderdir. Tekrar Yeşil’in o meşhur lafına geliyoruz, tek başına yedirmezler, kustururlar!
Bu arada Captagon dediğimiz hap, 1960’larda Almanya’da narkolepsi, depresyon ve dikkat eksikliği bozukluğunu tedavi etmek için üretilen bir ilacın markasıydı, ancak 1986’da çoğu ülkede yasaklandı.
2011’de başlayan Suriye İç Savaşı, Lübnan’daki siyasi ve ekonomik düzenin çöküşüyle birleşince, Captagon ticareti zor durumdaki sınırlardan ve yönetilmeyen alanlardan Akdeniz limanlarına ve uluslararası nakliye yollarına doğru açıldı.
Suriye’deki yeni rejimin kurulmasına öncülük edecek isimlerden Ebu Muhammed El Golani, Captagon kaçakçılığını detaylarıyla biliyor. Bir açıklama yaptı bu konuda ancak nedense pek dikkat çekmedi.
AYRICA ORGAN KAÇAKÇILIĞI DA YAPTILAR
Esad Rejimi; Captagon’u sadece ihraç etmiyordu, aynı zamanda muhaliflerle savaşan Şebbihalara da sunuyordu ki, sözüm ona cesaret versin!
Öte yandan Guantanamo ve Ebu Gureyb’ten bin beter Sednaya Cezaevi’nde de insanların yalnızca işkenceyle öldürülmediği, kimi bedenlerin öldürüldükten sonra organ kaçakçılığı için kullanıldığı yönünde şüpheler var. Bunların da misal Türkiye’nin öncülüğünde bir uluslararası gözlem heyetince araştırılması/ ortaya konulması gerekiyor.
Zaten Sednaya Cezaevi’nin çok geçmeden filminin de yapılması elzem. Suriyeli aktivist Mazan Hamadi’nin ‘insanım’ diyecek herkesin kanına dokunan o trajik hikâyesi, bir Batılı yapımcı tarafından ne kadar oryantalist gözle ele alınırsa alınsın Suriye’deki 13 yıllık zulmün sembolü olarak hafızalara kazınacaktır.
Nasıl ki Sednaya, Esad Rejimi’nin uyguladığı sistematik vahşetin yeraltındaki simgesi ise, Captagon da 13 yıllık kirli savaşın finansal simgesidir. Ben gazeteci olarak duyduk duymadık diyerek ısrarla, inatla anlatmaya devam edeceğim.