M. Mustafa YILDIZ – 18 Aralık 2024
Suriye topraklarında tanıştık.
Uzun uzun sohbet etme şansımız oldu. Kod adıyla anacağız kendisini…
Ebu Ömer…
Baştan söyleyeyim; bazılarının “cihatçı” tanımına pek uymayacak bir kişilik. Yine baştan yazayım ki kafalar iyice karışsın.
Aşırı milliyetçi bir yapıya sahip. Yani referansı sadece din değil aynı zamanda milliyetçilik…
Aracının mp3 çalarında müzik seçkisinden siyasi görüşünü ortaya koyuyor. Aslen Balıkesirli…
31 yaşında…
Güçlü kuvvetli, neşeli, konuşkan bir yapısı var…
Cihada katılmak için 2018 yılında Suriye’ye geldiğini anlatıyor.
-”Neden?” diye sorduğumda “PKK’ya karşı savaşmak istedim.” cevabını veriyor.
Oysa şimdiye kadar cihada katılmak demek DEAŞ’a katılmakla aynı şekilde tarif ediliyordu.
Örgütle zaten askerlerimizin ve SMO’nun savaştığını hatırlatınca “o zamanki durumlar farklıydı.” yanıtını alıyorum.
Neyse, biz dinlediklerimizi aktarmaya devam edelim.
Arkadaşları vasıtasıyla bilmediği bir ülkeye, bilmediği yöntemlerle bir düşmanı yok etmek üzere geliyor.
Sonrasında başına gelmeyen kalmıyor.
Önce arkadaşlarıyla birlikte terör örgütünün korkulu rüyası haline geliyorlar. Her günleri bir çatışmayla geçiyor…
Sonrasında bölge dinamikleri devreye giriyor.
Bir anda kendisini İdlip kırsalında bir mahallede içinde bulunduğu grubun düşmanı olan o dönemki HTŞ ile çatışırken buluyor.
Sonradan barışıyorlar.
Hiç eğmeden bükmeden soruyorum:
-”Türkiye’de işlediğin bir suç var mı? Neden kalkıp Suriye’ye geldin?”
-”Karıştığım bir suç ya da aranmam yok. Sadece gördüklerim ve duyduklarımdan etkilendim” diye cevap veriyor.
Dinledikçe şaşırtıyor bizi.
Hayat bambaşka bir yöne sürüklüyor Ebu Ömer’i…
Suriyeli bir ailenin kızına gönlünü kaptırıyor. Evleniyorlar. 2 de çocukları oluyor.
Evlilik biraz durup düşünmesine vesile oluyor. Farklı bir yöne kanalize oluyor. Yardım faaliyetlerine katılmaya karar veriyor.
Bambaşka bir mücadele için geldiği Suriye’de kurduğu bir düzen içinde buluyor kendini.
Yeni dönemle birlikte artık kendisi gibi insanlara gerek kalmadığını söylüyor. Suriye’de hayvancılık yapmak istediğini anlatıyor.
Nereden nereye değil mi?
-”Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyor musun?” diye soruyorum.
-”Kayınvalidem hasta onun durumu iyi olunca ilk işim Türkiye’deki ailemi ziyaret etmek olacak” yanıtını alıyorum.
Dedim ya! Bazılarının aklındaki tanımlardan farklı bir hayat. Doğrusuyla yanlışıyla yaşanmış. Ve devam ediyor.
Mazlum coğrafyada milyonlarca farklı hayatın devam ettiği gibi.