
Soykırımda ikinci aşama…
Açlık, yıkım ve salgın hastalıklarla Gazze’yi yaşanmaz hale getirmek…
Bercan TUTAR – 22 Aralık 2023
İşgalci ve sömürgeci Siyonist rejim ile Batılı destekçileri Gazze’deki soykırım planının ilk aşamasında hedefleri vahşi katliamlarla olabildiğince insanı öldürüp ve sağ kalanları da toplu göçe zorlamaktı. Ancak devreye soktukları bu barbar stratejiden istedikleri sonucu alamadılar. Bu nedenle şimdi alt yapısını tahrip ederek salgın hastalıkların kol gezdiği bir ölüm yurduna çevirdikleri Gazze’yi yaşanmaz hale getirme aşamasına geçtiler. Torino Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler tarihi profesörü olan Lorenzo Kamel, El Cezire’deki yazısında bu stratejiyi İsrail’in ‘B Planı’ diye niteliyor. Wall Street Journal gazetesi buna ‘C Planı’ diyor. Jarusalem Post gazetesi ise bu aşamayı İsrail’in ‘Yeni sürgün seçeneği’ diye nitelemiş.
Farklı isim verip yeni tanımlamalarda bulunan birçok uzman var. Ancak biçimi ve formu ne olursa olsun yapılan soykırımın hedefi değişmiyor. Temel amaç Gazze’nin Filistinlilerden arındırılması ve etnik temizliğe tabi tutularak ilhak edilmesi.
Oysa Siyonaziler Gazze’ye ilk saldırdıklarında hedeflerini, “Hamas’ın bölgeden temizlenmesi ve ortadan kaldırılması” diye açıklamıştı. Ancak bunu gerçekleştirmenin imkânsız olduğunu anladılar. Çünkü Gazze halkının iradesini kıramadılar. Gazellileri ölüm ve katliamlarla sindiremediler.
İsrail İstihbarat Bakanlığı tarafından Ekim ayı sonlarında İsrail basınına sızdırılan bir belgede, Gazze’deki 2,3 milyon Filistinlinin Mısır’ın Sina Yarımadası’na zorla ve kalıcı olarak nakledilmesinin ana hatları çizilmişti. 2007’de Gazze’den çekilen İsrail işgal güçleri 18 yıl sonra Gazze Şeridi’ni bu kez ilhak edip kolonileştirmeyi ve Yahudi yerleşimcilerine açmayı planlıyordu. Bu hedef için “Gazze Şeridi Yerleşim Birimi” adlı bir işgal timi bile kuruldu.
Fakat birçok uzmanın da işaret ettiği gibi artık 1948’lerde yaşamıyoruz. Bugün, 75 yıl önce Filistinli nüfusun büyük bir kısmının İsrail işgalcileri tarafından topraklarından sürüldüğü gibi Filistinlilerin şehirleri ve köylerini yok etmek çok zor. Medyanın erişim alanı eskiye göre çok daha fazla. İsrailli yetkililer bu nedenle toplu katliamlarını, soykırım ve etnik temizlik stratejilerine ulaşmak için on binlerce ton bomba atarak Gazze Şeridi’ni yaşanmaz hale getirmeye çalışıyor.
Yeni strateji artık okullar, üniversiteler, hastaneler, fırınlar, mağazalar, tarım arazileri ve seralar, su istasyonları, kanalizasyon sistemleri, elektrik santralleri, güneş panelleri ve jeneratörler dahil olmak üzere Gazze’deki insani, toplumsal, kültürel ve doğal yaşamı destekleyen her tür altyapı ve üst yapıyı yok ederek uygulanıyor.
Dolayısıyla Gazze’de gıda, su, elektrik ve ilacın kesildiği tam kuşatmaya paralel olarak yürütülüyor. İsrail ordusu, insani yardım kuruluşlarının 1,8 milyonu yerinden edilmiş Gazze nüfusunun ihtiyaçlarını hiçbir şekilde karşılamasına izin vermiyor.
Bugün Gazze’de halkının yüzde 90’ı açlık ve hastalıklarla boğuşuyor. Buna bir de soykırımcı İsrail’in bombardımanları ve katliamları eklenince Gazze’yi yeryüzündeki cehenneme çevirdikleri görülüyor.
Örneğin İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi eski başkanı Giora Eiland, “Gazze Şeridi’nin güneyindeki şiddetli salgınlar zaferi yaklaştıracak” diyor.
Gazze Şeridi yaşanmaz hale geldiğinde ve halkın gönüllü olarak bölgeyi terk etmekten başka seçeneği kalmadığında, bir sonraki adım, başta Mısır olmak üzere komşu ülkelerin onları ‘emmeye’ hazır olmasını sağlamaktır.
Bu plan, aralarında ulusal istihbarat teşkilatı Mossad’ın eski müdür yardımcısı Ram Ben Barak’ın da bulunduğu, İsrail’deki pek çok önemli şahsiyet tarafından açıkça ortaya konuyor.
1950 yılında Birleşmiş Milletler (BM) on binlerce Filistinlinin Gazze Şeridi’nden Sina Yarımadası’na ‘geçici olarak’ yerleştirilmesini önerdi. Teklif, mültecilerin sert direnişiyle karşılaştı ve sonunda vazgeçildi.
İsrail ve Batılı destekçileri katliam, sürgün, yıkım ve salgın hastalık stratejisiyle yeni soykırım planlarını aktive etmeye çalışıyor. Fakat unuttukları bir şey var. Bugün Gazze’deki Filistin halkı ve onun direniş hareketi Hamas her zamankinden daha iradeli, daha kuvvetli ve daha dirençli.
Filistinliler ‘geçici’nin ne anlama geldiğini yani kendileri için ‘geri dönüş hakkı’ olamayacağını çok iyi biliyor ve topraklarından ayrılmamaya kararlı görünüyorlar. Soykırımcı Siyonaziler iki buçuk aydır her tür barbarlığı denemelerine rağmen bu hedeflerine ulaşamadı. Gazze halkının ve ona destek veren dünya kamuoyunun iradesine boyun eğdiremediler. Eğdiremeyecekler de… Bu kararlılık, İsrail ve Batılı destekçilerinin fiyaskolarını her geçen gün daha da derinleştiriyor.