Bercan TUTAR – 15 Aralık 2023

 

Ellerinde kundaktaki binlerce Filistinli masum bebeğin kanı olan soykırımcı İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Gazze’ye yönelik barbar katliamların durdurulması yönündeki sert eleştirilere, 28 Ekim 2023 gecesi ulusal ve uluslararası basın mensuplarının önünde yaptığı konuşmada neredeyse tüm Filistinlileri ‘Amalek’ ilan edip cevap vermişti.

Amelek demek Yahudilerin en nefret ettiği düşman demek. Böylece Netanyahu, Filistin toprakları üzerindeki insan, hayvan veya bitki namına canlı olan her şeyi ayırım gözetmeden tamamen yok edeceklerini duyurdu.

Konuşmasında Netanyahu, Yahudi dinindeki metinlere ve medyada çokça tartışılan Yeşaya kehanetine atıf yaparak Nil’den Fırat’a uzanan toprakların hepsini ele geçireceklerinin altını çizerek dünyaya meydan okumuştu. Ardından da soykırımcı İsrail askerlerini 3 bin yıl önceki bir mitolojide geçen Yahudi savaşçılarına benzeterek, Hamas’ın 7 Ekim’deki taarruzuna benzer bir saldırının bir daha gerçekleşemeyeceğini ileri sürmüştü.

Kant olarak da Netanyahu, Tanah’taki 1’inci Samuel kitabının 15’inci bölümündeki 3’üncü ayeti okumuştu: “Şimdi git, Amalekliler’e saldır. Onlara ait her şeyi tümüyle yok et, hiçbir şeyi esirgeme, hiçbirine acıma. Kadın erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.”

Amalekliler Yahudileirn tarihsel düşmanları olarak biliniyor. Ancak sadece efsanelerde ismi geçiyor. Haklarında bilimsel bulgu yok. Yahudilerin nefret ettikleri ve yok edilmesini istedikleri halklar için kullandıkları bir ifade. Haliyle günümüzün Amaleklileri de Filistinliler ve Filistin’e destek verenler oluyor.

Bu açıdan Amaleklilerin soykırımına çağrıda bulunan bu ayet Yahudi Nazizmi’nin en berrak manifestosudur. Bu ayeti/manifestoyu konuşmasında aynen zikreden Netanyahu kendini ve askerlerinin yaptıklarını Yahudi mitolojisindeki safsatalarla savunarak Gazze’de ateşkes olmayacağını ve saldırıları sonuna kadar sürdüreceğini belirtmişti.

Böylece bütün dünya işgalci ve soykırımcı Siyonist rejiminin temel ideolojisinin Hitler’den ilham alınan Yahudi Nazizmi olduğunu bir kez daha gördü. Bu bağlamda Gazze halkına uygulanan barbar soykırım Siyonistlerle Batılı suç ortağı Siyonazilerin bütün maskelerini teker teker düşürdü. Bilinçaltlarındaki gerçek ideoloji olan Yahudi Nazizmi’ni ortaya çıkardı.

Hemen belirtelim ki bu tanımlama biz ait değil. Yahudi Nazizmi ifadesini ilk kullanan kişi ünlü Yahudi tarihçi Moşe Zimmermann’dır.

Zimmermann 1990’lardan itibaren İsrail medyasına da yansıyan röportajlarında İsrail’deki Siyonist rejimin Filistinli Araplara yönelik katliam ve sömürgeciliğe dayalı işgal politikasını Hitler’in Nazizm ideolojisinden daha tehlikeli buluyor.

Zimmermann’ın da işaret ettiği gibi Hitler’in hedefi Almanya ve Avrupa’daki bütün Yahudileri imha etmek veya öldürmek değildi. Onun asıl hedefi Yahudileri Almanya’nın ve Avrupa’nın dışına sürmekti. Bu kapsamda önce Fransız sömürgesi Madagaskar adası fikri öne çıktı. Sonra da Rusya’ya sürgün edilme stratejisi izlendi.

İlginizi çekebilir!  Samurayların istihbarat-terör sınavı

Ancak Hitler’in politikalarını çarpıtan Siyonistler, sürgün planını ‘Yahudileri imha projesi’ diye lanse etti.

Zimmermann İsrail’in özellikle Batı Şeria’da sivil işgalci Yahudileri silahlandırıp orduya almasını Hitler’in SS birliklerine gönüllü yazılan Nazilere benzettiği için büyük tepki toplamıştı. Üniversiteden kovulmaya çalışılan Zimmermann Siyonistlerin kendisine yönelik İsrail içinden ve dünyadan artan baskı politikasını Yahudi Nazizmi ile özdeşleştirmişti.

Avrupa ve ABD’deki Siyonazilerin Hitler’i de aşan bir faşizmle hareket etmeleri günümüzde de sürüyor. Gazze’yi savunan, Filistinlilere destek çıkan Avrupa ve ABD’deki herkes hemen anti-semitist ilan edilip şeytanlaştırılıyor. Hatta ABD’deki Yahudi lobisinin baskısıyla Amerikan Kongresi, Siyonist işgalci İsrail rejimini eleştirmeyi bile anti-semitizm diye yaftalayarak suç kapsamına aldı.

Görüldüğü üzere Yahudi Nazizmi sadece Filistinlilere değil insan haklarından bahseden, ifade özgürlüğünü savunan vicdan sahibi ahlaklı herkese karşı devreye giriyor. Bu bağlamda Filistin’in haklarını avunan ve Gazze’deki soykırıma karşı çıkan herkesi çağımızın yok edilmesi gereken Amelekleri ilan eden bu Yahudi Nazizmi dünyadan büyük tepki görüyor.

Hitleri kat kat sollayan İsrailli yöneticiler Yahudi Nazizmi ideolojinde sınır tanımıyor. İsrail 75 yıldır yaptığı gibi 7 Ekim’den sonra da Yahudi Nazizmi ideolojisine göre hareket ediyor.

Çünkü bu ideolojiye göre Amalek yani düşman ilan edilen biri insan sayılmıyor. İsrail de Gazze’deki soykırım politikasını bu retorikle meşrulaştırıyor. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Gazze’ye saldırıdan önce Filistinlilerden “insan hayvanlar” olarak söz etti. Benzer şekilde, İsrail’in Almanya büyükelçisi Ron Prosor, onları “kana susamış hayvanlar” olarak nitelendirdi ve İsrail’in eski BM büyükelçisi Dan Gillerman da Filistinlileri “korkunç, insanlık dışı hayvanlar” diye tanımladı. Cumhurbaşkanı Herzog ise Hamas saldırısından bütün Gazellilerin sorumlu olduğunu ve Gazze’de kimsenin masum olmadığını herkesin suçlu olduğunu ilan ederek açıkça soykırım çağrısında bulundu.

Filistinlilere yönelik bu ırkçı, sömürgeci ve insanlıktan çıkarma söylemi Yahudi Nazizmi’nin Hitler’den ve Batılı sömürgecilerden aldığı bir mirastır. Naziler de soykırım hazırlıkları yaptıkları dönemde Yahudileri “yok edilmeleri gereken zararlı haşeratlar ve hamamböcekleri” diye tanımlamıştı.

Şimdiki Yahudiler de Filistinlileri Hitler’den ilham aldıkları bir retorikle tanımlayıp yok etmeye çalışıyor. Bu söylem, Yahudi Nazizminin ve onun Batılı müttefiklerinin Filistinlilere yönelik kitlesel katliamını gerçekleştirmesini sağlamaya yönelik kasıtlı bir retorik stratejidir.

Sömürgecilik karşıtı düşünür Frantz Fanon, Yeryüzünün Lanetlileri’nde, sömürgecinin sömürgeleştirilmiş olanı nasıl kötülüğün özüne dönüştürdüğünü uzun uzun anlatır. Fanon, “Sömürgeleştirilmiş özne her zaman bir hayvan durumuna indirgenir. Sömürgeci, sömürge öznesini insanlıktan çıkarır. Sömürgeleştirilenden bahsettiğinde zoolojik terimler kullanır” der.

İlginizi çekebilir!  Amerika Dünya Hakimiyetini Kaybetmek İstemiyor-1

İsrail’in şu anda bağlı kaldığı Yahudi Nazizmi’nin hem askeri hem retorik stratejisi Afrikalılara ve Yerli Amerikalılara yönelik soykırımların hizmetine sunulan ve yüzyıllardır süren ırkçı Avrupa sömürge söylemlerinin bir devamıdır. İsrail’in Filistin’in varlığını inkâr etmesi ve ‘halksız bir toprak’ olduğunu iddia ettiği toprakları işgal etmesi, Filistinlileri soykırımdan geçirmesi; her açıdan Avrupalı yerleşimcilerin Afrika ve Amerika yerlilerine karşı devreye soktuğu soykırımın sömürgeci gerekçelerini yansıtıyor. Şu an bile Afrikalı ve Amerikalı yerli halklardan ‘ilkel insanlar ve yamyamlar” diye bahsedilmesi bu soykırımcı ve sömürgeci söylemin mirasıdır.

Avrupalı sömürgeciler, “Keşif Doktrini’ denilen soykırım stratejilerini Yahudilerin Amelek mitolojisindeki safsatalar ile “vadedilmiş topraklar” ve “seçilmiş millet” gibi çarpıtılıp kutsallaştırılan İsrailiyatın tarihsel manipülasyonlarından aldı.

Dünyayı kendine vadedilmiş bir yer olarak gören Avrupalı Beyaz Adam da Yahudiler gibi seçilmiş bir millet olduğuna inanıyordu. Böylece kendinde zorla da olsa başka halkları köleleştirme, topraklarını işgal etmek hakkı görüyordu. Bu kutsal görevdi. Çünkü dünyayı uygarlaştırıyordu. Şurası açık ki Avrupalı sömürgecinin ilham kaynağı kendini seçilmiş millet gören Yahudi teolojiydi. Bu teolojiye göre geliştirilen Avrupa “Keşif Doktrini” ancak daha yeni Mart 2023’te Roma Katolik Kilisesi tarafından reddedildi. Yani bu soykırımcı ve sömürgeci stratejisiyle Batı dünyası Kilise’nin de onayıyla 500 yıldır dünyada insanları köleleştirdi. Keşfedilen yerlerin mülk ve topraklarına el konuldu. Zenginlikleri yağmalandı. Beş yüzyıl boyunca küresel çapta Batı’nın temel sömürge programının bir parçası olan Keşif Doktrini daha yeni Katolik kilisesi tarafından reddediliyor. Belki de bu yüzdendir Papa, Gazze’deki soykırımın ancak 67’inci gününde ateşkes çağrısında bulunabildi.

Hâsılı kelam Yahudi Nazizmi ile Batı sömürgeciliği arasında tarihsel ve stratejik ilişki karşılıklı olarak hâl3a devam ediyor. Bağları hâlâ çok güçlü. Bu sembiyotik ilişkide önce Batı dünyası Yahudi ırkçılığını ve barbarlığını modernize ederek kendi çıkarları için kullandı. Şimdi de Batı’nın modernize ettiği barbarlık ve soykıırm stratejisi Siyonistler tarafından Yahudi Nazizmi projesiyle Filistin’de yeniden devreye sokuldu.

Dolayısıyla Yahudi Nazizmi projesinin çökmesi Batı’nın da çöküşünü tetikleyecektir. Bu yüzden Batılı Siyonaziler, İsrail’in Yahudi Nazizmi projesini canla başla savunuyor. Fakat ne yapsalar da başaramayacaklar. Çünkü devran dönüyor.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.