Batı’da anti-siyonizm dalgası tsunamiye dönüşüyor
Soykırımcıların etekleri tutuştu, kaçacak delik arıyorlar
Avrupa ve ABD’de ‘ultimi barbaroru/barbarların en büyüğü’ ilan edilen İsrail’i lanetleme furyası çığ gibi büyüyor
Bercan TUTAR – 05 Ocak 2024
Gazze’de çocuk ve kadınları vahşice katleden Siyonist İsrail rejimi ABD Başkanı Joe Biden ve Avrupalı birkaç psikopat siyasinin desteği dışında Batı dünyasındaki hemen her kesimden büyük bir tepki görüyor. Masum Gazellilere yönelik soykırımda sınır tanımayan İsrailli Naziler daha şimdiden Batı’da ‘Ultimi barbaroru/barbarların en büyüğü’ diye lanetleniyor.
Batılı Siyonazilerin son olarak Harvard rektörünü istifaya zorlamasında da görüldüğü üzere soykırımcı İsrail’e yönelik en küçük eleştiri yapanlara karşı dahi her tür linç yöntemine başvurmaları ters tepiyor. Batı’daki Yahudi lobisinin İsrailli Nazilerin Filistinlilere yönelik soykırımını aratmayan her muhalifi linç etmeye odaklı barbar stratejileri, Batılı toplumlarda Yahudilere duyulan tarihi nefreti yeniden körüklemiş görünüyor.
Özellikle kundaktaki bebeklerin, çocukların ve kadınların katledilmesinin insanlarda yol açtığı ahlaki ve vicdani sorumluluk hissi, Batı kamuoyunda İsrailli soykırımcılara ve bu soykırımı savunan Batılı liderlere ve Batı’daki Yahudilere duyulan nefreti had safhaya çıkarmış durumda.
Feministinden çevre aktivistine, liberal solcusundan muhafazakârına, modacısından sporcusuna, ev kadınından CEO’suna, esnafından doktoruna, ressamından müzisyenine, yazarından işçisine, şoföründen pilotuna, mühendisinden doktoruna kadar Batı’nın farklı toplumsal ve kültürel katmanlarındaki hemen her kesimdeki insanlar, İsrail’deki Siyonist rejimin Gazze’de bütün ahlaki ve vicdani sınırları aşarak işlediği sistematik soykırıma isyan ediyor.
Bunun en açık göstergesi de anketler. Avrupa ve ABD’de özellikle Z kuşağındaki İsrail karşıtlığı ve Yahudilere duyulan öfkenin derinliği Siyonistlerde büyük bir paniğe yol açmış durumda.
Örneğin Almanya’da halkın yüzde 65’i hükümetin Siyonazi politikasına karşı. İspanya, İrlanda ve İtalya’da ezici çoğunluk Filistin’den yana. Fransa ve İngiltere’de halkın yüzde 50’si soykırımcı hükümetlerine tepkili. En çarpıcı olanı ve Siyonazilere hafakanlar yaşatan sonuçlar ise ABD’deki Harvard-Harris anketinden geldi. Bu ankete katılan 18 ila 24 yaş aralığındaki üniversiteli gençlerin yüzde 60’ı Hamas’ın direnişini destekliyor ve 7 Ekim’deki saldırıyı haklı buluyor. Aynı şekilde 25 ila 34 yaş aralığındakilerin yarısı ve 35 ila 44 yaş aralığındakilerin ise yüzde 40’ı da aynı şekilde İsrail’in soykırım politikalarına karşı çıkıp Filistinlileri destekliyor.
Siyonistler bu haklı tepkileri manipüle etmek için insanları Yahudi düşmanlığıyla ve antisemitizmle yaftalamaya çalışıyor. Ancak bu retorik hokkabazlığı insanları daha da sinirlendiriyor. Örneğin, yılbaşı gecesi Kanal4’de Yahudilere yönelik artan düşmanlığa ilişkin endişelerini dile getiren annesi Yahudi olan İngiliz aktör ve televizyoncu Stephen Fry’ı seyirciler adeta topa tuttu.
Çocuklar katledilirken Yahudi propagandası yapan Fry’yı doğduğuna pişman eden sıradan İngiliz izleyiciler, sosyal medyanın her platformundan “Biz Yahudi düşmanı değiliz, soykırımcıların düşmanıyız!” diye haykırdı.
Pahalı bir takım elbiseyle çay yudumlayan Fry’in pozunu İsrail’in attığı füze sonucu can çekişen yaralı bir Filistinli çocuğun fotoğrafıyla yan yana koyan sosyal medya kullanıcıları, “Gazze bombardımanlarında neredeyse her gün 100’den fazla çocuk katledilirken ‘kırılganlık’ hakkında konuşan şu zengin ‘Yahudi kırması oğlana’ bakın hele!” sözleriyle tepkilerini dile getirdi.
Bu yüzden İsrail’i savunan Fry gibi Batılı Siyonaziler kaçacak delik arıyor. Paniğe kapılan Siyonistler, İsrail’in vahşetlerini eleştiren herkesi faşist ilan etme kurnazlığına başvuruyor. Fakat sığınacakları bir yer kalmadı. Hepsi kaçacak delik arıyor.
Normal batılı insanlar soykırımcılara tepkilerini bildikleri Yahudi binalarına gamalı haç çizerek, Yahudi dükkânlarının camlarını işaretleyerek, işyerlerinde Yahudilere hizmet vermeyi, onlara bir şeyler satmayı reddederek ve onlardan alış veriş yapmayarak gösteriyor.
Sosyal medyadan paylaşım yapan on binlerce Batılı duyarlı insan, “Yahudilerle bir sorunum yok ama Gazze’de çocuk ve kadınlara karşı her tür insanlık suçunu işleyen Yahudi Devleti benzersiz derecede barbar bir varlık, değil mi?” diye soruyor.
İsrail’deki devlet terörünün temeli olan Siyonist rejime yönelik tepkileri Yahudi karşıtlığı ve düşmanlığı diye pazarlayan soykırımcı zihniyet artık nefes alacak yer bulamıyor. Manipülasyonlarına kimseyi alet edemiyorlar.
Avrupa’da Yahudi nefretini körükleyen tarihsel dinamikler Gazze’deki soykırım vesilesiyle yeniden su yüzüne çıktı. Normal insanlar Yahudi lobisinin her şeyi kontrol etme hastalığından mustarip. Yahudilerin kan dökmeyi seven barbarlıklarından şikâyetçiler. Son olarak da Yahudilerin kendilerini diğer insanlardan üstün gören “seçilmiş millet” safsatasına büyük tepki gösteriyorlar.
Dünyadaki Yahudi lobisi bir ahtapot gibi her şeyi ve her yeri kontrol etse de artık başarılı olamıyor. Yahudi lobisinin Avrupa ve ABD’de her muhalif sesi boğmaya çalışan siyaseti ile Siyonist İsrail’in Filistin’de izlediği işgalci ve soykırımcı strateji arasında bir fark yok. Yahudi lobisi ona hizmet etmeyen Batılıları linç ederek, işinden ederek, aç bırakarak, komplolara ve itibar suikastlarına uğratarak yok ediyor. İsrail de direnen ve boyun eğmeyen her Filistinliyi vahşice katlediyor. Mahiyet açısından bu iki strateji arasında bir fark yok. İkisi de farklı olana ve eleştiriye tahammül edemiyor. Tam kontrol ve itaat istiyor.
Çifte pasaportlu olup İsrail ordusunda savaşan ve soykırım suçu işleyen Batılı Yahudiler için insanlar eskiden olduğu gibi listeler yapılmasını ve yargılanmalarını istiyor. Fransa ve Hollanda’da bu yönde çağrılar artmaya başladı.
Batılıları en çok rahatsız eden şey Fry’ın anti-semitizmi ‘ırkçılığın kabul edilebilir tek biçimi’ olarak tanımlamasıydı. Soykırımcı Siyonistlerin İsrail’in barbarlıklarını eleştirenleri hemen radikal, İslamcı ve aşırı sağcı ırkçı ahmaklar ya da ahlaki düşüklük içindeki bilinçsiz sol diye yaftalaması, toplumda daha fazla öfkeye yol açıyor.
Artan Yahudi nefretinden en çok rahatsız olanlardan biri de iflah olmaz Siyonazilerden olan sol ideolojinin kamuflajı içindeki Spiked yayın yönetmeni Brendan O’Neill.
İsrail’in vahşetlerini eleştiren Amerikalı öğrencileri “Yahudilerin katledilmesinden zevk alan aptal gençler” diye aşağılıyor. O’Neill ve onun gibiler, İsrail yerine Hamas’ın soykırım yaptığını söyleyebilecek kadar da iğrençleşebilen fanatik bir Yahudi Nazisi olduğunu unutmamak lazım. Z kuşağı arasında yapılan anketlerde büyük bir çoğunluğun Yahudileri ‘zalim bir sınıf’ olarak görmesi kanına dokunmuş.
Saçmalıkta sınır tanımayan O’Neill gibi Siyonaziler ateşkes çağrısı yapılan en masum protestoları dahi “Batılı şehirlerin sokaklarında dizginsiz neşeyle yapılan Nazi tarzı geçit törenleri” diye yaftalıyor.
Batı ülkelerindeki çoğu Siyonazi bu histerik haleti ruhiyeye sahip. Hepsi tımarhanelik. Nitekim çoğu İsrail’e gidip orduya katılıyor ve masum Gazzeli bebekleri katlettikten sonra ülkelerine dönüp insan haklarından ve Yahudilerin maruz kaldığı mağduriyet masallarından bahsediyor.
Soykırıma karşı çıkanları Batı medeniyetinin düşmanları ve İslamcıların müttefiki diye aşağılamaya kalkıyor. Fakat ne yapsalar da Batı’da başlayan ve giderek her yere yayılan soykırımcı İsrail’i lanetleme dalgasını durduramazlar. Batılı halklar korku duvarını aştı. Toz kondurulmayan ve şimdiye kadar korunan İsrail’i şimdi herkes yerden yere vuruyor. Bunlar daha İsrail ve onu destekleyenlerin iyi günleri. Yahudilerin güvendiği Batılı dağlara kar yağıyor artık. Avrupa ve ABD’de ‘ultimi barbaroru/barbarların en büyüğü’ ilan edilen İsrail’i lanetleme furyası çığ gibi büyüyor. İsrailfobi ve İsrail’i lanetleme dalgası her geçen gün şiddetleniyor ve giderek bir tsunamiye dönüşmeye doğru ilerliyor. Bundan kaçış yok. Soykırımcıların etekleri tutuştu, kaçacak delik arıyorlar.
