Dr. Eray GÜÇLÜER – 06 Ocak 2025
Anka, birçok kültürde yer alan evrensel nitelikli kırmızı ve mavi renkli, büyük mitolojik bir kuştur. Kendini yakıp küllerinden yeniden doğan Anka kuşu sabrı, yenilmemeyi, mücadele etmeyi ve emek vererek tekrardan dirilmenin sembolüdür. Ulaşılması güç bir ideali temsil eder. Türkler için Anka Kuşu, ölüm ve yeniden doğuşun, bilgelik ve ölümsüzlüğün simgesidir. Türk mitolojisinde Anka Kuşu, insanlara hem bilgelik hem de umut getiren bir varlıktır. Bu kuşun kendini yeniden küllerinden var edebilmesi, Türk toplumunda hem bireysel hem de toplumsal anlamda yeniden doğuşu simgeler.
ANKA-IV İNSANSIZ SAVAŞ UÇAĞININ AYRICALIKLI KONUMU
28 Aralık 2024 tarihinde ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştiren ANKA-III’ten sonra gözler ANKA-IV’e çevrildi. TUSAŞ tarafından geliştirilen ANKA serisi hava araçları Bayraktar Kızılelma gibi aslında SİHA veya İHA değildir. Her ikisi de Türkiye’nin geliştirdiği insansız savaş uçaklarının alt versiyonlarıdır. Bu açıdan insansız savaş uçağı projelerinin savunma sanayimizin geliştirilmesinde ve ülkemizin savunulmasında çok önemli bir yeri vardır. Sonuçta savaş uçakları aynı zamanda hava önleme harekatları da yapsalar aslında taarruz silahlarıdır. Hava savunmasına öncelik veren Türk devlet aklı, çok katmanlı Çelik Kubbe bütünleşik hava savunma sistemini Hakim-100 komuta-kontrol merkezli olarak aktive etmeyi başardı. Ayrıca farklı kategorilerde geliştirilen hava savunma füzeleri kara, deniz ve hava araçlarında kullanılmaya başlandı.
ROBOT SAVAŞLARI DÖNEMİ
Şimdi burada iki durum ortaya çıkıyor. Birincisi geleceğin savaşları robotların savaşları olacak. Dolayısıyla görünmeyen, hızlı, sessiz, çevik ve uzun menzilli gidebilen robotik uçaklara duyulan ihtiyaç her geçen gün daha da artacak. İşte tam da ANKA-IV bunun için tasarlanıyor. ANKA-III’ten farklı olarak ANKA-IV çift motorlu olacak. Asgari beş bin kilometre menzilin üzerinde en az 20 saat havada kalabilecek. Asgari 20 bin metrenin üzerine tırmanabilmesi beklenen ANKA-IV düşman derinliklerine sessizce sızıp düşman hedeflerini görünmeden vurup geri dönebilecek kabiliyette pilotsuz savaş uçağı olacak. Azami ve asgari kelimelerini çok kullandım biliyorum, bunun sebebi ANKA-IV’ün şu anki Ukrayna menşeli altı bin librelik motorunun yerine çok yakında muhtemelen 2025 yılı içerisinde 10 bin librelik TEİ yapımı milli ve yerli TF-10000 motorlarının takılacak olması. O zaman bütün bu hesaplamalarımızın daha yükseğe doğru güncellenmesi gerekecek.
UZAY SAVAŞLARI DÖNEMİ
İkinci durum ise yakın gelecekte insan unsurunun yerini alacak robotların savaş alanlarına hakim olmasıyla birlikte savaşın uzaya taşınması artık çok daha güçlü bir ihtimal olarak karşımıza çıkıyor. Ancak insanın uzayda savaşabilmesi çok zor. Bunun yerine uzayda savaşacak araçların yapılması gerekiyor. İnsan dayanıklılığı sınırlı olduğu için günümüz savaş uçakları ancak 25-30 kilometre irtifaya çıkabiliyorlar. Fakat insansız savaş uçakları 80 kilometre atmosfer sınırına kadar çıkabilir. Yani muhtemelen ANKA-V veya ANKA-VI atmosfer sınırına ulaşacak gibi görünüyor. Burası uzay için kritik savaş sınırıdır. Bundan sonrasında yer çekimi etkisi kaybolacağı için uçak uzay boşluğuna sürüklenebilir ve dünyadaki fizik kuralları değişir uzay fiziği devreye girer.
Dolayısıyla muhtemelen ANKA-VII uzay fiziğine göre dizayn edilecektir diye düşünüyorum. Uzayda hareket için uzay fiziğine uygun ayrı teknolojiler geliştirmek gerekir ancak 80 kilometre irtifa olan uzay sınır eşiğine ulaşmanın da çok önemli etkileri ve avantajları olacaktır. Çünkü uzayda hava sürtünmesi ve yer çekimi etkisi bulunmadığından atılacak bir roketin kazanacağı ivme ile gidebileceği mesafe dünyadakinden yüzlerce kat daha fazla olacaktır. Yani dünyada 10 kilometre menzile sahip bir füze uzay şartlarına göre dizayn edilmiş ise eşik sınırda ateşlendiğinde uzay boşluğunda teorik olarak binlerce kilometre gidebilir.
Bu nedenle hem ANKA hem de Kızılelma serisi insansız savaş uçakları aslında Türkiye’nin uzay programının önemli unsurlarıdır. Şimdi neden bu uçaklara ANKA ve Kızılelma isimlerinin verildiğini daha iyi anlamaya başladık. Ulaşılmak istenen büyük hedef artık dünya değil uzay da ondan. Ne diyelim yapanların ve emeği geçenlerin eline sağlık. Bundan sonra da bu alandaki gelişmeleri yakinen takip edeceğiz. Çok yaşa Türkiye’m.
Muhteşem güzellikte bir yazi ol.muş.Kaleminize sağlık malesef bunu görmeyen sözde beyin taşıyan yaratiklar var.
Yine çok detaylı ve bilgilendiren güzel bir makale olmuş komutanım… Ellerinize kaleminize sağlık teşekkürler ve sonsuz saygılarla
Uzay fiziği… İnsan heyecanlanıyor. Tebrikler Eray komutan… Adana dan selamlar…
çocukken kot pantolan üretiyoruz diye seviniyorduk. şu hale bak havada, karada, denizde ,deniz altında ,uzayda yapılanlara bak. bazıları hala patates ,soğan derdinde.