Ceyhun BOZKURT – 12 Aralık 2024
“Suriye’de her şey yeniden başlıyor” dedik.
O yazıyı yazdığımız süreçte;
- Şam’da geçici bir yönetim oluşturuldu.
- Suriye Milli Ordusu, PYD/YPG terör örgütünü Münbiç’ten çıkardı.
- Deyrizor merkezi, dün itibariyle muhaliflerin kontrolüne geçti.
- İsrail, Suriye’ye yönelik saldırılarını sürdürdü. Bir boyutu Şam’ı topçu atışlarının mevzisine alabilecek Suriye’nin en yüksek dağı Hermon’u işgal etti.
- Yine İsrail, Türkiye sınırındakiler dahil olmak üzere Suriye’nin bütün askeri altyapısına, tarihinin en büyük hava saldırısını yaptı. Amaç, Suriye’nin askeri kapasitesini, deyim yerindeyse “ok-yay” teknolojisine döndürmekti.
- ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Michael Eric Kurilla, Suriye’nin kuzeyindeki PYD/YPG elebaşlarını ziyaret etti. Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby de, terör örgütüne desteklerini sürdüreceklerini açıkladı.
Birkaç maddelik gelişmeler bunlar. Bunların altında ek maddeler sayabiliriz.
Dediğimiz gibi Esad yönetimi gitti ama birçok sorun henüz çözülmedi. PYD/YPG işgaline yönelik reaksiyon olumlu olmakla beraber bölgede çok sayıda üssü bulunan ABD, bu örgütü himaye etmeye devam ediyor.
SURİYE’DEKİ ABD ÜSLERİ
ABD’nin Suriye’deki askeri üsleri, ABD’nin Suriye içindeki operasyonlarını desteklemek ve DEAŞ’a karşı mücadeleye katkı sağlamak gerekçesiyle kuruldu. Bu üsler, büyük ölçüde Suriye’nin kuzeydoğusunda ve doğusunda, özellikle Haseke, Deyrizor ve Rakka bölgelerinde yer almakta. ABD’nin üsleri genellikle PYD/YPG’nin maske örgütü olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile iş birliği içinde kullanılmaktadır. ABD’nin Suriye’deki bilinen başlıca üsleri ve bulundukları yerler şunlar:
1- Haseke Bölgesi
El-Malikiyah (Derik): Türkiye sınırına yakın stratejik bir konumda yer almakta. Lojistik destek ve radar istasyonları açısından önemli bir bölge.
Rumeylan: Bu üs, özellikle petrol sahalarına yakınlığı nedeniyle stratejik bir öneme sahip.
2- Deyrizor Bölgesi
El-Omar Petrol Sahası: ABD’nin Deyrizor’daki ana üssüdür. Suriye’nin en büyük petrol sahası olan bu bölge, ABD’nin, enerji kaynaklarını koruma ve DEAŞ’ın finansman kaynaklarını kesme stratejisinin bir parçasıdır.
Conoco Gaz Tesisi: Gaz üretim tesisine yakın bu üs, enerji altyapısını koruma amaçlıdır.
3- Rakka Bölgesi
ABD’nin Rakka çevresinde, özellikle Tabka yakınlarında küçük üsleri olduğu bilinmektedir. Bu üsler, havaalanı ve lojistik destek için kullanılmaktadır.
4- El Tanf Üssü:
Ürdün ve Irak sınırına yakın bir konumda yer alan bu üs, ABD’nin İran destekli grupların hareketlerini denetlemesi açısından kritik bir noktadır. Ayrıca, İran’ın Suriye üzerindeki etkisini sınırlama amacı taşır.
ABD’NİN ÜS STRATEJİSİ
Bu üslerin birçoğu, DEAŞ’LA mücadele bahanesiyle kuruldu. Ancak ABD’nin varlığı, aynı zamanda bölgedeki İran ve Rusya gibi aktörlerin etkisini dengeleme ve Türkiye’nin Suriye’deki faaliyetlerini izleme amacını da taşıyor. Türkiye ise, ABD’nin YPG ile olan iş birliğini eleştirerek bu üsleri sık sık gündeme getirmektedir.
Bu üslerin bir kısmı kalıcı olmayabilir; ancak ABD’nin Suriye’deki askeri varlığı, bölgedeki jeopolitik dinamikler değiştikçe önemini korumakta. İşte tam da böyle bir değişim/dönüşüm sürecinde ABD üsleri, bölgede İsrail’in de müttefiki olarak bir baskı unsuru olacaktır. Terör örgütü de bu varlığa güvenerek Suriye’nin yeni döneminde, hiç olmazsa mevcut toprak işgalini korumaya yönelecektir. Bu da Türkiye’ye yönelik terör bataklığı tehdidini sürekli gündemde tutacak.
ENGİN ALAN’IN UYARILARI
Sosyal medya paylaşımlarını görünce eski Özel Kuvvetler Komutanı, 24. Dönem MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan’ı aradım. Alan Paşa, basına konuşmayı pek sevmez. Ancak dönemin ve sürecin önemi dolayısıyla 3-4 cümle de olsa uyarılarda bulundu. Bölgeyi çok iyi bildiğini aktaran Engin Alan, “Suriye, Irak’a benzemez” diyerek şu uyarıları yaptı:
“Bir kere oradaki dinamikler çok daha karmaşıktır. Çok sayıda etnik ve mezhep unsuru var. Ayrıca bölgede hakimiyet veya liderlik isteyen çok sayıda güç var. ABD, Fransa, İsrail, Rusya, İran, hatta Türkiye… Bu da sorunun çözümünü karmaşıklaştırıyor.
Ama bizim için öncelik bir an önce Fırat’ın doğusundaki terör varlığının ortadan kaldırılmasıdır. Göreceksiniz, Suriye uzun süre kendine gelemeyecek. Bununla ilgili sosyal medya paylaşımlarımı bakın. Çıkarları çatışan çok aktörlü, çok boyutlu bir süreç başlıyor. Bizim için Fırat doğusu hayati önemde. PKK/YPG’nin genişleyip, palazlanması mutlak önlenmeli. Bu yapılmaz ise bizim için en kötü senaryo, ABD’nin ilk fırsatta Kuzey Irak’la Suriye’nin kuzeyini birleştirme planı devreye girer.”
Engin Alan Paşa, PYD/YPG’nin çok hayati yeraltı ve yerüstü kaynaklarını da kontrol ettiğini hatırlattı:
“Suriye’nin su, petrol, doğalgaz kaynaklarının çoğu Fırat doğusunda. Petrol orada, Fırat Nehri üzerinden su orada. Tabka Barajını örgüt kontrol ediyor.”
Bu kapsamda örgütün etkisiz hale getirilmesinin ısrarla altını çizdi.
Emekli Korgeneral Engin Alan’ın haklılık payı yüksek. Örneğin, Suriye Irak’tan çok daha etnik ve dini zenginliğe sahip. Bunları birleştirmeyip, aynen Osmanlı sonrası olduğu gibi ayrıştırmaya çalıştığınızda, birlik beraberlik mümkün olmuyor. Kimler var Suriye’de? Bakalım:
1- Araplar
- Çoğunluk Grubu : Suriye’nin büyük bir kısmı Arap kökenlidir ve Arapça, ülkenin resmi dili ve kültürel ortak paydasıdır.
- Sünni Araplar : Genellikle Sünni İslam’ı benimsemişlerdir ve ülkenin en büyük dini-etnik grubudur.
- Alevi Araplar : Nusayri olarak da bilinen bu grup, Alevilik inancına sahiptir ve özellikle Lazkiye ve Tartus gibi kıyı bölgelerinde yoğundur.
2- Kürtler
- Kürtler, Suriye’nin ikinci büyük etnik grubu olarak biliniyor.
- Genel olarak Suriye’nin kuzey bölgelerinde, özellikle Halep’in kuzeyi, Kamışlı, Kobani ve Afrin gibi yerlerde yaşarlar.
- Kürtçe (özellikle Kurmanci lehçesi) konuşurlar ve büyük bir kısmı Sünni İslam’a mensuptur.
3- Türkmenler
- Suriye Türkmenleri, Oğuz Türkleri’nin soyundan gelir.
- Daha çok Halep, Humus, Lazkiye ve Hama gibi toplananlar yoğunlaşmışlardır.
- Türkçe konuşurlar ve çoğu Sünni Müslümandırlar.
4- Asuriler (Süryaniler)
- Asuriler, Hıristiyan bir etnik gruptur ve Aramice’nin modern bir şekilde toplandığını konuşurlar.
- Özellikle Haseke ve Kamışlı gibi kuzeydoğu bölgelerinde yoğundurlar.
5- Ermeniler
- Suriye Ermenileri, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan 1915 Ermeni Olayları sırasında bölgeye göç görülüyordu.
- Halep, Şam ve Kamışlı gibi şehirlerdeki topluluklar oluşturmuşlardır.
- Hıristiyandırlar ve Ermenice konuşurlar.
6- Çerkezler
- Çerkezler, 19. yüzyılda Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğu’na göç eden halklardandır.
- Sünni Müslümandırlar ve Çerkesce konuşurlar.
- Hama, Halep ve Şam gibi bileşikler bulunurlar.
7- Dürziler
- Dürziler, İslam’dan türemiş özel bir inanca sahiptir.
- Daha çok Suriye’nin mevcuttaki Süveyda bölgesinde yaşayanlar.
- Kendi geleneksel dillerini korusalar da en çok Arapça konuşurlar.
8- Ezidiler
- Ezidiler, Afrin, İdlib gibi Suriye’nin kuzeybatısında bazı bölgelerde yaşıyorlar.
- Ezidilik inancına sahiptirler.
9- Filistinliler
- 1948’den sonra İsrail’den kaçan Filistinli mülteciler, Suriye’ye yerleşmiştir.
- Çoğunlukla Şam ve etrafa yoğunlaşmışlardır.
10- Çingeneler (Domlar)
- Çingeneler, genellikle göçebe bir yaşam tarzını benimsemiş etnik bir topluluktur.
- Arapça ve yerel diller konuşurlar.
Bu etnik çeşitlilik, Suriye’nin tarih boyunca farklı medeniyetlerin kavşak noktasında bulunmasıdır.
Görüldüğü üzere Suriye’de birliği sağlamak için çok ciddi irade, dayanışma ve hakikaten iyi niyet gerekli. Çünkü İsrail örneğinde olduğu üzere bu ülkeyi ortadan kaldırmak isteyen bazı canavarlar da pusuda bekliyor. O canavarların en büyük aparatı da başta PYD/YPG olmak üzere terör örgütleri olacak.