Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 2 Kasım 2024
19 Ekim 2024 günü Almanya Şansölyesi (Başbakanı) Olaf Scholz İstanbul’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Bu ziyaretin temeli, Eylül 2024’te BM Genel Kurulu için New York’ta giden iki devlet adamı arasındaki görüşmede atılmıştı. Almanya ile yıllardır zikzaklı bir siyasi ilişki varsa da gene de Batı dünyasında Türkiye açısından en önemli ilk üç ülkeden biridir. Bugün Scholz’un ziyaretinin yoğun gündemler sebebiyle geciken değerlendirilmesi ele alındı.
Türkiye-Almanya İlişkilerinin Derinliği ve Bugünü
Osmanlı Devleti’nin son yıllarında Avrupa ülkeleri içerisinde ekonomik, siyasi ve askeri alanda en iyi ilişkilerin olduğu ülke Almanya idi. Nitekim “Almanya hayranı” devlet adamlarının gayretiyle de I. Dünya Harbi’ne Almanya’nın yanında müttefiki olarak girildi. İki ülkenin ve müttefiklerinin kaybettiği harbin sonunda Almanya’ya Versay Antlaşması dayatılırken, Osmanlı’ya da Sevr dayatılmak istendi. Türkiye İstiklal Harbi ile Sevr’i paçavraya çevirdi.
Şansölye Scholz, Erdoğan’la birlikte düzenlenen ortak basın toplantısında Türkiye-Almanya ilişkilerinin 100’ncü yılına vurgu yaptı. Her iki ülkede de cumhuriyet kurulduktan sonra, I. Dünya Harbi sonunda kopan siyasi ilişkiler 1924 yılı başlarında ilk siyasi temaslarla başladı. Bunu takiben Mart 1923’te Ankara’da Türk-Alman Dostluk Antlaşması imzalandı. Anlaşmayı takiben Almanya’nın ilk Ankara Büyükelçisi Rudolf Nadolny 15 Haziran 1924’te Ankara’ya intikal ederek, güven mektubunu Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Atatürk’e sundu. Türkiye’nin Berlin’e atadığı Büyükelçi ise Kemaleddin Sami Paşa (Gökçen)’ydı.
Dayatılan Versay Antlaşması kompleksi Almanya’da Hitler ve Nazi rejimini doğurdu. Ve 1934’te iktidar olan Hitler’li Almanya yeni bir dünya harbini daha başlattı. Nasıl ki I. Dünya Harbi öncesinde Osmanlı’nın ekonomi, siyasi ve askeri alanda ilk sırayı alan devlet Almanya iken, II. Dünya Harbi öncesinde de de Almanya idi. 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nden en az hasarla çıkmak maksadıyla Almanya ile muhtelif antlaşmalar yapıldı. Kırıkkale’de bugün TSK’nin mühimmat ihtiyacının neredeyse tamamını karşılayan silah fabrikaları Alman firmaları vasıtasıyla kuruldu. Harp Akademileri ve üniversitelerde sadece Nazilerden kaçan Yahudi akademisyenler değil, çok sayıda Alman subayı ve akademisyeni de görev aldılar.
I. Dünya Harbi sonrası da Türkiye-Almanya ilişkileri 1960’lı yılların başından itibaren artan bir ivmeyle gelişti. Halen Türkiye’nin ihracatında21 milyar dolarla ilk sıradadır. Geçen yıl Almanya’dan ithalat 28 milyar dolar, ticaret hacmi de 50 milyar dolara dayanmıştı.
Her iki ülke de NATO üyesidir. Almanya, 1970’li yıllardan itibaren TSK’nin harp silah ve araçlarının tedarikinde ilk sıraya yükseldi. Özellikle yeni gemi inşaatı olmak üzere, Deniz Kuvvetleriyle teknoloji transferinde de işbirliğini sürdüren Almanya, hava ve kara harp silah/araçlarında ise zaman zaman Türkiye’yi inciten ambargolar uygulamakta, ABD gibi güvenilirliğini giderek yitirmektedir. Ayak dirediği son olay da Eurofighter satışı idi.
Almanya, yarıya yakını “çifte vatandaş” olmak üzere yaklaşık 4 milyon Türk’ün yaşadığı bir ülkedir. Federal Meclis Bundestag’da yer alan 18 Alman vatandaşı Türk milletvekili yanında çeşitli eyaletlerin meclislerinde de var olmaktadırlar. Ancak Almanya’daki Türk ya da Türkiye kökenli siyasiler genellikle Türkiye karşıtıdırlar. Bunlardan koalisyon hükümetinin bakanlarından Cem Özdemir’in verdiği önerge ile Bundestag’da Türkiye’nin Ermeni soykırımını işlediği safsatası kabul edilmiştir. Öte yandan Almanya, Türkiye’deki siyasilerin yurt dışındaki en önemli oy kaynaklarıdır da…
Türkiye ile Almanya’nın tarihi ve mevcut pek çok yakın ilişkisine rağmen kültürel farklılık sebebiyle yıldızı barışmamaktadır. Ancak Türkiye, AB ile ilişkiler ve ekonomik açıdan Almanya’yı, Almanya da Avrupa güvenliği, kitlesel göçün durdurulması ve pazar olarak Türkiye’yi bir kenara bırakamayacak kadar bağımlıdırlar. İki ülke yöneticisinin görüşmesinde İsrail konusunda 180 derece, Rusya-Ukrayna konusunda ise nüanslar düzeyinde farklar vardır.
Sonuç itibariyle her iki ülke daha önceleri gibi “kaygan” yolda ortak zemini bulabilmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin Almanya ile ilişkilerinde dikatli olmakta fayda var (gibil)
Almanya yanlış politikalar uygulamakta ustadır,bu yüzden iki defa kaybedip işgal altında yaşamaktadır.Türkiye 1nci dünya savaşında müttefiki idi ve bu yüzden imparatorluğunu kaybetti.Şimdi de binlerce işçi ile kalkınmasına yardımcı oldu ve halk Alman halkını sever.Almanya bunun değerini anlamıyor,sonra çok pişman olacak, Rusyadan korkuyor,Türkiyenin dostluğu çok işine yarardı.