AK Parti ile o yıllarda muhalif olan MHP’nin, söz konusu ülke menfaatleri olduğunda milli duruş sergilemesi özellikle PKK ile mücadelede hükümete tam destek vermesi FETÖ’nün hain planlarını tedavüle sokmasında büyük bir engel teşkil ediyor olması Pensilvanya’dan gelen talimatla 2. MHP operasyonu startını verdiriyordu.
Hatırlarsanız 1. operasyonda MHP’yi toplum nezdinde itibarsızlaştırmak için kaset kumpasları yapılmıştı bu tutmayınca doğrudan MHP’yi ele geçirme operasyonuna başladılar.
Bu iş için FETÖ’nün “onu koruyun kollayın” dediği, FETÖ’ye yakınlığıyla bilinen Hüseyin Gülerce’nin “hoca efendiye çok yakın bir isimdir” dediği Sayın Meral Akşener sahaya sürülüyordu.
Peki amaç neydi?
Zaten iktidarla hasım olan FETÖ’nün, iktidarı devirebilmek ve hain emellerini işleme sokması için CHP-HDP-MHP üçlemesine acil ihtiyacı vardı.
Akabinde Sayın Bahçelinin Akşener için “FETÖ’nün siyasi figürü olarak MHP’de genel başkanlığa getirilmek isteniyor” sözüyle de tüm boşluklar doldurulmuş oluyordu.
Yargı kumpasıyla MHP’yi kurultaya götürüp Sayın Akşener’i genel başkan yapmaktı amaçları.
Neyse sonuç olarak FETÖ ve dolayısıyla “Ben Başbakan olacağım! Başbakan olacağım!“ diyerek 23 nisan çocuğu edasıyla sevinen Sayın Akşener şekeri elinden alınmış çocuk gibi oluvermişti birden. Çünkü MHP’yi ele geçirme planları tutmamıştı.
Şimdi ben FETÖ’yü anlıyorum da, asıl şaşırdığım Sayın Akşener’in, hamurunda binlerce şehidin kanı olan bu kutlu davaya teşkilatçılığı, ahde vefayı, gelenekleri, Ülkü Ocakları’nı ve Türklerin toyu olan kurultayları yok sayarak uydurma bir kongreyle tepeden inme bir şekilde gelebileceğine inanmasıdır.
Sakın yanlış anlamayın, MHP’de diğer siyasi partiler gibi belli bir tüzük çerçevesinde yönetiliyor ve siz dahil bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tüzüğün el verdiği şekilde aday olma ve seçilme hakkı vardır. Fakat sizin olayınız FETÖ’nün yargıda en güçlü olduğu bir dönemde oldu bittiye getiriliyor olmasıydı.
Hadi göreve geldiniz diyelim; MHP ve Ülkücü hareket sizi nasıl hazmedip baş olarak kabul edecekti acaba?
Merhum ağabeyinizin ülkücü bir geçmişe sahip olması bu davanın çilesini çekmesi size referans oluyorsa eğer, bu garip kardeşinizin ağabeyi de iyi bir Ülkücüydü, hem de o zamanın Urfa şartlarında idi (bilen bilir) bende o günden bu güne milim sapma göstermeden bu kutlu davanın gönül eri olarak davama hizmet ediyorum. Eğer bu bir haksa inanın benim hakkım sizden fazla!
Aslında, genel başkanla liderin farkı burada ortaya çıkıyor. Siz o gün çıkıp “Yok arkadaş bu kan bu dokuya uymaz!”, ”Bu kutlu davaya ben bu ihaneti yapamam” diyebilseydiniz en azından gönüllerin lideri olarak tarihe geçerdiniz.
Bunu nasıl öngöremediniz diye merak ediyordum fakat sonraki yıllarda hep bir adım ötenizi görmeden hareket ettiğinizi görünce merakım yok oluyordu birden.
İYİ Parti’nin kuruluşu da geçmişten ders almadığınızın bir göstergesiydi aslında.
Bilmiyorum size talimat verildi mi verilmedi mi ama merkez sağ gibi bir kimlikle sahaya çıksaydınız bugün ciddi bir boşluğu doldurmuş olurdunuz diye düşünüyorum.
Çünkü Türk siyasetinde kendi kadrosuyla birlikte başka bir partiden kopan oluşumların en büyük sorunu kendilerine yeni bir kimlik oluşturmada sorun yaşamalarıdır. Eski kimlik, yeni kimlik kavgası hiç bitmez. Tıpkı sizin içinde bulunduğunuz durum gibi, kurmaylarınızın her biri farklı fraksiyonların temsilcisi gibi ama siz her defasında milliyetçi bir parti olduğunuzu vurguluyorsunuz.
Sayın Akşener; Siyasi parti mezarlığı, Her kesimden üç beş oy devşirmek için şirin görünüp kendi ilkelerinden taviz veren partilerle dolu.
Demek ki neymiş, sonradan lider olunmuyor, lider doğuluyormuş!
Kendinizi dev aynasında görüp bir gün CHP’ye bir gün öbürüne ayar vermeye çalışıyorsunuz ama baraj aşağı çekilmeseydi şu an esameniz bile okunmuyor olacaktı.
AK Parti ile o yıllarda muhalif olan MHP’nin, söz konusu ülke menfaatleri olduğunda milli duruş sergilemesi özellikle PKK ile mücadelede hükümete tam destek vermesi FETÖ’nün hain planlarını tedavüle sokmasında büyük bir engel teşkil ediyor olması Pensilvanya’dan gelen talimatla 2. MHP operasyonu startını verdiriyordu.
Hatırlarsanız 1. operasyonda MHP’yi toplum nezdinde itibarsızlaştırmak için kaset kumpasları yapılmıştı bu tutmayınca doğrudan MHP’yi ele geçirme operasyonuna başladılar.
Bu iş için FETÖ’nün “onu koruyun kollayın” dediği, FETÖ’ye yakınlığıyla bilinen Hüseyin Gülerce’nin “hoca efendiye çok yakın bir isimdir” dediği Sayın Meral Akşener sahaya sürülüyordu.
Peki amaç neydi?
Zaten iktidarla hasım olan FETÖ’nün, iktidarı devirebilmek ve hain emellerini işleme sokması için CHP-HDP-MHP üçlemesine acil ihtiyacı vardı.
Akabinde Sayın Bahçelinin Akşener için “FETÖ’nün siyasi figürü olarak MHP’de genel başkanlığa getirilmek isteniyor” sözüyle de tüm boşluklar doldurulmuş oluyordu.
Yargı kumpasıyla MHP’yi kurultaya götürüp Sayın Akşener’i genel başkan yapmaktı amaçları.
Neyse sonuç olarak FETÖ ve dolayısıyla “Ben Başbakan olacağım! Başbakan olacağım!“ diyerek 23 nisan çocuğu edasıyla sevinen Sayın Akşener şekeri elinden alınmış çocuk gibi oluvermişti birden. Çünkü MHP’yi ele geçirme planları tutmamıştı.
Şimdi ben FETÖ’yü anlıyorum da, asıl şaşırdığım Sayın Akşener’in, hamurunda binlerce şehidin kanı olan bu kutlu davaya teşkilatçılığı, ahde vefayı, gelenekleri, Ülkü Ocakları’nı ve Türklerin toyu olan kurultayları yok sayarak uydurma bir kongreyle tepeden inme bir şekilde gelebileceğine inanmasıdır.
Sakın yanlış anlamayın, MHP’de diğer siyasi partiler gibi belli bir tüzük çerçevesinde yönetiliyor ve siz dahil bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tüzüğün el verdiği şekilde aday olma ve seçilme hakkı vardır. Fakat sizin olayınız FETÖ’nün yargıda en güçlü olduğu bir dönemde oldu bittiye getiriliyor olmasıydı.
Hadi göreve geldiniz diyelim; MHP ve Ülkücü hareket sizi nasıl hazmedip baş olarak kabul edecekti acaba?
Merhum ağabeyinizin ülkücü bir geçmişe sahip olması bu davanın çilesini çekmesi size referans oluyorsa eğer, bu garip kardeşinizin ağabeyi de iyi bir Ülkücüydü, hem de o zamanın Urfa şartlarında idi (bilen bilir) bende o günden bu güne milim sapma göstermeden bu kutlu davanın gönül eri olarak davama hizmet ediyorum. Eğer bu bir haksa inanın benim hakkım sizden fazla!
Aslında, genel başkanla liderin farkı burada ortaya çıkıyor. Siz o gün çıkıp “Yok arkadaş bu kan bu dokuya uymaz!”, ”Bu kutlu davaya ben bu ihaneti yapamam” diyebilseydiniz en azından gönüllerin lideri olarak tarihe geçerdiniz.
Bunu nasıl öngöremediniz diye merak ediyordum fakat sonraki yıllarda hep bir adım ötenizi görmeden hareket ettiğinizi görünce merakım yok oluyordu birden.
İYİ Parti’nin kuruluşu da geçmişten ders almadığınızın bir göstergesiydi aslında.
Bilmiyorum size talimat verildi mi verilmedi mi ama merkez sağ gibi bir kimlikle sahaya çıksaydınız bugün ciddi bir boşluğu doldurmuş olurdunuz diye düşünüyorum.
Çünkü Türk siyasetinde kendi kadrosuyla birlikte başka bir partiden kopan oluşumların en büyük sorunu kendilerine yeni bir kimlik oluşturmada sorun yaşamalarıdır. Eski kimlik, yeni kimlik kavgası hiç bitmez. Tıpkı sizin içinde bulunduğunuz durum gibi, kurmaylarınızın her biri farklı fraksiyonların temsilcisi gibi ama siz her defasında milliyetçi bir parti olduğunuzu vurguluyorsunuz.
Sayın Akşener; Siyasi parti mezarlığı, Her kesimden üç beş oy devşirmek için şirin görünüp kendi ilkelerinden taviz veren partilerle dolu.
Demek ki neymiş, sonradan lider olunmuyor, lider doğuluyormuş!
Kendinizi dev aynasında görüp bir gün CHP’ye bir gün öbürüne ayar vermeye çalışıyorsunuz ama baraj aşağı çekilmeseydi şu an esameniz bile okunmuyor olacaktı.
