Ferhat ÜNLÜ – 14 Ekim 2023
İsrail-Hamas ya da giderek İsrail-Filistin savaşı bağlamında hemen her kesimin, herkesin aklını kurcalayan derin bir mesele var: Böylesi bir harekât, operasyon ya da bizde müşahhas örneklerini gördüğümüz üzere terör saldırılarında istisnasız her zaman gündeme gelen istihbarat zaafı tartışmaları…
İstihbaratın dünü, bugünü, yarını üzerine 30 yıldır yazıp çizen bir gazeteci olarak Yahudilerin istihbaratçı bir kavim olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Hattı zatında bunu söylemek için istihbarat uzmanı olmaya da gerek yok. O halde ister istemez şu soru akıllara geliyor: Onca hazırlık yapılmış, hücrelerle sınırlı tutulamayacak cesamette ve adına ‘Aksa Tufanı’ verilen bir operasyon planlanmış ama Mossad’ın haberi yok. Hatta Hamas içindeki kimi önemli isimlerin bile haberi yok.
İstihbarat zaafı meselesine ABD’nin prestijli haber yorum dergilerinden The New Yorker’da yayınlanan makalede de değinildi. Makaleden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın baş danışmalarından Nuh Yılmaz’ın paylaşımı vesilesiyle haberdar oldum. Makalenin başlığı şu: “Hamas ne düşünüyordu?”
Makaleye göre özetle Hamas, Aksa Tufanı’nda gizliliği koruyabilmek için ayrıntıları Hamas’ın politik liderlerinden Musa Ebu Merzuk’a bile haber vermemiş.
İSRAİL’DE EN ÇOK SORULAN SORU: ‘MOSSAD UYUYOR MUYDU?’
İsrail gazeteleri ise, başta Benjamin Netenyahu muhalifi Haaretz olmak üzere “Mossad, nasıl haber atladı?” diye soruyor doğal olarak. Haaretz, Netenyahu’yu yerden yere vuruyor ama İsrail devletine yakın bir gazetedir. Öyle ki, 7 Haziran 2010’da ‘Israel Worried by New Turkey Intelligence Chief’s Defense of Iran’ (İsrail, Türkiye’nin Yeni İstihbarat Şefinin İran’ı Savunmasından Kaygılı) başlıklı o meşhur ve kendileri açısından meşum yazının yayınladığı gazetedir Haaretz.
Bu gazete; Hakan Fidan MİT Müsteşarı olarak göreve gelir gelmez, atamadan yalnızca iki hafta sonra Mossad’ın, bu atamadan kaygı duyduğunu öne süren bir makale yayınladı. Makalede savunma ve istihbarat uzmanı gazeteci Amir Oren’in imzası vardı. O yazı, İsrail istihbarat çevrelerinin yönlendirmesiyle kaleme alınmıştı. Oren yazıda, Hakan Fidan’ın Teşkilat’ın başına gelişiyle birlikte iki ülke arasındaki karşılıklı istihbarat takasının zarar göreceğini ve İsrail’in kendisine düşman veya örgütlerin eline geçebileceği kaygısıyla Türkiye’ye bilgi aktarımını sınırlandıracağını iddia ediyordu. Yazının ana fikri şu cümlede mündemiçti:
“İsrail savunma kurumları ve özellikle Mossad’ın, Türkiye’nin ulusal istihbarat örgütü (MİT) ile bağları olan dış ilişkileri bölümü, Hakan Fidan’ın, bu örgütün başına getirilmesinden ve bu atamanın Türkiye’nin İsrail ve İran ile ilişkileri açısından sonuçlarından endişeli.”
Aynı Haaretz, Hamas saldırısından Netenyahu’nun politikalarını sorumlu tutuyorsa ve dahi kulağının delikliği ve agresifliğiyle nam salmış İsrail gizli servisini yerden yere vuran yazılar yayınlıyorsa hafife almamak lazım.
Ezcümle ‘Mossad efsanesi çöktü’ ana fikrini Haaretz gibi gazeteler başta olmak üzere İsrail’de medya organlarında dillendirilmeye başlandı, daha ötesi kamuoyunda fısıltı gazetesinde dilden dile bir parça da ürkekçe dile getirilen bir olgu bu.
Hamas saldırısı sonrası başlayan ve her daim olduğu gibi sivillerin hayatını hiçe sayan İsrail saldırıları öncesinde yaptığı açıklamada Netanyahu, “İran üstü asıl faile dair” ilginç bir Rusya (!) göndermesi yaptı. Rusya da hemen Filistin devleti ve “Doğu Kudüs” dedi, haklı olarak. Ruslarla, Rus Yahudileri ve İsrail arasında derin meseleler vardır, birbirlerine mesafelidirler. Bu konunun erbabı ‘Ortodoks Doğu’ uzmanı Reşit Kemal As’tır, o yüzden ayrıntıya girmiyorum.
Rusya’nın bugüne dek hiç olmadığı kadar gür biçimde ‘iki devletli çözüm’den bahsetmesinde Zelenski’nin; sanki çok gücü varmış gibi İsrail’in yanında olduğunu açıklamasının da etkisi var.
Bu arada gardaş Azerbaycan da İsrail’den yana. Bundan İran’ın bu işin arka planında olmasının da etkisi var. Azerbaycan İran’a göre pozisyon alır. Negatif anlamda. O yüzden Türkiye, üzerine alınmamalı bunu.
RUSYA’NIN NE DEDİĞİ ARTIK DAHA ÖNEMLİ
İsrail-Filistin meselesinin Rusya bağlamında en güncel istihbari sorusu şudur:
Netenyahu, İran’ın ötesinde gerçek sorumlu olarak Rusya’yı mı görüyor?
Netenyahu, Hamas saldırısını içeride bir süredir zayıfladığı için gücünü yeniden tahkim etmesi için bir vasıta, vesile olarak görüyor. Mossad haberdar mıydı, değil miydi, haberi vardı da vermedi mi sorularına bu eksenden bakmakta fayda var. Netenyahu bu savaşla kısa vadede yeniden güçlenebilir ama orta, uzun vadede acımasız, savaş hukukunu hiçe sayan İsrail saldırıları iki devletli çözüme kapı aralayabilir, Kudüs; Doğu-Batı olarak bölünebilir.
Peki Türkiye, bütün bu olanlara ne diyor? Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafları itidale çağırıyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan diplomasi yürütüyor. Türkiye özet olarak “Filistin devleti” diyor, “Doğu Kudüs” diyor. Kudüs, ileride Berlin gibi Doğu Batı diye ayrılsa şaşırmamak lazım.
Yazının açılışında Yahudiler istihbarat işine kadim zamanlardan beri meraklıdırlar dedik. Bunun altını birkaç emsalle doldurayım: Mossad’ın özdeyişi bile Tevrat’tandır: “Yol göstereni olmayan ulus düşer; danışmanı bol olan güvendedir.”
İSRAİL’İN ‘DANIŞMANLARINDA’ SORUN VAR
Kadim Çağlarda İstihbarat Yahudilerin İşiydi. Yahudi Ezoterizmi’nde ve Yahudi kutsal metinlerinde istihbaratın önemli bir yeri vardır. İstihbaratla ilgili en çok bahsin geçtiği semavi din kitabı Tevrat’tır. ‘İbrani İncili’nde meşhur bir Rahav hikâyesi vardır. Yahudileri Kenan ülkesinde kollayan bir kadının hikâyesi. Ayrıntısı zaman alır, ama vardır kutsal metinlerinde. Onu bir kenara bırakalım. O bir yana Mossad’ın Özdeyişi Bile Tevrat’tandır. Mossad’ınki ise Süleyman Özdeyişleri 11:14’tendir: “Yol göstereni olmayan ulus düşer, danışmanı bol olan güvendedir.”
O zaman yazıyı şöyle bağlayabiliriz: Ya İsrail’in halihazırdaki danışmalarında bir sorun var ya da 7 Ekim’den bu tarafa yaşanan her şey Tel Aviv tarafından öngörülmüştü. İsrail, ister bir adım önde olsun ister geri; iki devletli çözüm için masaya oturmak zorunda kalacak. Aksi takdirde Museviler, M. S. 132’de Roma İmparatorluğu’na karşı isyanla kurdukları üç senelik devletten bu yana kurdukları tek devlet olan 1948 doğumlu, insan ömrüyle yaşıt İsrail devletini de yitirmek zorunda kalabilirler.