Aksa Tufanı küresel intifadaya dönüşüyor

Bercan TUTAR – 17 Kasım 2023

 

Soykırımcı İsrail ordusu küresel vicdanın duvarına toslamanın travması içinde. Bebek ve çocukları katletmek için her tür vahşeti işlemekten ve her tür manipülasyona başvurmaktan çekinmeyen Siyonazi katilleri artık ecellerinin geldiğini fark etmeye başladı. Can havliyle bu kez kuduz köpekler gibi hastanelere karşı saldırıya geçtiler.

Gazze’nin kuzeyindeki Endonezya ve Şifa hastaneleri başta olmak üzere bütün sağlık kurumlarını bombalayan İsrail ordusu Batı Şeria’nın Cenin kentindeki İbn-i Sina Hastanesi’ni de kuşattı. İşgal ordusu personelden ve hastalardan binayı terk etmelerini istedi ancak doktorlar bu talebi reddetti.

Peki neden hastaneler hedef seçiliyor? iki neden öne çıkıyor. Kuzeydeki Gazze halkı evlerini terk etmemek ve güneye gitmemek için hastanelere ve çevrelerine sığınıyor. İsrail ordusu halkı sürmek ve hastanelere ve çevrelerine sığınan sivilleri tamamen tahliye etmek için hastaneleri seçiyor.

İkincisi Gazze halkının direnişini kıramayan işgalci Siyonaziler, hastaneleri içindeki doktor ve yaralılarla birlikte birer esirhaneye dönüştürmek istiyor. Böylece Hamas’ın saldırılarına karşı kendilerini koruyabileceklerini düşünüyor. Yani işgal etikleri yerde barınacakları hiçbir yer olmadığı için hastanelere sığınıp oraları içindeki hasta, doktor ve masum sivillerle birlikte kendilerine birer canlı kalkan haline getirmeyi planlıyorlar.

Bu da içinde bulundukları çaresizliğin ne kadar derinleştiğini gösteriyor. Fakat bir yandan Hamas diğer yandan dünya kamuoyu Siyonazileri askeri ve siyasi yönlerden sıkıştırmaya devam ediyor. İsrail kendi plan ve soykırım projesinin altında ezilmeye başladı.

Ne Hamas’a karşı askeri bir üstünlük kurabiliyor ne Gazze halkının iradesini kırabiliyor ne de dünya kamuoyunun tepkisini kontrol edebiliyor.

Üç taraftan sıkışan Siyonazilerin hastanelere saldırı planları da büyük bir fiyaskoyla sonuçlandı. İleri sürdükleri bütün argümanların yalan ve sahte olduğu kanıtlandı. Bebek ve çocuk soykırımına karşı arsızca tutunmaya çalıştıkları son dallar da kökünden kırıldı.

Hastanelerde Hamas’ın tünelleri olduğunu, esirlerin orada tutulduğunu ve Hamas’ın hastaneleri karargâh olarak kullandığını ileri sürüyordu İsrail’in Siyonazi yönetimi. Fakat bütün iddiaları asparagas çıktı. Dünya soykırımcılardan kanıt bekliyor. Yalandan başka hiçbir şey sunamadılar.

Filistin Sağlık Bakanı Mai El Kaila, BBC Arapça’ya yaptığı açıklamada, Gazze’de İsrail’in baskın düzenlediği El Şifa Hastanesi’nde Hamas karargâhı bulunduğu yönündeki iddiaları destekleyecek bir kanıt sunulmadığını söyledi.

Zaten niyetlerinin bütün Gazze halkını sürgüne yollamak olduğu güneye giden Gazzelilere de yaptıkları uyarıdan anlaşıyor. İşgalci İsrail ordusu Gazze’nin güneyindeki dört kasabanın boşaltılması çağrısında bulundu. Han Yunus’un bazı mahallelerinde ‘Evlerinizi terk edin ve sığınaklara gidin’ yazılı uyarılar dağıttı Siyonazi askerleri.

Ancak ne yapsalar da halk yaşadığı yerleri terk etmiyor. Örneğin Filistin İstatistik Kurumu, 807 bin kişinin halen Gazze’nin kuzeyinde yaşadığını açıkladı. Bütün soykırım ve katliamlara rağmen halk evlerini ve yaşadığı yerleri terk etmiyor.

Bu direniş ve dünyadan yükselen tepkiler Siyonazilerin kimyalarını alt üst ediyor. Nitekim Siyonazi soykırımına destek veren Batılı liderler artık insan içine bile çıkamıyor. Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron göstermelik de olsa geri adım atmaya ve İsrail’in sistematik bebek katliamlarını durdurmasını açıkça dile getirmek zorunda kaldı.

Beyaz Saray önünde neredeyse her gün toplanan Filistin destekçisi kalabalıklar, “Biden içeride saklanamazsın, seni soykırımla suçluyoruz” sloganı atıyor. ABD Başkanı Biden’ın bir programda yaptığı konuşma, Filistin destekçisi bir kişinin “Gazze’nin yaşamasına izin verin ve ateşkesi hemen sağlayın” sözleriyle kesildi. Yine Chicago’da miting yapan Biden’a “Joe’nun soykırımı” şeklindeki tepki dikkat çekti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, kongrede İsrail`in Gazze saldırıları nedeniyle protesto edildi. ABD’li Demokrat Senatör Elizabeth Warren, akşam yemeği yediği restoranda Filistinli bir kadın tarafından protesto edildi. İsrail’e yönelik destek mesajı veren Kanada Başbakanı Justin Trudeau, yemek yediği restoranda protesto edildi. Göstericiler, “Elleriniz kanlı” sloganları attı. Trudeu, apar topar restorandan ayrıldı.

Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo, İsrail’in Gazze’deki katliamlarına destek vermesi nedeniyle ülkesindeki göstericiler tarafından protesto edildi. Finlandiyalı bir aktivist Orpo’ya “Gazzelilerin toplu katliamından sonra nasıl hissediyorsunuz?” diye sordu. Paris’te Filistin’e destek için bir araya gelen Fransızlar, Macron’un İsrail’e koşulsuz desteğini ve geç gelen ateşkes çağrısını eleştiriyor. İsrail’in Gazze’deki katliamlarına destek veren Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joly, ülkesinde katıldığı bir sergide, protesto edildi. Kanadalı yazar ve aktivist Yves Engler, Joly’e “İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği suçları neden destekliyorsunuz? Elinizde kan var. 4000’den fazla Filistinli çocuğun öldürüldüğü katliamları desteklemek için İsrail’e gittiniz” diyerek bağırdı. Kanadalı Bakan, bu sözler karşısında bir şey demeden sergiden kaçtı.

Öte yandan Birleşmiş Milletler ile İsrail arasında ipler gittikçe daha da gergin hale geliyor. İsrail, “İsrail şu anda yüksek komiserin ziyaretinin herhangi bir ek fayda getireceğinden emin değil” gerekçesi ile BM İnsan Hakları Şefi’nin ülkeye girişine izin vermedi. Birleşmiş Milletler’in Gazze’de kontrolü eline alacağı iddiası güçlenirken İsrail’in ABD Büyükelçisi, Gazze’de BM kontrolü fikrine karşı çıktı.

Her taraftan sıkışan İsrail çıkış bulamıyor. Özellikle de dünya halkları, bebek ve çocukların katledilmesi karşısında bir şey yapılamaması nedeniyle adeta cinnet geçiriyor. Filistinlileşen dünya bu saatten sonra Filistinliler gibi reaksiyon göstermeye başladı. Her ülkedeki Filistinlileşen halklar, İsrail işgaline karşı ayaklanan Gazze’deki gönüldaşları gibi onlar da kendi ülkelerindeki Siyonazi iktidarların hegemonyasına ve kirli soykırım projelerine karşı ayaklanmaya başlayacaktır.

Gazze’de Hamas’ın 7 Ekim’de Aksa Tufanı ile başlayan taarruz her geçen gün bütün dünyayı saran küresel bir intifadaya dönüşmeye doğru ilerliyor. Dünya artık Filistin özgürleşmedikçe ve sadece İsrail’dekiler değil dünyanın dört bir yanındaki soykırımcı Siyonazilerden kurtulmadıkça gerçek adalete ve özgürlüğe ulaşamayacaklarını görmeye başladı.

Çünkü biraz insan olanın veya biraz vicdan taşıyan kimsenin kalbi Gazze’de her 10 dakikada bir çocuğun hunharca katledilmesini kaldıramıyor. Siyonaziler ve destekçileri katlettikleri o kundaktaki, kuvözdeki veya anne kucağındaki bebeklerin kanında boğulacak. İnsanlığın küresel vicdanının duvarına toslayan bebek katili Siyonaziler bu saatten sonra ne yapsalar da lanetlenmekten ve yeryüzünden silinmekten kurtulamazlar. Bugünler onların daha iyi günleri. Her gelen gün öncekinden daha beter olacak. Masum bebek ve kadınlara yaşattıkları vahşetin bin beterini görecekler.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Bercan TUTAR – 17 Kasım 2023

 

Soykırımcı İsrail ordusu küresel vicdanın duvarına toslamanın travması içinde. Bebek ve çocukları katletmek için her tür vahşeti işlemekten ve her tür manipülasyona başvurmaktan çekinmeyen Siyonazi katilleri artık ecellerinin geldiğini fark etmeye başladı. Can havliyle bu kez kuduz köpekler gibi hastanelere karşı saldırıya geçtiler.

Gazze’nin kuzeyindeki Endonezya ve Şifa hastaneleri başta olmak üzere bütün sağlık kurumlarını bombalayan İsrail ordusu Batı Şeria’nın Cenin kentindeki İbn-i Sina Hastanesi’ni de kuşattı. İşgal ordusu personelden ve hastalardan binayı terk etmelerini istedi ancak doktorlar bu talebi reddetti.

Peki neden hastaneler hedef seçiliyor? iki neden öne çıkıyor. Kuzeydeki Gazze halkı evlerini terk etmemek ve güneye gitmemek için hastanelere ve çevrelerine sığınıyor. İsrail ordusu halkı sürmek ve hastanelere ve çevrelerine sığınan sivilleri tamamen tahliye etmek için hastaneleri seçiyor.

İkincisi Gazze halkının direnişini kıramayan işgalci Siyonaziler, hastaneleri içindeki doktor ve yaralılarla birlikte birer esirhaneye dönüştürmek istiyor. Böylece Hamas’ın saldırılarına karşı kendilerini koruyabileceklerini düşünüyor. Yani işgal etikleri yerde barınacakları hiçbir yer olmadığı için hastanelere sığınıp oraları içindeki hasta, doktor ve masum sivillerle birlikte kendilerine birer canlı kalkan haline getirmeyi planlıyorlar.

Bu da içinde bulundukları çaresizliğin ne kadar derinleştiğini gösteriyor. Fakat bir yandan Hamas diğer yandan dünya kamuoyu Siyonazileri askeri ve siyasi yönlerden sıkıştırmaya devam ediyor. İsrail kendi plan ve soykırım projesinin altında ezilmeye başladı.

Ne Hamas’a karşı askeri bir üstünlük kurabiliyor ne Gazze halkının iradesini kırabiliyor ne de dünya kamuoyunun tepkisini kontrol edebiliyor.

Üç taraftan sıkışan Siyonazilerin hastanelere saldırı planları da büyük bir fiyaskoyla sonuçlandı. İleri sürdükleri bütün argümanların yalan ve sahte olduğu kanıtlandı. Bebek ve çocuk soykırımına karşı arsızca tutunmaya çalıştıkları son dallar da kökünden kırıldı.

Hastanelerde Hamas’ın tünelleri olduğunu, esirlerin orada tutulduğunu ve Hamas’ın hastaneleri karargâh olarak kullandığını ileri sürüyordu İsrail’in Siyonazi yönetimi. Fakat bütün iddiaları asparagas çıktı. Dünya soykırımcılardan kanıt bekliyor. Yalandan başka hiçbir şey sunamadılar.

Filistin Sağlık Bakanı Mai El Kaila, BBC Arapça’ya yaptığı açıklamada, Gazze’de İsrail’in baskın düzenlediği El Şifa Hastanesi’nde Hamas karargâhı bulunduğu yönündeki iddiaları destekleyecek bir kanıt sunulmadığını söyledi.

Zaten niyetlerinin bütün Gazze halkını sürgüne yollamak olduğu güneye giden Gazzelilere de yaptıkları uyarıdan anlaşıyor. İşgalci İsrail ordusu Gazze’nin güneyindeki dört kasabanın boşaltılması çağrısında bulundu. Han Yunus’un bazı mahallelerinde ‘Evlerinizi terk edin ve sığınaklara gidin’ yazılı uyarılar dağıttı Siyonazi askerleri.

Ancak ne yapsalar da halk yaşadığı yerleri terk etmiyor. Örneğin Filistin İstatistik Kurumu, 807 bin kişinin halen Gazze’nin kuzeyinde yaşadığını açıkladı. Bütün soykırım ve katliamlara rağmen halk evlerini ve yaşadığı yerleri terk etmiyor.

Bu direniş ve dünyadan yükselen tepkiler Siyonazilerin kimyalarını alt üst ediyor. Nitekim Siyonazi soykırımına destek veren Batılı liderler artık insan içine bile çıkamıyor. Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron göstermelik de olsa geri adım atmaya ve İsrail’in sistematik bebek katliamlarını durdurmasını açıkça dile getirmek zorunda kaldı.

Beyaz Saray önünde neredeyse her gün toplanan Filistin destekçisi kalabalıklar, “Biden içeride saklanamazsın, seni soykırımla suçluyoruz” sloganı atıyor. ABD Başkanı Biden’ın bir programda yaptığı konuşma, Filistin destekçisi bir kişinin “Gazze’nin yaşamasına izin verin ve ateşkesi hemen sağlayın” sözleriyle kesildi. Yine Chicago’da miting yapan Biden’a “Joe’nun soykırımı” şeklindeki tepki dikkat çekti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, kongrede İsrail`in Gazze saldırıları nedeniyle protesto edildi. ABD’li Demokrat Senatör Elizabeth Warren, akşam yemeği yediği restoranda Filistinli bir kadın tarafından protesto edildi. İsrail’e yönelik destek mesajı veren Kanada Başbakanı Justin Trudeau, yemek yediği restoranda protesto edildi. Göstericiler, “Elleriniz kanlı” sloganları attı. Trudeu, apar topar restorandan ayrıldı.

Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo, İsrail’in Gazze’deki katliamlarına destek vermesi nedeniyle ülkesindeki göstericiler tarafından protesto edildi. Finlandiyalı bir aktivist Orpo’ya “Gazzelilerin toplu katliamından sonra nasıl hissediyorsunuz?” diye sordu. Paris’te Filistin’e destek için bir araya gelen Fransızlar, Macron’un İsrail’e koşulsuz desteğini ve geç gelen ateşkes çağrısını eleştiriyor. İsrail’in Gazze’deki katliamlarına destek veren Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joly, ülkesinde katıldığı bir sergide, protesto edildi. Kanadalı yazar ve aktivist Yves Engler, Joly’e “İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği suçları neden destekliyorsunuz? Elinizde kan var. 4000’den fazla Filistinli çocuğun öldürüldüğü katliamları desteklemek için İsrail’e gittiniz” diyerek bağırdı. Kanadalı Bakan, bu sözler karşısında bir şey demeden sergiden kaçtı.

Öte yandan Birleşmiş Milletler ile İsrail arasında ipler gittikçe daha da gergin hale geliyor. İsrail, “İsrail şu anda yüksek komiserin ziyaretinin herhangi bir ek fayda getireceğinden emin değil” gerekçesi ile BM İnsan Hakları Şefi’nin ülkeye girişine izin vermedi. Birleşmiş Milletler’in Gazze’de kontrolü eline alacağı iddiası güçlenirken İsrail’in ABD Büyükelçisi, Gazze’de BM kontrolü fikrine karşı çıktı.

Her taraftan sıkışan İsrail çıkış bulamıyor. Özellikle de dünya halkları, bebek ve çocukların katledilmesi karşısında bir şey yapılamaması nedeniyle adeta cinnet geçiriyor. Filistinlileşen dünya bu saatten sonra Filistinliler gibi reaksiyon göstermeye başladı. Her ülkedeki Filistinlileşen halklar, İsrail işgaline karşı ayaklanan Gazze’deki gönüldaşları gibi onlar da kendi ülkelerindeki Siyonazi iktidarların hegemonyasına ve kirli soykırım projelerine karşı ayaklanmaya başlayacaktır.

Gazze’de Hamas’ın 7 Ekim’de Aksa Tufanı ile başlayan taarruz her geçen gün bütün dünyayı saran küresel bir intifadaya dönüşmeye doğru ilerliyor. Dünya artık Filistin özgürleşmedikçe ve sadece İsrail’dekiler değil dünyanın dört bir yanındaki soykırımcı Siyonazilerden kurtulmadıkça gerçek adalete ve özgürlüğe ulaşamayacaklarını görmeye başladı.

Çünkü biraz insan olanın veya biraz vicdan taşıyan kimsenin kalbi Gazze’de her 10 dakikada bir çocuğun hunharca katledilmesini kaldıramıyor. Siyonaziler ve destekçileri katlettikleri o kundaktaki, kuvözdeki veya anne kucağındaki bebeklerin kanında boğulacak. İnsanlığın küresel vicdanının duvarına toslayan bebek katili Siyonaziler bu saatten sonra ne yapsalar da lanetlenmekten ve yeryüzünden silinmekten kurtulamazlar. Bugünler onların daha iyi günleri. Her gelen gün öncekinden daha beter olacak. Masum bebek ve kadınlara yaşattıkları vahşetin bin beterini görecekler.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.