
Bercan TUTAR – 24 Mart 2025
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun rüşvet ve yolsuzluktan tutuklanması ve hakkındaki terör soruşturmasının ise devam etmesi Türkiye siyasetinde ana muhalefet partisi olarak varlığını devam ettiren CHP’nin geleceğini de derinden etkileyecek. Türk yargısının verdiği kararı ayrıca değişen dünyanın Türkiye’ye yansıması olarak da okumak mümkün. Zira bundan sonra CHP tek başına. Avrupa ve ABD’nin eskiden muhalefeti desteklediği jeo-politik iklim artık olmayacak. Erdoğan karşıtı Batılı güçlerin şimdiye kadar yoğun destek verdiği muhalefet bundan sonra yalnız. Çünkü “Erdoğan’ız Türkiye” projesinin en büyük mimarı olan Joe Biden yönetimi gitti. Yerine gelen Donald Trump ise Amerikan müesses nizamını köklü bir şekilde dönüştürüyor, Türkiye’nin iç işleriyle fazla ilgilenmeyen bir görüntü sergiliyor. Sergilemek zorunda.
Dolayısıyla ABD’nin küresel kirli işlerden el çekmesi, rejim değişikliği projelerine veda etmesi ve dünyanın farklı bölgelerinde Türkiye, Venezüella ve Küba gibi hedef ülkelerdeki muhalefeti destekleyerek iktidarı dönüştürmeyi planlayan siyasi, sosyal, ekonomik ve ideolojik operasyonlarını sonlandırma kararı alması yeni bir döneme işaret ediyor.
ABD, Küresel Müdahaleci Politikalardan Çekiliyor
Zira ABD Başkanı Trump imzaladığı kararnamelerle iç ve dış politikada radikal kararlar aldı ve almaya da devam ediyor. ABD’nin II. Dünya savaşı sonrasında kurduğu küresel sistemi dinamitleyen bu kararlar hemen her alanda endişeye ve paniğe yol açmış durumda.
USAID adı altında ABD’nin yabancı ülkelerdeki siyasi muhalefeti destekleme politikasına son veren Trump yabancı ülkelerdeki siyasi muhalefete ve medyaya yapılan yardımları durdurdu. Böylece ABD’nin emperyalist rejim değişikliği politikasının tarihe karıştığını ilan etti. Daha doğrusu yeni ve farklı yöntemlerle bu politikayı devam ettirmek istediğini vurguluyor.
Mart ayı başında USAID’in faaliyetlerini askıya alan ve 14 Mart’ta da Voice of America’nın sesini kısan Trump, Şubat ayında da Latin Amerika’da uzun süredir ekonomik ve toplum odaklı kalkınmayı teşvik etme adı altındaki emperyalist müdahale kurumu olan Inter-American Foundation’ı fesheden kararnameyi imzaladı.
Sadece Latin Amerika değil Avrupa, Asya, Pasifik ve Ortadoğu’daki ülkeleri hedef almak için kurulmuş çeşitli vakıf ve kurumları da birer birer feshediyor. Bunlardan biri de Afrika Kalkınma Vakfı. Trump’ın bir sonraki hedefinin ABD’nin Afrika’daki askeri komutanlığı AFRICOM olması bekleniyor.
Trump’ın kararları Barış Gönüllüleri, ABD Ticaret ve Kalkınma Ajansı, ABD Barış Enstitüsü (USIP), ABD Küresel Medya Ajansı (USAGM), Woodrow Wilson Uluslararası Akademisyenler Merkezi ve ABD’nin dünya çapındaki siyasi tutuklulara desteği gibi küresel girişimleri de kapsıyor.
Haliyle NATO’yu bile gözden çıkaran ABD’nin sivil toplum kuruluşları adı altındaki emperyalist propaganda mekanizmalarını teker teker tasfiye etmesi sürpriz sayılmamalı. ABD’nin bu yardım kuruluşlarının faaliyetlerini askıya alması ve yaptığı yardımları durdurması kuşku yok ki deniz aşırı ülkelerdeki siyasi muhaliflerin geleceklerini de radikal şekilde etkileyecek.
Yeni Amerikan Stratejisi: Önce Amerika
ABD’nin dünyaya bakışındaki bu köklü değişim en çok da CHP gibi Batı’ya bağlı ve bağımlı vesayetçi zihniyete sahip oluşumları darbeleyecek. Zira ABD müdahaleci sirayetini terk ediyor. Bunu yararlı ve ekonomik bulmuyor. Trump yönetimi ABD öncülüğündeki çok taraflı küresel sistem yerine askeri tehditler, gümrük vergileri, yaptırımlar ve katı göç politikaları gibi “Önce Amerika” ilkesine dayalı yeni bir yaklaşımı savunuyor. İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi yabancı ülkelerin iç işlerine müdahale için kullanılan emperyalist stratejileri ve kavramları terk ediyor.
Olan ABD’ye Güvenip Yola Çıkanlara Olacaktır
Yeni Amerikan stratejisi kapsamında Mart ayında ABD firması Blackrock liderliğindeki bir konsorsiyum 19 milyar dolar tutarındaki bir anlaşmayla Panama Kanalı’ndaki her iki limanı da satın aldı. Kanada, Meksika ve Çin’e ek tarifeler devreye sokuldu. Reformlarını sürdürmek için ilk döneminde mücadele ettiği oligarşik bürokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışan Trump daha işin başında. Yarım asrı geçen bir süredir var olan ABD’nin emperyal siyasi aygıtlarını söküp atmak kolay değil. Washington, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyanın dört bir yanında ve ülke içinde Amerikan dış politikasını ve diplomasisini şekillendiren emperyal düşünce kuruluşları, akademi, sanat ve kalkınma ajanslarından oluşan geniş bir jeo-ekosistem inşa etti. Şimdi bunları tek kalemde tasfiye etmeye ve tasfiye edemediklerini de dönüştürmeyi hedefliyor. Zor ve zahmetli bir süreç bekliyor Trump’ı.
Kuşku yok ki kurumların aşınması ya da tasfiye edilmesi Amerika’nın “tek kutuplu döneminin” sonunu ve küresel ilişkilerin daha değişken ve öngörülemez bir döneme girişini simgeliyor. Fakat ABD bir şekilde yeni rotasını bulacaktır. Olan, ABD’ye güvenip yola çıkan Zelenskilere, FETÖ, PKK, CHP ve ‘Guaido Ekrem’ gibilere olacaktır.