Prof. Dr. Celalettin Yavuz – Güvenlik Politikaları Uzmanı, 22 Kasım 2024
ABD’nin 47’nci Başkanı Trump, seçim propagandaları sırasında şu an devam eden iki savaşı da bitireceği mesajını vermişti. Bilindiği üzere savaşlardan biri İsrail’in Gazze Şeridi ile Lübnan’daki saldırıları iken, diğeri de Rusya “askeri müdahale” olduğunu söylese de Rusya-Ukrayna arasındaki savaştır. Bu savaşta 1000 gün geride kalırken, Ukrayna nükleer savaşı veya “3. Dünya Harbi”ni getirebilecek bir harekette bulundu. Ukrayna Biden yönetiminin izni ile ve ABD’den temin edilen uzun menzilli füzeler ile İngiltere tarafından tedarik edilen uzun menzilli füzeleri Rus topraklarına fırlatınca, aynı gün de Rusya da yeni bir hamle ile “nükleer silah” kullanma doktrini ile cevap verdi. Hatta Ukrayna’nın iddiasına göre Rusya ilk kez Dinyeper bölgesindeki savunma tesislerine balistik füze ile saldırdı. Bu gelişmelerle henüz koltuğuna bile oturmadan Trump’ın kucağına da bir bomba bırakılınca bu konu ele alındı.
Rusya-Ukrayna Savaşı 1000 Günü Geride Bırakırken Yaşananlar
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla başlayan savaşın 1000 günü içerisinde BM verilerine göre, Ukrayna’da yurt içinde 11 milyonu aşkın kişi yer değiştirdi. Çoğu çocuk ve kadın 8 milyona yakın kişi (7 milyon 832 bin 493) çeşitli Avrupa ülkelerine geçti. Asker kayıpları hakkında bilgi verilmez iken en azından 6.755 sivil insan yaşamını yitirdi, 10.607 sivil de yaralandı. Rusya’nın kayıpları hakkındaki bilgiler verilmez iken, savaşın iki yılı dolduğunda tarafların asker kayıpları hakkında 100’er bin ila 200’er bin arasında tahminler yapılmaktaydı.
Ukrayna Batı’dan silah ve mühimmat desteği yanında eğitim desteği de almayı sürdürmektedir. Rusya’ya uygulanan yaptırımlarla da nispi bir rahatlama hisseden Ukrayna ve Batı’nın iddiasına göre Rusya’ya da İran, Çin ve Kuzey Kore’den silah (İHA, SİHA vb) desteği yanında mühimmat desteği yapıldı. İran ve Çin bunları reddederken, mühimmat yardımını inkar etmeyen Kuzey Kore’nin ayrıca cepheye asker sürdüğü de ileri sürüldü.
Savaşan tarafların heyetleri arasında biri İstanbul’da Türkiye’nin aracılığında, üçü Belarus’ta olmak üzere 4 kez yüz yüze ateşkes müzakereleri yapıldı. Belarus’taki görüşmeler genellikle tarafların çatışma bölgelerindeki sivillerin tahliyesi ve insani yardımlar konusunda iken, İstanbul’daki doğrudan ateşkes üzerine idi. Heyet başkanlarının kabul ettiği bu ilk görüşmede varılan mutabakat, Ukrayna’nın vazgeçmesi üzerine akamete uğradı. Geçen haziran ayında Rusya ve Çin’in katılmadığı ilk barış zirvesinde Ukrayna’nın toprak bütünlüğü vurgusu yapıldı.
Kendi ülkesinde savaşın cereyan ettiği Ukrayna’nın, aldığı silah, mühimmat ve diğer destekler için Batı’ya 156 milyar dolar borçlandığı da bu iddialar arasında. Topraklarından ciddi bir kısmını kaybeden Ukrayna’nın avuntusu, ülkenin NATO üyelik sürecinin hızlandırılması oldu.
Şayet Trump başkanlık koltuğuna oturduğunda sözünü tutar da savaşı sona erdirirse, Ukrayna’nın kayıplarının ne kadar olacağını tahmin etmek zor değil. Rusya, Sivastopol ve Azak Denizi sahilleri ile sanayi bölgesinden ayrılabilir mi? Ayrılması için kim güç kullanabilir?
Trump’ın Olası Diplomatik Başarılarına Biden Yönetiminden Haftalar Önce Mayınlama
ABD’de halef selef iki başkan Beyaz Saray’da görüştükten birkaç gün sonra Biden, Rusya’nın derinliklerini vurmak için ABD yapımı ATACMS (Ordu Taktik Füze Sistemi) silahlarını kullanması için Ukrayna’ya izin verdi. Hemen ardından İngiltere de Storm Shadow füzelerinin Rusya’ya karşı kullanılmasına onay verince her iki silah da savaşın 1000’nci günü kullanıldı.
Gelişme üzerine Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, füzelerin “Amerikalı askeri uzmanlar” tarafından kullanıldığı “anlayışıyla hareket edileceğini söylerken, Rusya Devlet Başkanı Putin de aynı gün ‘ülkesinin balistik füze saldırılarına uğraması halinde nükleer silahla karşılık verilmesine imkan tanıyan” yeni nükleer doktrinini onayladı. Ukrayna füzelerinden bir gün sonra da bu savaşta Rusya’nın ilk kıtalararası balistik füzesi Ukrayna’ya atıldı.
Sonuç itibariyle Rusya-Ukrayna savaşı, taktik maksatlı da olsa, nükleer silah kullanılması tehdidini yakınlaştırdı. Yeni bir dünya harbi ve nükleer savaştan kaçınmak isteyenler, “ticaret savaşı”nı başlatması muhtemel Trump’ı hasretle ‘Kurtarıcı” olarak beklemeye başladılar.