27 kez görüntülendi.
bercan tutar banner

Bercan TUTAR – 31 Aralık 2024

 

2025’in jeo-politik falı

2024 yılının son günündeyiz. Yarın yeni bir yıla ve yeni bir dünyaya uyanacağız. Yeni yıl ve yeni dönem öyle görülüyor ki küresel siyasette ve özellikle de Batılı güç tekelinde hiç olmadığı kadar radikal dönüşümlere sahne olacak. Bunun en büyük nedeni de Atlantik sisteminin kurucusu ve lideri konumundaki ABD’nin II. Dünya Savaşı’ndan sonra inşa ettiği sistemi bizzat kendisinin değiştirmek istemesinden kaynaklanıyor. Zira Donald Trump’ın yeniden ABD başkanı olarak seçilmesi küresel siyasette daha 20 Ocak’ta yemin içmeden önce dalgalanmalara yol açtı. Yemin töreninden sonra radikal bir devrimci gibi hareket edeceği sinyalleri veren Trump en çok da müttefiki olan ülkelerde alarma yol açıyor.

Şimdiden Kanada’yı ilhak etmek, Grönland’ı satın almak ve Panama Kanalı’nı geri almak istediğini belirten Trump, Amerika’nın en yakın müttefiklerine gümrük vergileri koyma sözü veriyor ve NATO’nun karşılıklı savunma maddesi olan 5. Maddesi de dahil olmak üzere ABD’nin güvenlik garantilerini sorguluyor. Trump savunma harcama taahhütlerini yerine getirmeyen NATO ülkeleriyle Rusya’nın “istediği her şeyi yapmasına” izin vereceğini bile söyledi. Yani Avrupalı ülkelere “Bana istediğim şekilde hizmet etmezseniz sizi Rusya’nın insafına bırakırım” diyor.

Trump’ın müttefik çıkarlara yönelik oluşturduğu tehdit, hedef aldığı bazı ülkelerde şimdiden ızdıraplı tartışmalara yol açıyor. Chrystia Freeland yılın son ayı Kanada’nın maliye bakanlığından istifa etti. Freeland, Başbakan Justin Trudeau’yu Amerika’nın “saldırgan ekonomik milliyetçiliğinin yüzde 25 gümrük vergisi tehdidi de dahil olmak üzere” oluşturduğu ciddi meydan okumayı göz ardı etmekle suçladı. Bakan Freeland, Kanada’nın yaklaşan bir gümrük vergisi savaşına hazırlanmak için mali barutunu kuru tutması gerektiğini öne sürdü.

Trump tarifelerine nasıl ve ne şekilde yanıt verileceği sorusu Batı dünyasında diplomatik zihinleri meşgul ediyor. Bir cevap bulamıyorlar. Çünkü Trump’ın gerçek niyeti belirsizliğini koruyor. Fakat ne olursa olsun Trump müesses küresel sistemi havaya uçurmaya kararlı görünüyor. AB’nin ilk tepkisi, Trump’ın tarife tehditlerinin sadece bir müzakere taktiği olduğunu ve tam kapsamlı bir ticaret savaşı çıkmadan çok önce makul bir anlaşmaya varılabileceği şeklinde oldu. Ancak Trump tehdit ettiği tarifeleri uzun süre uygulamaya devam ederse ister istemez Brüksel de karşılık vermek zorunda kalacaktır.

İlginizi çekebilir!  Ukrayna’da Yolun Sonu Göründü - Bercan Tutar

İngiltere ve Japonya gibi diğer Amerikan müttefikleri farklı tepki verebilir. Londra, ABD’nin İngiltere ile küçük bir ticaret fazlası olması nedeniyle Trump yönetiminin kendisini tarifelerden kurtarmasını umuyor. ABD ile büyük bir ticaret fazlası olan Japonya ise Trump tarifeleri için çok daha belirgin ve potansiyel hedef. Ancak Japon yetkililer Tokyo’nun karşılık vermesinin pek olası olmadığını düşünüyor. Japonlar, Trump yönetiminin bütün taleplerini kabul edecektir.

Amerika’nın müttefiklerinin ticaret öncelikleri ile ulusal güvenlikleri arasında denge kurma ihtiyacı, yalnızca küresel ekonomik düzeni değil Avrupa ve Asya’daki yerleşik jeo-politik güç dengesini de tehdit ediyor.

Bu bağlamda Türkiye, Rusya ve Çin küresel dengelerdeki fay hatlarında meydana gelen hareketlenmelerden kaynaklanan fırsatı en iyi değerlendiren ülkeler olacaktır. Rusya’daki BRICS zirvesinde yaptığı son konuşmada Çin lideri Şi Jinping, “türbülans ve dönüşümle tanımlanan” yeni bir küresel dönemin ortaya çıkışını selamladı. Rus lider Vladimir Putin de Trump’ın seçilmesinden iki gün sonra 7 Kasım’da Soçi’de yaptığı konuşmada benzer bir vurgu yaptı ve şöyle dedi: “Gözlerimizin önünde, tamamen yeni bir dünya düzeni ortaya çıkıyor.”

Başkan Erdoğan da Trump ile en iyi kişisel ilişkilere sahip bir lider olarak hemen her konuşmasında önümüzdeki süreçte küresel ve bölgesel siyasette tarihi dönüşüm ve değişimlerin olacağı mesajını veriyor.

Bütün bu büyük aktörlerin açıklamalarından anlıyoruz ki Batılı güç tekeli artık kırılacak. Mevcut dünya düzeninin değişmesini isteyen ve bu yolda adımlar atacağını şimdiden belli eden Trump daha şimdiden ABD’yi Türkiye, Rusya ve Çin gibi revizyonist güçlerle aynı cephede konumlandırıyor.

Haliyle küresel ve bölgesel düzeyde birçok bölgede mevcut haritalar ve sınırlar daha fazla aynı kalamayacak. Çünkü bütün büyük aktörlerin belli bölgelerde ve özellikle de kendi hinterlantlarında bazı toprak talepleri var.

İlginizi çekebilir!  Gazzelilerin Son Nefesleriyle Dalgalanan Sancak

Ukrayna’nın merkezinde yer aldığı Doğu Avrupa, Tayvan merkezli Hint-Pasifik ve Uzakdoğu, Filistin ile Suriye’nin merkezinde eyer aldığı Ortadoğu, Libya’nın merkezinde eyer aldığı Kuzey Afrika ile Kanada ve Panama’nın merkezinde yer aldığı Kuzey Amerika’da yerleşik jeo-politik düzenler ve haritalar köklü şekilde değişebilir.

Trump’ın çıkışları ve Pax Americana’nın maruz kaldığı gerileme bu jeo-politik değişim taleplerini tarihi determinizme dönüştürüyor. Zira Trump’ın yükselen yeni dünyanın oyun kurucu aktörleri konumundaki Türkiye, Rusya ve Çin ile giriştiği güç pazarlıkları da ayrıca bu değişimin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Zira dünya esvap değiştirmekte kararlı. Bekleyip göreceğiz.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.