deniz istikbal

Deniz İSTİKBAL – 17 Kasım 2023

 

Küresel krizler silsilesi ve yüzyılın felaketi Maraş depremi sonrası Türkiye ekonomisine dair ciddi tartışmalar meydana geldi. Depremin maliyetinin 120 milyar doları aştığı ve yeniden inşa sürecinin zorlu olacağı eleştirileri dile getirildi. Ancak Türkiye genel kamu bütçesindeki dengeyi gözeterek uluslararası örneklerden hareketle vergi gelirleri üzerinden bir değerlendirmeyi gitti. Enerji, gıda ve tedarik krizleri ise üretim ve istihdamı temele alan bir perspektifle atlatılmaya çalışıldı. 2021-2023 dönemi Türkiye ekonomisinde olduğu gibi birçok ülkeyi derinden etkiledi. Enflasyonun ana sorun haline geldiği ulusal ve uluslararası düzey siyasileri yeni önlemlere itti. Rasyonel ekonomi politikalarına dönüş olarak isimlendirilen süreç sıkı para ve maliye politikalarını beraberinde getirdi. Faizlerin artışları toplam talebi düşürmeyi amaçlarken kamu vergi artışları yoluyla depremin maliyetini karşılamaya çalıştı. Tasarruf önlemleri için kamu tarafında yeni genelgeler yayınlandı. Genel hatlarıyla kamuda karar alıcılar Ortodoks politikalar olarak isimlendirilen yolu tercih ettiler. Diğer örneklerine kıyasla depremin ekonomik maliyetinin varlığı süreci daha zorlu hale getirdi. Ancak kamunun elindeki mali kaynaklar süreci başarıyla tamamlatabilir. Özellikle tasarruf sonucu elde edilecek çıktı deprem bölgelerinin yeniden inşa edilmesinde kullanılabilir.

2024’te Türkiye ekonomisi hakkında uluslararası kuruluşlar farklı tahminlerde bulunmaktadır. Enflasyon ile mücadele en temel mesele olarak öne çıkarken sektörlere göre büyümenin devam etmesi beklenmektedir. IMF göre 2024’te 1,34 trilyon dolarlık milli gelire ve kişi başı 15.400 dolar gelire ulaşması beklenen Türkiye’nin yüksek gelirli ülke statüsünü elde etmesi tahmin edilmektedir. Enflasyonun yıl sonunda yüzde 36-42 aralığında dengeleneceği göz önüne alındığında tarım, sanayi ve turizm gibi sektörlerdeki gelişim hızı daha fazla hissedilebilir. Özellikle alt ve orta gelir gruplarının daha fazla hissettiği enflasyonist baskının azalması gelir dağılımı üzerinde de olumlu etki yapacaktır. Dış ticarette ise hizmet ihracatı ve mal ihracatının artış göstermesi ve turizmle birlikte cari açık üzerindeki baskıyı azaltması bekleniyor. Böylelikle Türk Lirasında değer kaybının önüne geçilmesi planlanıyor. Cumhuriyet tarihinde ilk defa 2023’te 1 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe ulaşan ve 1,15 trilyon dolarla 17. büyük ekonomi sıralamasına yükselen Türkiye’nin 2024’te yerini sağlamlaştırması beklenebilir. 2024’te yine Cumhuriyet tarihinde ilk defa 15 bin dolar sınırını aşacak olan kişi başı gelir Türkiye’yi yüksek gelirli, gelişmiş ülke statüsü kazandırabilir.

İlginizi çekebilir!  7.5 Lira Etmeyen Hayırsızların 750 Lirası!

Küresel ihracattan ilk defa 2021’de yüzde 1,02’lik pay alan Türkiye 2024’te payını yüzde 1,1’in üzerine taşımaya hazırlanıyor. AR-GE harcama ve yatırımlarıyla desteklenen Türk sanayisi üretimin ve ihracatın itici gücü haline geliyor. Dünyanın en büyük 13. sanayisini inşa eden ve yüksek teknoloji odaklı dönüşüme hazırlanan Türkiye yeni teknolojik trendleri inşa edebilir. Özellikle 266 milyar dolarlık yabancı yatırım stokuna sahip ve 80 binden fazla yabancı firmanın faaliyet gösterdiği Türkiye’de dördüncü sanayi devrimine uyum çalışmaları yürütülüyor. 2002-2023 arasında 160 milyar dolarlık AR-GE harcaması ise mevcut uyum çalışmalarının temelini oluşturuyor. Avrupa’nın en büyük turizm ülkesi haline gelmesi muhtemel Türkiye’nin yeni atılımlara hazırlandığı biliniyor. Tarımsal üretimin 80 milyar doları aşması ve ihracatın da 37 milyar dolara yaklaşması 2024’te mümkün gözüküyor. Küresel tarım ekonomileri arasında 9. sırada yer alan Türkiye sıralamasını bir üst sıraya 2024’te çıkarabilir. Cumhuriyetin 101. yılında yeni ilkelere imza atmaya hazırlanan Türkiye’nin ekonomi yönetiminde olan sağlam kadrosu ise en önemli etmen olarak başarıların arkasında yer alıyor.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.