Deniz İSTİKBAL – 29 Ekim 2024
1923-2024 tarihleri arasında Türkiye Cumhuriyeti birçok iktisadi başarıya imza attı. 1923’te Osmanlıdan devir alınan 283 sanayi tesisi günümüzde 100 bine yaklaşmış ve Türkiye’yi en büyük 12. sanayi ülkesi haline getirmiştir. Benzer başarılar tarım, turizm, AR-GE ve diğer alt sektörlerde de elde edilmiştir.
2024’te küresel ekonominin yüzde 1,24’ünü oluşturan Türkiye en büyük 17. ekonomi olarak üretime devam ediyor. 2024 itibariyle doğrudan yabancı yatırım stoku 270 milyar doları aşarken AR-GE harcamaları 20 milyar dolara yaklaşıyor. Uluslararası kuruluşlar Türkiye’nin geleceği hakkında tahminlerde bulunurken 2030’lara doğru ülkenin Avrupa’nın başat ekonomi aktörlerinden birisi olmasını bekliyor. Türk sanayisinin geldiği hacim ise Türk firmalarını küresel oyunculardan biri haline getiriyor.
Dünyanın en büyük turizm ekonomilerinden birine dönüşen Türkiye 1 milyar turisti geçmişten günümüze kadar ağırlayarak 800 milyar dolardan fazla turizm geliri etti. AR-GE ile desteklenen altyapı yatırımları Türk teknoloji şirketlerini daha verimli ve üretken hale getirdi. Dünyanın en büyük dokuzuncu tarım ekonomine sahip Türkiye 80 milyar dolarlık tarımsal üretim gerçekleştiriyor. Küresel otomotiv devleri arasında kendi firmalarıyla girmeye hazırlanan ülke yeni sanayileşme devrimini takip etmeye çalışıyor.
Balkan harpleri, Birinci Dünya Savaşı ve Türk Kurtuluş Savaşı gibi yıkıcı ve uzun yıllara yayılan çatışmaların ardından kurulan genç Cumhuriyet günümüzde küresel devlerle rekabet halinde. 1920’lerde sanayileşme adımlarıyla tohumları atılan Türk sanayisi başat aktör olarak öne çıkıyor.
Büyük Buhranın etkilerine kıyasla 1930’larda devam eden sanayileşme adımları 1950’de sanayi tesis sayısı 500’e yaklaştırdı. Mevcut rakam 2002’de 13 bin sınırına 2024’te ise 100 bine kadar çıktı. İkinci Dünya Savaşında tarafsız kalmayı başaran Cumhuriyet ekonomik kalkınmayı sağlamak için 1950’lerden itibaren daha liberal politikalar benimsedi. 1960-1980 dönemi ithal ikameci sistemle ilerleyen Cumhuriyet elitleri, dönüşen küresel sistemle birlikte ticari liberalleşmeye odaklandı.
1980’lerden sonra hızla artan ihracat, turizm ve doğrudan yatırımlar Türkiye’yi küresel ekonomiyle daha bütünleşmiş hale getirdi. Bu sayede 1960’ta 73 bin olan işletme sayısı 2002’de 720 bine çıkmış ve 2024’te 2,5 milyon civarına gelmiştir. İktisadi olarak kalkınmakta olan bir ülke için dönemsel bazlı sıçramalar önem taşımaktadır. Özellikle 21. yüzyılın ilk çeyreğinde Türkiye ciddi anlamda ilerleme kaydetmiştir. Ancak yaşanılan askeri darbeler ülkenin iktisadi gelişimine çok büyük oranda zarar vermiştir.
Örneğin 1959’da Türkiye’nin milli geliri 31 milyar dolar iken askeri darbe sonrası milli gelir 19,6 milyar dolara düşmüştür. Benzer rakamları 1980 askeri darbesi sonrası görmek mümkündür. 1979’daki milli gelir rakamı ancak 1980’lerin sonunda yakalanabilmiştir.
1993-2002 dönemi Türkiye ekonomisi için kayıp yıllar olarak değerlendirilebilir. 1993’te 248,6 milyar dolar olan milli gelir koalisyon hükümetleri ve krizler nedeniyle neredeyse aynı seviyesinde kalmış ancak nüfus artmaya devam etmiştir. 2002’de IMF programının devreye alınmasıyla mevcut kronik sorunlar azalmış ve Türkiye’ye Cumhuriyet tarihinin en yüksek doğrudan yabancı yatırımcısı gelmiştir.
Örneğin 2002’ye kadar toplam doğrudan yabancı yatırım stoku 15 milyar dolar iken Türkiye’ye sadece 2006’da 20 milyar dolar yatırım çekilmiştir. Benzer şekilde 2028’de 400 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım stoku hedefi bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyetinin 101. yılında dünya ekonomisindeki konumuna bakıldığında 3,5 trilyon dolarlık satın alma gücüyle 11. büyük ekonomi olduğu görülüyor. 1923’te 45 dolar olan kişi gelir rakamı ise 15 bin dolar sınırını aşmış gibi görünüyor.
İhracat merkezli büyüme modeliyle Türk firmaları 270 milyar dolarlık ihracat yapıyorlar. Dünyanın en büyük müteahhitlik hizmetlerini gerçekleştiren Türkler pek çok farklı ülkeyi inşa ediyor. Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye’nin problemleri olmakla birlikte 101 yıllık süreçte Cumhuriyet birçok başarıya imza attı. Gökyüzünün koruyucuları Türk Savaş Uçakları bunlar arasında sadece bir örnek olarak verilebilir.
2023’te Cumhuriyetin 100. yılında Türk Savunma Sanayi dünyanın en büyük 11. ihracatçısı olarak yer aldı. 101. yılda ise 6 milyar doları aşması beklenen savunma sanayi ihracatı Cumhuriyeti en büyük 10 savunma sanayi aktörü arasına girmeye hazırlıyor. Sonuç olarak 101. yaşında olan Türkiye Cumhuriyeti tarihteki Türk devletlerinin hafızasına sahip şekilde yeni başarıları imza atmaya hazırlanıyor.