WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0566 0.1%
EURO 38,0826 0.03%
ALTIN 2.833,440,17
BITCOIN 21413684,35%
Her Geleni Hızır Her Geceyi Kadir Bilmek

Her Geleni Hızır Her Geceyi Kadir Bilmek

24 Mart 2024 12:36
Her Geleni Hızır Her Geceyi Kadir Bilmek
0

BEĞENDİM

20 Mart Çarşamba akşamı saat 21.30da Altunizade Kültür Merkezinde kendini bilme yolculuğumuza Ramazan ayına ulaşmamızın hürmetine binaen Orucun bizim için anlamını arayarak devam ettik. Sayılı olan Ramazan gecelerinden birinde davete icabet edip gelen ve bize bu imkânı sağlayanlara çok minnettarım. Çok bereketli bir program oldu benim için. Katılanalr için de öyle olmuştur diliyorum ki. Özel bir program oldu. Orucun hayatımıza ne zaman ve nasıl teşrif ettiğini hatırlayarak başladık sohbetimize.

Asırlar önce karanlık bir gece bir mağarada kalabalıklardan bir uzakta kalmayı olmayı bile isteye seçmiş bir insan. Hep hayal ederim nasıl bir geceydi o gece diye. Gece rahat bir yatakta uyumak yerine uyanık bir zihinle tefekkür eden 40 yaşında bir insan. Derin düşünceler içindeyken birden Cebrail’in getirdiği kelimelerle aydınlanmış bir mağara. Kelimelerle karanlığın aydınlanması ne muhteşem! Bizler ise kendi başına kalmakta zorluk yaşayan, konfordan pek de vaz geçemeyen, o konforun ve hazların bağımlılığında uyuşmuş bir halde türlü meşguliyetler istila edilmiş gibiyiz. Televizyon, internet ya da telefonlarımız olmadan bir yerde duramıyoruz bile. Bu nedenle rutinlerimizin dışına çıkıp bir yerde kendi başımıza kalarak kendimize yönelmek de kolay bir iş değil artık bizim için. Ne zaman yalnız kalsak huzursuzlanıyoruz. Bu huzursuzlukla kalamayınca dikkatimizi kendimizden başka bir yere yöneltmek için hemen oyalanacak bir şeyler arıyor olduk. Üstelik bu durum modern insana da özgü değil. Blaise Pascal, “Bütün insanlığın mutsuzluğunun kaynağı yalnızca tek bir şeyde yatmaktadır ki bu, insanın bir odada kendi kendine sakin bir şekilde oturmayı becerememesidir,” diyerek bu durumun ne kadar temel ve kadim bir mesele olduğunu da söyler 17.yüzyıldan bize de seslenerek.

Bize gelince yakın zamanda Virginia Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi’ndeki psikologlar bu meseleyi netleştirmek istemiş ve bir dizi deney tasarlamış. Deneye katılan gönüllüler dikkat dağıtıcı hiçbir unsurun olmadığı bir odada (elektrik şok cihazı hariç) zaman geçirmeye davet edilmiş. Kitap yok, telefon yok, başka bir insan yok. Kendilerinden başka bir şeyi yanına alamayan katılımcıların kendilerini kendi düşünceleriyle meşgul etmek dışında bir seçenekleri kalmamış. Katılanların ciddi bir kısmı kendileriyle baş başa kalmaktansa kendilerine elektrik şoku vererek o odadan çıkmış. Ne tuhaf değil mi? Kendimizden böylesine kaçıyor oluşumuz. Biz kendimizden kaçarken başkalarının bizimle olmak istememesine alınışımız, gönül koyuşumuz. Kendimizi hiç özlemiyor olmamız. Gözümüzün içe değil de hep dışarılarda oluşu. Peki, kalabalıklardan ayrılamazken, kendi başına kalamazken her geceyi nasıl Kadir bilebileceğiz acaba? Kendiyle dahi kalamayan bizlere her gelene Hızır gibi bakabilecek miyiz? Hızır bize de gelmek isteyecek mi? Gelse tanıyabilecek miyiz? Ne dersiniz?

rabia yavuz
Rabia Yavuz

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.