WOTTV E-DERGİ
DOLAR 32,5504 0.09%
EURO 35,2416 0.32%
ALTIN 2.468,300,22
BITCOIN 1960182-2,96%
HAMAS, PKK, DEAŞ… Terör Tanımı Üzerinde Uzlaşmazlık

HAMAS, PKK, DEAŞ… Terör Tanımı Üzerinde Uzlaşmazlık

28 Ekim 2023 11:35
HAMAS, PKK, DEAŞ… Terör Tanımı Üzerinde Uzlaşmazlık
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 27 Ekim 2023

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HAMAS’ın bir terör örgütü değil, vatanını korumak isteyen Mücahitler olduğunu söylemesi üzerine terör ve terörist kavramı yeniden tartışılmaya başlandı. Bu bağlamda HAMAS’a ilaveten dünya ve Türkiye kamuoyunda isimleri sıkça duyulan terör örgütleri ve/veya gruplar üzerinden örnekleme yapılarak konuya açıklık getirilmeye çalışıldı.

Terör ve Terörist Tanımı Üzerinde Uzlaşma Yok

Devletler terör tanımı üzerinde uzlaşma sağlayamasalar da “özgürlük savaşçısı” olarak ortaya çıkanlar şayet sivil insanların canlarına ve mallarına zarar veriyorlarsa, o andan itibaren terörist damgası yerler. Bu ince çizgi çok önemlidir. İstiklal Harbi başlarında, henüz düzenli ordu kurulmadan önce mevcut silahlı gruplardan özellikle Çerkez Ethem’in, isyan çıkaran bölgelerde yargılamaksızın masum insanları da katletmesi, Milli Mücadele’nin Lideri Gazi Paşa’yı çok endişelendirmişti. Nitekim kısa bir süre sonra bu tür oluşumların Batı Cephesi Komutanlığı emrine girmeleri emri verilmiş, uymayanlar tasfiye edilmiş, Milli Mücadele karşıtları ise TBMM’nin çıkarttığı yasalara göre yargılanmışlardır. Yani İstanbul Hükümeti’ne bayrak açtığı için “asi” damgası yiyen Mustafa Kemal ve arkadaşları isyankarlığın ötesinde, sırtlarını milletin temsilcisi Meclis’e yani meşruiyete dayamış, özgürlük kahramanı payesine erişmişlerdir.

Teröristle ilgili yukarıdaki tanım üzerinden gidecek olursak, yıllarca İngiltere’de varlık gösteren İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA), İngiliz güvenlik kuvvetlerine karşı hareketleriyle sivil insanların da ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verdiği için terör örgütü olarak anıldı.

1968’de İspanya’nın Bask bölgesinin bağımsızlığı için bayrak açan ayrılıkçı ETA da faaliyetleri içerisinde sivil insanların ölmesine, yaralanmasına ve maddi kayıplarına sebebiyet verdiği için terör örgütü olarak nitelendirildi.

Benzer bir terör örgütü ile de Türkiye yıllardır mücadele ediyor. Marksist-Leninist çizgide ayrılıkçı silahlı bir örgüt olarak ortaya çıkan PKK’nın da sadece Türk güvenlik güçlerine değil, aynı zamanda haraç almaya ilaveten devletin yanındaki sivil insanların da canına kast ettiği bilinmektedir. Hatta yıllardır cezaevinde tutulan elebaşısı “bebek katili” namına sahiptir.

Bir diğer örnek Afganistan’daki Taliban’dır. ABD ve müttefikleri 2001 sonunda Afganistan’a girdiklerinde Taliban 1994’ten beri iktidardaydı. ABD’nin müdahalesi sonrası geri çekilen Taliban, zamanla hemen her yerde silahlı mücadeleleri kazanmaya başladı ve Ağustos 2021 itibariyle tüm yabancı güçlerin çekildiği ülkede tekrar iktidar oldu. Vaktiyle “terör örgütü” olarak anılan Taliban’a terör örgütü mü, yoksa ülkenin gerçek sahipleri mi demek gerekir?

1990’lı yıllarda Sırbistan’dan ayrılarak yeni bir devlet kurmak için yola çıkan ve AB ülkelerinden ciddi destekler alan Kosova Kurtuluş Ordusu “UÇK”nın liderleri sonunda Kosova’yı kurdular, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yaptılar. Bunlardan Cumhurbaşkanı Haşim Taci de dahil bazıları gün geldi UÇK döneminde sivil insanları öldürdükleri, yani terör eylemi yaptıkları gerekçesiyle derdest edilerek Lahey Adalet Divanı’nda yargılanmak için tutuklandılar. Oysa Kosovalılara göre bu zevat “özgürlük savaşçısı” ve seçilmiş siyasilerdi.

Lübnan’da seçimlere giren, bir dönem hükümet ortağı da olan Hizbullah da İsrail yanında batılı ülkelerce terör örgütü olarak görülürken, Suriye, İran, Rusya farklı bakmaktadır.

Suriye’de Özgür Suriye Ordusu, DEAŞ ve PKK/YPG Ayrıntısı

Suriye’de Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu (Suriye Milli Ordusu) olarak tanıdığı ve birlikte harekat yaptığı oluşum Suriye ve hatta Rusya ile İran tarafından terör örgütü olarak anılıyor. Neredeyse sadece Türkiye tarafından terör örgütü olarak nitelenen PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG ise ABD, Rusya ve hatta Suriye tarafından farklı anılıyor. ABD, DEAŞ’a karşı YPG’yi müttefiki olarak görüyor, eğitiyor, silah yanında, nakdi ve siyasi destek veriyor.

Sonuç itibariyle bu özetlenenlerden sonra HAMAS gibi birçok silahlı örgütün terörist olup olmadığı konusunda bir uzlaşma olamadığı açık. Çünkü en başta dünyaya ayar vermeye çalışan küresel güçler “Benim teröristim iyi, seninki kötü!” demeye alışmış bir kere. Siz ne dersiniz?

Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.