
Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 20 Ekim 2023
İsrail-Filistin çatışmasının başlamasıyla birlikte dünya kamuoyunun dikkati Rusya-Ukrayna savaşından bu yeni gelişmeye yönelince Rusya biraz rahatlar gibi oldu. Ancak tarafların savaşın gidişatıyla ilgili dünya kamuoyunu aydınlatma gayretleri sürdürüldü. Bu maksatla Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Milli Stratejik Araştırma Enstitü Direktörü Dr. Oleksandr Bogomolev’in, Ankara’da Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’nde “Savaşın Stratejik Etkisi ve Karadeniz’in Güvenliği” başlıklı konferansı gerçekleştirildi.
Ukrayna Resmi Tezleriyle Rusya-Ukrayna Savaşının Seyri
Konuk konuşmacı Ukrayna’nın bir yıl önce Karkiv bölgesindeki karşı saldırısındaki başarısını hatırlatarak, bu yıl yapılan karşı saldırılarla ilgili bilgiler verdi. Rusya’nın son bir yıl içerisinde doğuda ve güneydeki savunma hatlarını mayın manialarıyla güçlendirdiğini, genel olarak belli savunma hatları üzerinde bir denge oluştuğunu ve tarafların bir yıpratma savaşına girdiklerini açıkladı. Bu yeni dönemde en çok top atışlarına ağırlık verildiğini, başlangıçta Rusya’nın top atışlarındaki üstünlüğünün son haftalarda NATO ülkelerinden gönderilen üstün özellikli silahlarla Ukrayna tarafına geçtiğini, Rusya’da büyük bir mühimmat sıkıntısının çekildiğini ekledi.
Devlet olarak savaştaki kayıplar konusunda bilgi veremeyeceğini, ancak çok daha fazla kayıp veren Rusya’nın, hala umursamadan kayıp vermeyi sürdürdüğünü ifade eden Dr. Bogomolev, bu konuda II. Dünya Harbi sırasında kaybedilen askerler için Rus asıllı Sovyet liderlerin “Kadınlar ne güne duruyor, gene doğururlar!” şeklindeki örneğin hala geçerli olduğunu söyledi. Rusya’nın seferberlik ilanıyla yıllar önce askerlik yapanları silah altına aldığını ve 3-4 haftalık eğitimin ardından cepheye sürdüğünü, bunların da kısa sürede etkisiz hale getirildiğinden bahisle, Ukrayna’nın sahaya tam eğitimli askerleri sürdükleri için kayıplarının çok daha az olduğunu sözlerine ekledi.
Rusya’nın hava saldırılarındaki başarısızlığına karşın İran yapımı İHA’larının başarılarının son haftalarda Alman uçaksavar toplarına sahip Gepard zırhlılarıyla geriletildiğini, gelinen gün itibariyle Ukrayna’nın dış dünya ile deniz ulaştırması için Batı Karadeniz’de Rusların hale getirildiğini, hatta Kırım’daki Ukrayna baskınları sonucu Rusya’nın Sivastopol üssündeki karargahın boşaltıldığını, daha önce deniz görmeyen insanların bile Karadeniz filosunda denizci olarak istihdam edildiklerini, liman altyapılarını ve sivil yerleşim bölgelerini füzelerle vuran Rusya’ya karşı Ukraynalı savcıların 150 binin üzerinde dava açtığını da ilave etti.
Bogomolev’in Savaşın Gidişatıyla İlgili Sorulara Kısa ve Tatmin Etmeyen Cevapları
Özellikle ABD ve G7 ülkelerinin yaptırımlarıyla Rusya’nın bu yıpratma savaşında pes edeceği beklentisi içerisinde olan Bogomolev’e yöneltilen sorular uzun ve açıklayıcı iken, verdiği cevaplar çok kısaydı. Tarafımdan yöneltilen; “Tahıl koridoru varken yüksek olan Ukrayna’nın ihracatı, bu koridorun askıya alınmasıyla çok azaldı. Milyonlarca Ukraynalı yurt dışında yaşıyor bu sebeple e üretim oldukça azaldı. ABD ve G7 ülkeleri silah ve maddi destek konusunda giderek çok daha az istekli. Ukrayna’ya en büyük destek verdiği gözlenen Polonya, Ukrayna’ya neredeyse tamamen sırtını döndü. AB yardımları konusunda Macaristan’ın katı tutumu devam ediyor. Bu durumda yıpratma savaşının ne kadar süreceğini ve nasıl başarılacağını düşünüyorsunuz?” şeklindeki soruya kısaca “Ukrayna’nın bu yıpratma savaşını başarıyla yürütecek kadar gücü vardır!” şeklindeydi. “Aslında ekonomisinin kötü olduğu söylenen Rusya’dan Türkiye’ye nasıl olur da bu yıl rekor seviyede turist gelebilir?” şeklinde sorumun devamı da vardı ama cevaplanmayacaktı.
Görünen o ki, Rusya-Ukrayna savaşının gidişatı ABD’nin tutumuna bağlı. Biden yönetimi bu savaşla istediğinin önemli bir kısmını Rusya köşeye sıkıştırarak, NATO’yu kenetleyerek ve Avrupa’yı dümen suyuna sokarak aldı. Trump’ın başkanlığı halinde savaşın sona erdirileceği belli iken, mevcut destek verilmezse Ukrayna’nın geleceği belirsizliğini koruyor.