Gazzeli Masumların Tek Katili İsrail Mi?

Bercan TUTAR – 26 Temmuz 2024

 

Başlıktaki sorunun cevabı için hemen herkes elbette ‘hayır’ diyecektir. Nitekim onuncu ayına giren ve resmi rakamlara göre çoğunluğu bebek, çocuk ve kadın 40 bin kişinin hunharca katledildiği Gazze’de gerçek ölü sayısının Lancet gibi uluslararası saygınlığa sahip dergiler tarafından yapılan araştırma ve öngörüye göre 200 bin civarında olduğu söyleniyor.

Evler, binalar, hastaneler, alt yapı, yollar, tarım alanları, elektrik santralleri ve su tesisleri gibi hemen her şeyin enkaza çevrildiği Gazze’deki vahşi soykırımın tek katili elbette Siyonist İsrail rejimi değil. Bunun en somut göstergesi Gazze Kasabı Benyamin Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada 58 kez ayakta alkışlanmasıydı.

Haliyle başta ABD’nin liderlik ettiği Batılı ülkeler olmak üzere İslam dünyasının bu vahşete ses çıkarmayan korkak liderlerinin ellerinde de Gazzeli bebek ve çocukların kanı var. Tarih önünde ve insanlık vicdanında zaten çoğu çoktan hüküm giymiş durumda. Ne yapsalar da alınlarındaki bu utancı ve lekeyi aklayamazlar.

Bu trajedi o kadar derin ki terör devleti İsrail’i destekleyen en azılı Batılı Siyonaziler bile artık hakikati saklayamıyor. Tarihin ve küresel vicdanın verdiği hükmü çarpıtmak için şimdiden her tür madrabazlığa başvuruyorlar.

Bunun son örneği ABD’deki Yahudi lobisinin amiral gemisi konumundaki New York Times gazetesi oldu. Lancet’in Gazze’deki trajediye dair verdiği gerçekçi tablo karşısında Siyonist lobi hemen propaganda düğmesine bastı. Gazetede 11 Temmuz 2024’te çıkan haber analizde vahşetin en büyük sorumlusu olan soykırımcı İsrail hedef tahtasından çıkarılıyor. Haber analiz ayrıca İsrail’i Gazze’de kasıtlı olarak sebep olduğu salgın hastalık ve açlık krizlerinden de aklamaya çalışıyor. Batı medyası da tıpkı soykırımcı Netanyahu’yu ayakta alkışlayan Batılı siyasiler gibi her açıdan insanlığın yüz karası bir tavır içinde.

Acı olan bu trajedi karşısında Müslüman dünyanın gösterdiği acizlik ve teslimiyet. Çünkü herkes iyi biliyor ki Gazze’deki soykırım bitse bile ölümler devam edecek. İsrail’in saldırıları sona erse bile, önümüzdeki aylarda ve yıllarda üreme, bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalıklar gibi nedenlerden dolayı çok sayıda dolaylı ölüm yaşanmaya devam edecektir. İsrail’in vahşi ambargoları devreye girecek. Çünkü Gazze’de bir nesil tamamen yok edildi. Bu nedenle gerçek ölüm bilançosunun Lancet’in öngördüğü 200 binden bile daha fazla olabileceği belirtiliyor.

Zira bazı sayımlara göre, Lancet’in yaklaşık 200 bin ölü tahmini bile öldürülen Filistinlilerin gerçek sayısının sadece yarısı olabilir. Yıllar boyunca Gazze’de yoğun çalışmalar yürüten Norveçli Dr. Mads Gilbert, “dolaylı” ölümlerle birlikte şimdiye kadar ölen veya yakında ölecek olanların sayısının 500 bini aşabileceğini tahmin ediyor. Bu da Gazze nüfusunun dörtte biri demek.

Dolaylı ölümlerin nedenleri olarak “Gazze’ye gıda girişinin olmaması ve tarımın, balıkçılığın, kümes hayvancılığının, süt çiftliklerinin vb. tahribatı. Susuzluğa ve enfeksiyonlara yol açan su eksikliği” gösteriliyor. Zaten Siyonist sömürgecilerin ve soykırımcıların amacı da buydu. Gazze’yi etnik temizliğe tabi tutup şehri harabeye çevirmek, tarım ve alt yapısını yok ederek bir daha insanlar hatta hayvanlar için bile kenti ve çevresini yaşanılmaz bir duruma getirmekti.

Doğrudan vahşice katletme, kenti harabeye çevirip gıda krizi ve açlıkla soykırımı en üst aşamaya vardırma projesinin üçüncü ayağı olarak doktor Gilbert yaygın ve salgın hastalıkların pençesine mahkum edilmeyi gösteriyor.

Örneğin Gazze’de 10 binden daha fazla kanser hastası var. İsrail ordusu, kanserli çocuklar için Rantisi hastanesini ve yetişkin kanser hastaları için hizmet veren Türk dostluk hastanesini bombaladı. Kanser ilaçlarının içeri girmesine izin vermiyorlar. Kötü hijyen koşulları nedeniyle 1,2 milyondan fazla insanın Gazze’de enfekte olduğu söyleniyor.

Gazze’deki yüksek sıcaklıkların, toplanmayan çöplerin, tahrip olmuş kanalizasyon pompalarının ve bunun sonucunda sokakların ham kanalizasyonla dolmasının “hastalık yayabilen parazitler için bir cehennem yarattığını” belirtiyor uzmanlar.

Sonra, sağlıksız koşullarda doğum yapan, açlıktan zayıflamış hamile kadınlar var. 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de 50 binden fazla çocuğun doğdu. Annelerin çocuklarına bakabilmek için temiz suya ve iyi gıdaya ihtiyacı var. Zor doğum yapan, sezaryen doğuma ihtiyaç duyan hamile kadınlar arasında aşırı bir ölüm oranı var.

Elektrik kesintileri kanalizasyonun arıtılması veya en azından denize pompalanmasını olumsuz etkiliyor. Normal şartlarda bile ambargodan dolayı çocuklarda yüzde 50 oranında büyüme geriliği, görülüyordu. Gazze’nin suyu ise yüzde 96 oranında normal şartlarda bile içilemez durumda.

Bu ölüm üçgeninin şartları 7 Ekim’den bu yana daha da derinleşti. Zaten İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, 7 Ekim saldırılarından sonra “Gazze Şeridi’ne tam bir kuşatma emri verdim. Elektrik, yiyecek, yakıt olmayacak, her şey kapalı. İnsan hayvanlarıyla savaşıyoruz ve buna göre hareket ediyoruz.” demişti.

Bu trajik tablo bize 7 Ekim’den sonra değil neredeyse yüz yıldır etnik temizlik vahşetine maruz kalan Gazellilerin tek katilinin sadece sömürgeci İsrail ve ona destek veren Batı dünyası olmadığını, Siyonist soykırımcılar kadar bu vahşete karşı çıkamayan ve bunu durduramayan İslam dünyasının da Gazellilerin katili olduğunu gösteriyor.

İşte bu yüzden Batılı olsun Doğulu olsun vicdan sahibi milyarlarca insan yeni ve adil bir küresel sistemin kurulmasını istiyor. Çünkü sistem çöktü. Gazze trajedisi bütün katillerin maskesini düşürdü. Kimsenin masum olmadığını deşifre etti.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Bercan TUTAR – 26 Temmuz 2024

 

Başlıktaki sorunun cevabı için hemen herkes elbette ‘hayır’ diyecektir. Nitekim onuncu ayına giren ve resmi rakamlara göre çoğunluğu bebek, çocuk ve kadın 40 bin kişinin hunharca katledildiği Gazze’de gerçek ölü sayısının Lancet gibi uluslararası saygınlığa sahip dergiler tarafından yapılan araştırma ve öngörüye göre 200 bin civarında olduğu söyleniyor.

Evler, binalar, hastaneler, alt yapı, yollar, tarım alanları, elektrik santralleri ve su tesisleri gibi hemen her şeyin enkaza çevrildiği Gazze’deki vahşi soykırımın tek katili elbette Siyonist İsrail rejimi değil. Bunun en somut göstergesi Gazze Kasabı Benyamin Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada 58 kez ayakta alkışlanmasıydı.

Haliyle başta ABD’nin liderlik ettiği Batılı ülkeler olmak üzere İslam dünyasının bu vahşete ses çıkarmayan korkak liderlerinin ellerinde de Gazzeli bebek ve çocukların kanı var. Tarih önünde ve insanlık vicdanında zaten çoğu çoktan hüküm giymiş durumda. Ne yapsalar da alınlarındaki bu utancı ve lekeyi aklayamazlar.

Bu trajedi o kadar derin ki terör devleti İsrail’i destekleyen en azılı Batılı Siyonaziler bile artık hakikati saklayamıyor. Tarihin ve küresel vicdanın verdiği hükmü çarpıtmak için şimdiden her tür madrabazlığa başvuruyorlar.

Bunun son örneği ABD’deki Yahudi lobisinin amiral gemisi konumundaki New York Times gazetesi oldu. Lancet’in Gazze’deki trajediye dair verdiği gerçekçi tablo karşısında Siyonist lobi hemen propaganda düğmesine bastı. Gazetede 11 Temmuz 2024’te çıkan haber analizde vahşetin en büyük sorumlusu olan soykırımcı İsrail hedef tahtasından çıkarılıyor. Haber analiz ayrıca İsrail’i Gazze’de kasıtlı olarak sebep olduğu salgın hastalık ve açlık krizlerinden de aklamaya çalışıyor. Batı medyası da tıpkı soykırımcı Netanyahu’yu ayakta alkışlayan Batılı siyasiler gibi her açıdan insanlığın yüz karası bir tavır içinde.

Acı olan bu trajedi karşısında Müslüman dünyanın gösterdiği acizlik ve teslimiyet. Çünkü herkes iyi biliyor ki Gazze’deki soykırım bitse bile ölümler devam edecek. İsrail’in saldırıları sona erse bile, önümüzdeki aylarda ve yıllarda üreme, bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalıklar gibi nedenlerden dolayı çok sayıda dolaylı ölüm yaşanmaya devam edecektir. İsrail’in vahşi ambargoları devreye girecek. Çünkü Gazze’de bir nesil tamamen yok edildi. Bu nedenle gerçek ölüm bilançosunun Lancet’in öngördüğü 200 binden bile daha fazla olabileceği belirtiliyor.

Zira bazı sayımlara göre, Lancet’in yaklaşık 200 bin ölü tahmini bile öldürülen Filistinlilerin gerçek sayısının sadece yarısı olabilir. Yıllar boyunca Gazze’de yoğun çalışmalar yürüten Norveçli Dr. Mads Gilbert, “dolaylı” ölümlerle birlikte şimdiye kadar ölen veya yakında ölecek olanların sayısının 500 bini aşabileceğini tahmin ediyor. Bu da Gazze nüfusunun dörtte biri demek.

Dolaylı ölümlerin nedenleri olarak “Gazze’ye gıda girişinin olmaması ve tarımın, balıkçılığın, kümes hayvancılığının, süt çiftliklerinin vb. tahribatı. Susuzluğa ve enfeksiyonlara yol açan su eksikliği” gösteriliyor. Zaten Siyonist sömürgecilerin ve soykırımcıların amacı da buydu. Gazze’yi etnik temizliğe tabi tutup şehri harabeye çevirmek, tarım ve alt yapısını yok ederek bir daha insanlar hatta hayvanlar için bile kenti ve çevresini yaşanılmaz bir duruma getirmekti.

Doğrudan vahşice katletme, kenti harabeye çevirip gıda krizi ve açlıkla soykırımı en üst aşamaya vardırma projesinin üçüncü ayağı olarak doktor Gilbert yaygın ve salgın hastalıkların pençesine mahkum edilmeyi gösteriyor.

Örneğin Gazze’de 10 binden daha fazla kanser hastası var. İsrail ordusu, kanserli çocuklar için Rantisi hastanesini ve yetişkin kanser hastaları için hizmet veren Türk dostluk hastanesini bombaladı. Kanser ilaçlarının içeri girmesine izin vermiyorlar. Kötü hijyen koşulları nedeniyle 1,2 milyondan fazla insanın Gazze’de enfekte olduğu söyleniyor.

Gazze’deki yüksek sıcaklıkların, toplanmayan çöplerin, tahrip olmuş kanalizasyon pompalarının ve bunun sonucunda sokakların ham kanalizasyonla dolmasının “hastalık yayabilen parazitler için bir cehennem yarattığını” belirtiyor uzmanlar.

Sonra, sağlıksız koşullarda doğum yapan, açlıktan zayıflamış hamile kadınlar var. 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de 50 binden fazla çocuğun doğdu. Annelerin çocuklarına bakabilmek için temiz suya ve iyi gıdaya ihtiyacı var. Zor doğum yapan, sezaryen doğuma ihtiyaç duyan hamile kadınlar arasında aşırı bir ölüm oranı var.

Elektrik kesintileri kanalizasyonun arıtılması veya en azından denize pompalanmasını olumsuz etkiliyor. Normal şartlarda bile ambargodan dolayı çocuklarda yüzde 50 oranında büyüme geriliği, görülüyordu. Gazze’nin suyu ise yüzde 96 oranında normal şartlarda bile içilemez durumda.

Bu ölüm üçgeninin şartları 7 Ekim’den bu yana daha da derinleşti. Zaten İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, 7 Ekim saldırılarından sonra “Gazze Şeridi’ne tam bir kuşatma emri verdim. Elektrik, yiyecek, yakıt olmayacak, her şey kapalı. İnsan hayvanlarıyla savaşıyoruz ve buna göre hareket ediyoruz.” demişti.

Bu trajik tablo bize 7 Ekim’den sonra değil neredeyse yüz yıldır etnik temizlik vahşetine maruz kalan Gazellilerin tek katilinin sadece sömürgeci İsrail ve ona destek veren Batı dünyası olmadığını, Siyonist soykırımcılar kadar bu vahşete karşı çıkamayan ve bunu durduramayan İslam dünyasının da Gazellilerin katili olduğunu gösteriyor.

İşte bu yüzden Batılı olsun Doğulu olsun vicdan sahibi milyarlarca insan yeni ve adil bir küresel sistemin kurulmasını istiyor. Çünkü sistem çöktü. Gazze trajedisi bütün katillerin maskesini düşürdü. Kimsenin masum olmadığını deşifre etti.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.