fatih ünlü iyilik eden iyilik bulur

Fatih ÜNLÜ – 24 Ocak 2024

 

Yaşadığımız her yeni gün bizim için yeni bir eşik gibi. O her yeni gün içinde de farklı eşikler var.

Hepimiz mütemadiyen bir eşikteyiz. Oradan ya hayra ya da diğerine giden yollara doğru bir karar veriyoruz ve ömrün hitamına dek hep vereceğiz.

İşte yeni bir eşikte, bir güzel ahlak sınavındayız. Ya biraz gayretle bu kalbi sevindireceğiz, ya da duyarsız kalıp onu kıracağız. Bir kalbi kırarsak, o eşikten dikenli bir yola sapmış olacağız. Ama bunu belki o günkü kalp sıkıntımızdan, belki de  çok daha sonra sızlayan yaralarımızdan anlayacağız.

İşte maddi zorluklar yaşayan hikmetli bir kardeşimizin önüne önemli bir dosya gelmiş. Dosya sahibi de bir fırsatını bulup onu ziyarete geliyor. İçeri girince de, bu dosyaya istediği görüşü yazdığı takdirde ona ciddi bir meblağ vereceğini söylüyor. O da ummadığı bu tavra çok fena bozuluyor ve “Bir daha böyle şeylerin bahsini bile etmeyin.” diyerek onu hemen gönderiyor. Ve “Bir daha da sakın gelmeyin.” diye de ekliyor.

Ve o kritik eşikte harama değil helale yöneliyor. Ve uzun değil bir süre sonra ona başka kapılar açılıyor. Harama bakmayan günün üzerine nice hayırlar doğuyor.

İşte bir yönetici de, bir üniversite hocası, bir imam, bir öğretmen de, bir tüccar, bir fabrikatör de, bir işçi de ve hepsinden önemlisi bir anne, bir baba da her gün yeni ve önemli bir eşikte.

Yönetici ya iyi düşünülmüş doğru kararlar verecek, ya da onca kişinin vebalini alacak. Üniversite Hocası da ya bilginin ötesinde işlerdeki hikmeti de keşfetme azminde örnek öğrenciler yetiştirecek veya sonradan “Bunu bize öğretmediniz.” diyecek nesillerin ahını alacak. Bir imam da, bir öğretmen de öyle. Herkes öyle. Ya işlerindeki aşkın boyutu ihmal edip görünen alemin ve maddiyatın esiri olacaklar ya da maddiyat ve maneviyatta insanlara faydalı olacaklar ve onlara gerçek bir rehber olma makamına erişecekler.

Kaygı bense, maksat bense, netice hep benlikse o eşikten güzel bir karar çıkmaz. Ama kaygı Hak ise, yol hak ise eşikler neticede hep güzel  menzillere çıkar.

Bir eşikte durmuşsun.

Yanılsan, önünde tümden sahte bir dünya var.

Her tarafta gibi önce. Bitmez sanılan bir rüya gibi, derin bir kuyuda bir sihir gibi. Fakat sonra tükenip gidiyor bir bir… Hızla. Hususan “ömrün şu birdenbire gelen sonbaharında*” yitip gidiyor.

Ama bir yönelebilsen o saf ve derin fıtratına. Cennet misal hayatlar yaşarsın orada. Her nerede olsan, bir dönebilsen asli varlığına…

Üzerimizde büyük emeği olan ağabeylerimiz merhum Sezai Karakoç ve merhum Rasim Özdenören’den esintiler ve alıntılar bu güzel metni çok daha çarpıcı bir hale getirdi.

Rasim Ağabeyin “Eşikte Duran İnsan” adlı deneme kitabını çoğunuz bilirsiniz. Yazının girişi oradan mülhem. Yine “Ömrün şu birdenbire gelen sonbaharında”   ifadesi de yazılmış en güzel şiirlerden olan Sezai Karakoç ağabeyin “Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine” şiirinden…

Merhum Sezai Abi bu şaheserinin bir yerinde

Hep Kanlıca’da Emirgân’da
Kandilli’nin kurşunî şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında…

Diyor.

Evet, hepimiz bir eşikteyiz. Ve kararlar veriyoruz durmadan. İnsanın en büyük vasfı tercih sahibi olması çünkü. Bunu âlemleri hak ile yaratan Allah azimüşşan böyle takdir eylemiş.

Rabbimiz Şems Suresi’nin 5 – 8 Ayet-i Kerimelerinde mealen şöyle buyuruyor:

Andolsun Sema’ya ve onu Bina Eden’e
Ve Yeryüzüne ve onu Yayıp Döşeyen’e
Nefse ve onu Düzenleyip Şekil Veren’e
Ve ona kötülüğünü ve takvasını (korunmasını) İlham Eden’e…

İşte hem kötüyü hem de ondan nasıl korunulacağını biliyoruz. Ve yolda ya imtihanımızın hakkını verip doğru olanı yapacağız Ya da veremeden bir hiç misali nice sahte dünyaları  satın alacağız.

Ama sonra göreceğiz. O dünyalar bir bir elimizden gidecek, gençlikse gençlik, para ise para, makam ise makam, hepsi bir bir nihayetinde tükenecek. Ve  mukadder olan ölümle zaten sırf dünyaya ait olan her ne varsa hepsi birden bitecek.

Oysa insana bunca uğraşa değecek bir hâl gerek…  İnsanı kendisini yaratan ve yaşatan Allah’a yöneltecek hâller gerek.

Evet, er ya da geç ölüm hepimize gelecek, o bizim gibi eşiklerde de beklemeyecek. O vakit, gözümüzün önünden bir bir geçecek bütün o kadim hatıralar. Ve ümidimiz o ki biz de nedamet değil sürur tarafında oluruz. Ve kuluna doğru yolu nasip eden Allah’a tekrar tekrar şükrederiz. Şimdi gözümüz daha keskin, kalbimiz daha bir bilir, Allah’a en derin şükran hisleriyle hamd ederiz.

Allah bizi her bir eşikte güzel olana yönlendirsin, eşiklerimizi de, oradan yapacağımız yönelişlerimizi de mahza hayır eylesin.

Bizi eşiklerde hep doğru kararlar vermiş peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselam’ın, bütün Peygamberlerin (aleyhümüsselam) Yol’undan ve onların takipçilerinin izinden ayırmasın.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.