fatih ünlü iyilik eden iyilik bulur

İnsan geçmişe dönüp bakınca “Ne büyük vakitler yitirmişiz.” diyor bazen. Bazen de “Ne güzel anlar kazanmışız.” dehrin akıp gidişinden…

Allah yolunda geçirdiğin anlar. İşte zamana anlamını veren onlardır.

İnsan dünyaya bir kez gelir. Yaşayacağı kadar yaşar, sonra bir gün, bir saniye bile ertelenmeden, ayrılır gider bu fani dünyadan.  Geride onun halleri, yaptıkları işler ve bıraktığı tesirler kalır.

Bu fani hayatta zamana anlamını veren Allah Yolunda harcadığın anlardır. Ve Allah için yaptığın güzel ve hayırlı işler.

Bu fani hayat bir ekin yeri gibidir.*1 Ve bu azim yolda, bu çetin imtihanda insanı sebeplerle ve sebeplerin ötesinde kurtaran ancak Allah’ın yardımıdır. Ve “Hayr-ül Muinin” olan, “Yardım Edenlerin en Hayırlısı” olan Allah kullarının suretlerine değil, kalplerine ve yaptıkları işlere bakar. Onların hallerine ve olaylar karşısındaki tavırlarına ve duruşlarına önem verir.

Cahit Zarifoğlu ağabeyimiz “Bir duruşu olmalı insanın” diyor.

Bir duruşu olmalı insanın
Bir bakışı
Bir anlayışı
Bir aşkı
Bir davası olmalı… *2

Bu güzel ifadelerden alıntı ve uyarlamayla biz de şunu söyleyebiliriz:

“Bu fani hayatta güzel bir duruşu olmalı insanın. Adil, merhametli, iyiliksever ve yüce gönüllü bir duruşu. Çok gayretli ama rahat ve mütevekkil, yük olmamayı bilen ve gerektiğinde yük alan, “aşk” ehli bir duruşu olmalı. Hep Allah’a yönelen, Rabbine merğup *3  bir duruşu, bir hâli olmalı insanın.”

İşte dünya şahsi ufkumuzda bir ikindi sonu güneşinin hızla batışı gibi batıp gidiyor. Günlerimizin geçişini güneşin batışı kadar hızlı gözlemleyemiyoruz elbette ama olanları tefekkür ettiğimizde bu geçişin bazen daha da hızlı vuku bulduğunu görebiliyoruz.

Ve bu dünya nasıl geçerse geçsin, gideceğimiz yer bellidir: O ebedi aleme geçiş kapısı olan eşik, bir başka alemde yeniden doğmak üzere o zahiri batış. Malum, dünya hayatı yaşandıkça kısalır. Kıyamet gününde de bu koca ömrün insana “Ancak bir akşam vakti ya da bir kuşluk vakti kadar” geleceği Kuran-ı Kerim’in yüce hükmüyle sabittir.

Ömür nihayetinde biter ama neticede insanın hayrı ve hayatın türlü hâlleri karşısındaki duruşu kalır insanla. Zamana anlamını veren de Allah için  yaşanan bu anların güzelliğidir. Yine zamanın anlamını çalan da bu anlarda yapılan ve dönülmemiş büyük günah ve veballerdir.

Yunus Emre belki de Peygamberimizin (s.a.v.) hayatından ilhamla “Bir gönül ele getir.” diyor. Çünkü Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ömrü gönüller ele getirmekle, gönüller kazanmakla geçiyor. Öyle ki -bir kişi dahi olsa- insanlar iman etsinler diye Taif’te taşlanmayı göze alıyor, Uhud’da kırılmış dişinden akan kanlarla kendisini öldürmeye azmetmiş kavmi için bile dua ediyor. Ve tek bir kişi bile iman edince,  belki sekiz cennete birden kavuşmuş gibi seviniyor.

Ne güzeldi, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bir insanın kurtuluşundaki sevinci.
Bir “Hatem-i Rusul” enginliğinde ve mukarreb bir meleğin saflığındaki sevinci. *4

Çünkü Peygamberimizin (s.a.v.) ölçüsü ve bakışı bu dünyanın değil, ebedi âlemin ölçüleriydi. Ve tüm bu ölçülerin üzerindeki temel ölçüsü de hep Allah’ın rızası. “Ve rıdake matlubi” cümlesi de bu örnek hayatın bir özeti gibi. Manası: “Ve talep ettiğim de yalnız Senin Rızandır (Rabbim!)”

Peygamber Efendimiz aleyhisselam bir kurban bayramında kurban etinin üçte ikisinin dağıtıldığını, üçte birinin ise ev için ayrıldığını duyunca “Demek ki üçte ikisini bize ayırmışsınız.” der. Çünkü Allah için yaptığın sana ebedi yoldaş ve yar olur ve o sonsuz alemde seni yalnız bırakmaz. Diğeri ise bu dünyanın rızkıdır. Büyük alimlerimizin de işaret ettiği gibi o rızık da hamd-ü sena ile, şükürle ebedi nurani bir nimete dönüşür…

Yalnız şimdi insanı insana bırakmayan ortamlar çoğaldı. Öyle ki kişinin kaçınmakta zorlandığı bazı ortamlar, giderek birçok ortam insanın fıtratını bozmaya ve onu  hayırdan uzaklaştırıp günahlara yaklaştırmaya çalışıyor.

Allah için bir araya gelmiş hayırlı topluluklar ise bu ortamların en güzel panzehiri. Ve neticede bu gibi ortamlarda, yine hayat tümden kendisi için olan Allah’a yönelindiğinde bir anda en şerli hallerden ebedi hayırlara yönelebiliyor ve zaman yitirdiği anlamını yeniden buluyor.

====

* 1 Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bir hadisi şerifinden
* 2 Cahit Zarifoğlu, Yaşamak
* 3  وَإِلَىٰ رَبِّكَ فَارْغَبْ  İnşirah Suresi, 8. Ayeti Kerime. Meali: Ve yalnız Rabbine yönel, rağbet eyle.
* 4. Abdullah Bera Yıldız, “Bir Soluk Dua”, Sayfa: 204-5.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.