Prof. Dr. Celalettin Yavuz – Güvenlik Politikaları Uzmanı, 18 Ağustos 2023

Mart 2011’de Arap Baharı’nın başlayıp ardından iç savaşa dönüşen Suriye krizinde, 2017’den itibaren el-Kaide türevi terör örgütleri de etkilerini yitirdiler. ABD ve Rusya anlaşamadığı için Suriye’nin geleceği konusu ötelenip durdu. ABD ve AB ülkelerinin etkisiyle BM şemsiyesi altında “Cenevre Görüşmeleri” sonuçsuz sürdürülürken, Rusya, Türkiye ve İran’ın katılımlarıyla başlatılan “Astana Süreci” ile Suriye’nin geleceği için ayrı bir kanal açıldı. Astana Süreci’ne daveti üzerine Türkiye-Suriye ilişkilerinin düzelebileceği, hatta iki ülke liderinin görüşebilecekleri de gündeme gelince Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, “Erdoğan’la bir şeyler içmek için mi buluşacağım?” şeklindeki sözleriyle direnişini sürdürdü.

Esad, Neden Türkiye Karşıtı

İç savaşın kıvılcımının çakıldığı Mart 2011’e kadar Esad ile dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan R. Tayyip Erdoğan “kanka” gibiydiler. Bir iftar daveti için Şam’dan kalkarak İstanbul’a bile gelen Esad’la dostluk, Suriye Baharı sırasında göstericilere “orantısız güç kullandığı” gerekçesiyle çatırdadı. Ağustos 2011’de dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Şam ziyareti ve ardından Suriyeli muhaliflere İstanbul’da ofis açılmasıyla da tamamen çöktü. 2013 yılı Ağustos’unda Esad rejiminin kimyasal silah kullanması üzerine ABD ve İngiltere’nin “kısmi” askeri müdahale planlarken, Erdoğan’ın “Suriye’nin tamamına askeri müdahale” teklifiyle de düşmanlık alevlenmeye başladı.

Türkiye sınır güvenliği için DEAŞ ve PKK terör örgütünün Suriye uzantılarına karşı Suriye’ye ilki Ağustos 2016’daki “Fırat Kalkanı” harekatı olmak üzere, bazen Rusya’ya rağmen, bazen de ABD’ye rağmen askeri bir dizi harekat düzenledi. Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusu ve batısında önemli bir hatta TSK ve TSK koordinesindeki Suriyeli silahlı gruplar (Özgür Suriye Ordusu, sonraki adıyla Suriye Milli Ordusu) kontrole başladılar. TSK ve Rus kuvvetlerinin periyodik keşif gözetleme faaliyetlerini müştereken icra etmeleri için uzlaşma sağlandı.

Hatay’a komşu İdlib bölgesinde de Esad rejiminin hedef aldığı sivil kesimin can güvenliği için önlemler aldı. Rejimden ve el-Kaide türevi terör örgütlerinin zulmünden Türkiye’ye sığınanların sayısı dört milyona yaklaşınca 915 km uzunluğundaki sınır duvarla örülüp elektronik gözetleme ve keşif cihazlarıyla donatıldı. Suriye tarafında BM yardımlarıyla inşa edilen konutlara, yakın illerden başlamak üzere Suriyeli sığınmacıların bir kısmı yerleştirildi.

Esad’a göre TSK, uluslararası hukuka aykırı olarak Suriye topraklarında bulunmaktadır. Keza Esad rejiminin “terörist” olarak nitelendirdiği Suriye Milli Ordusu ve bunların Suriye kuzeyinde yerleştirdiği yönetim sisteminde de Türkiye’yi suçlayarak, Suriye’yi terk etmesi gerektiğinin altını çizmektedir. Suriye’nin 11 yıl önce uzaklaştırıldığı Arap Birliği’ne tekrar kabulü üzerine katıldığı zirveden güçlenerek çıkan Esad, Ukrayna’da kan kaybeden Rusya yerine Arap Birliği’ne de sırtını dayayabilecek hale geldi. Üstelik İran-Körfez Ülkeleri de birbirlerine tekrar yaklaştılar.

Türkiye-Suriye İlişkilerinin Düzeltilmesi Yönünde Alternatif Seçenekler

Suriye’de Türkiye dışında Rusya, ABD ve İran da var. Rusya ve İran ile Lübnan’daki Hizbullah, Esad rejiminin talebi üzerine Suriye’deler. ABD ise DEAŞ’la mücadele bahanesiyle yerleştiği Suriye’nin doğusundaki petrol bölgesine hakimdir. Bölgedeki PKK’nın Suriye uzantısı YPG/PYD’ye eğitim, silah ve siyasi destek vermeye devam etmektedir. Son yıllarda Suriye’deki asker sayısını oldukça azaltan ABD’nin, Rusya-Ukrayna savaşı devam ettiği sürece bölgeyi terk etmesi de mümkün görünmemektedir.

Suriye ile liderler düzeyinde temas için umudunu Ukrayna’da batağa saplanan Rusya’ya bağlayan Türkiye’nin, ilişkilerini düzelttiği Arap ülkelerinin Esad rejimi üzerindeki etkisini düşünerek bu kanalı da kullanması yararlı olacaktır.  Esad ise, devlet adamı kimliğiyle kişisel kin ve nefreti unutarak, sürekli olarak “Suriye’nin toprak bütünlüğü” vurgusu yapan Türkiye ile uzlaşmanın ülkesinin imarına ve milletinin refahına getireceği yararlara odaklanmalıdır.