Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT World Forum’da konuştu. Erdoğan, “Şu anda Gazze’de 70’i aşkın medya mensubu öldü. Nerede dünya? O meşhur basın yayın organları nerede? Niçin öldürülen basın mensuplarına yönelik manşetlerini atmıyorlar. ABD’nin o meşhur gazeteleri, İngiltere’nin o meşhur gazeteleri nerede? Fransa’nın, Almanya’nın o meşhur gazeteleri nerede? Hiçbirinin sesi çıkmıyor” dedi.

Erdoğan, “Miloseviç nasıl yargılandıysa inanıyorum ki Netanyahu ve onun yardakçıları da aynı şekilde yargılanacak ve mahkum olacaklardır” diye konuştu.

Erdoğan’ın açıklamaları şu şekilde:

Medeniyetlerin, kültürlerin, kıtaların buluşma noktası güzel İstanbulumuzda sizleri ağırlamanın bahtiyarlığı içindeyiz. Burada öncelikle bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Gazze’deki katliam başta olmak üzere küresel ölçekte son derece sancılı bir dönemden geçiyoruz.

Rusya-Ukrayna savaşı geri plana düşmüş olsa da tüm yakıcılığıyla devam ediyor. Barış planının değeri gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. O dönem ateşi körükleyenlerin, bölgemizle birlikte tüm dünyaya nasıl bir kötülük yaptıkları artık net görülüyor. Uluslararası kuruluşların sorun çözme kabiliyetlerinin olmadığını bugün daha iyi anlıyoruz. Temennimiz, bizim kendimizi paralayarak dile getirdiğimiz hakikatin tüm taraflarca idrak edilmesidir. Türkiye daha fazla kan akmaması, yıkım yaşanmaması için elini taşın altına koymaya hazırdır. Gerçekten de barışa, özellikle adil bir barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günler yaşıyoruz.

Komşularımızı içine düştükleri kaybet-kaybet denkleminden çıkarmayı komşuluk hukukumuzun gereği görüyoruz. Bölgemiz barış ve istikrar iklimine inşallah yeniden kavuşacaktır. Kalemini ve ekranını küresel güçlere kiralamayan özgür basın demokrasiler açısından yeri doldurulamaz bir ihtiyaçtır. Güdümlü basın ise halkın haber alma hakkı yanında, demokrasi için de açık bir tehdit oluşturur. Ülke olarak 70 yılı aşan çok partili demokrasi mücadelemizde bu hakikati tüm boyutlarıyla pek çok kez tecrübe ettik. Manşetlerini vesayetçilerin attığı güdümlü medya düzeni, bilhassa 2002 öncesinde Türkiye’nin acı bir gerçeğiydi. Bu zor dönemlerde her türlü tehdide rağmen milli iradenin yanında duran cesur basın kuruluşları ve medya mensupları da vardı. Biz de bu cesur kalemleri daima şükranlar yadediyoruz, yadedeceğiz.

İlginizi çekebilir!  Evliliğe Kısacık Bir Ara

“BUGÜNLERE MANŞETLERLE ÇARPIŞA ÇARPIŞA GELDİK”

Türk demokrasisi ne zaman riske girse hemen vesayetçilerin tetikçiliğine soyunan postallı medya mensuplarını da asla unutmayacağız. Kalemini, köşesini, ekranını güç odaklarının emrine verenlerin saldırılarına İBB Başkanlığımızdan itibaren biz de defalarca maruz kaldık. “Muhtar bile olamaz” manşetinden, “411 el kaosa kalktı” provokasyonuna kadar nice medya operasyonunun hedefi haline getirildik. Bugünlere manşetlerle çarpışa çarpışa geldik.

“ABD, İNGİLTERE, FRANSA, ALMANYA… O MEŞHUR GAZETELERİ NEREDE?”

Türkiye ekonomisiyle, demokrasisiyle, basınıyla, gerçekleştiği sessiz devrimiyle, 21 yıl öncesine nazaran çok daha ileri bir noktadadır. Bugün medyamız 2002’den daha çeşitli, çoğulcu yapıya sahiptir. Teröre bulaşmadığı sürece isteyen istediğini yazabilmektedir. Eksiklerimiz yok mu tabii ki var. Bizim de çözmemiz gereken meseleler olduğunun farkındayız. Şu anda Gazze’de 70’i aşkın medya mensubu öldü. Nerede dünya? O meşhur basın yayın organları nerede? Niçin öldürülen basın mensuplarına yönelik manşetlerini atmıyorlar. ABD’nin o meşhur gazeteleri, İngiltere’nin o meşhur gazeteleri nerede? Fransa’nın, Almanya’nın o meşhur gazeteleri nerede? Hiçbirinin sesi çıkmıyor. Önümüzdeki dönemde atacağımız adımlarla inşallah bu zorlukların üstesinden geleceğiz.

Gazze’deki katliamlar bize adaletli ve vicdanlı basının da önemini anlatmıştır. İsrail Gazze’de sadece kadın ve çocukları değil, basın mensuplarını öldürmüş ve öldürmeye devam ediyor. İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazeteci sayısı 70’den fazladır. Uluslararası basın kuruluşlarının bu tabloyu kabullenmesi daha vahimidir. Her gün bir gazeteci katlediliyor ancak bize basın özgürlüğünden dem vuran kurumların hiçbirinin gıkı dahi çıkmıyor. Aslolan mazlum ve mağdurların feryatlarını bugün duyurabilmektir. TRT’mizi AA’mızı ve diğer basın kuruluşlarımızı canı gönülden tebrik ediyorum. İsrail’in yalanlarla örülü propaganda makinesine karşı yürütülen dezenformasyonla mücadele çabalarını takdirle karşılıyorum. AA’dan şehidimiz var. Şurada gazi, yaralı kameramız var. Bir kameramız gider bin kameramız gelir. Bütün mesele yalanları aydınlığa çıkarmak ve tüm insanlığa bunları duyurmaktır. Gazzelilerin direniş azmini kıramayan İsrail, medyadaki propaganda savaşını da kaybetmektedir.

İlginizi çekebilir!  Asıl Olan Özdür

“NETANYAHU, MİLOSEVİÇ GİBİ YARGILANACAK”

Bunlar suçludur, teröristtin ve Lahey Adalet Divanı’nda kesinlikle yargılanacaklardır. Biz bu işin takipçisiyiz. Miloseviç nasıl yargılandıysa inanıyorum ki Netanyahu ve onun yardakçıları da aynı şekilde yargılanacak ve mahkum olacaklardır. (Slobodan Miloseviç; Hırvatistan, Bosna ve Kosova’da işlenen savaş suçları nedeniyle yargılandı.)

Amerika ve Avrupa ülkelerindeki yönetimler, Filistin halkının ve Gazze’deki mazlumların ahına kulak tıkayarak aslında en büyük kötülüğü kendine yapıyor. Üzerine titrediği refah düzenini kökten sarsacak sınamadan geçtiklerinin farkında değiller. Türkiye olarak biz tehlikeyi görüyoruz ve açık açık ifade ediyoruz. Hakkı ve hakikati haykırmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu anlayışla hem ikaz görevimizi hem de mazlumların yanında yer alma vazifemizi yerine getirme gayretindeyiz. İletişim koridorunu devam ettireceğiz. Sayın Guterres’in mektubunu takdirle karşılıyor, kendisini tebrik ediyoruz.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.