Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar:
“İstanbul Türk’tür, İstanbul Müslümandır”
Yol ve dava arkadaşlarıma buradan selamlarımı gönderiyorum. İstanbul’un Fethi’nin 571. seneyi devriyesini milletçe kutluyoruz. Abidevi kişiliğiyle, ilmiyle, cesaretiyle İstanbul’u millete armağan eden Fatih Sultan Mehmet’i ve ordusunu bir kez daha rahmetle yad ediyoruz. Fetih İstanbul’un karanlık bahtını aydınlığa çevirmek demektir. Fetih anlaşılmadan, gemileri karadan yürüten inanç anlaşılmaz. İstanbul’un fetih ve fatih ruhundan koparılmasına göz yummayacağız. İstanbul Türk’tür, İstanbul Müslümandır. Fethe işgal diyenlerin İstanbul’un duvarlarını ‘Zulüm 1453’te başladı’ diye kirletenlerin haçlı sürülerinden hiçbir farkı yoktur. İstanbul her şeyden önce bize ecdadın, kutlu ordunun tüm neferlerinin emanetidir. İstanbul, milletimizin göz bebeğidir. Şehrin her karışına eserlerimizle mührümüzü vurduk. Aziz İstanbul’umuzu koruyup güzelleştirmeye devam edeceğiz. İstanbul’un fethinin yıl dönümünün tüm milletimiz için hayırlı, mübarek olmasını temenni ediyorum.
Kılıçdaroğlu’na Tepki Gösterdi
28 Mayıs’ta rekor oy oranıyla bir kez daha görevi şahsımıza tebliğ eden aziz milletime en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Sağda solda vatan, millet, ahlak edebiyatı yapanların koltuk uğruna savundukları tüm değerleri nasıl kolayca sattıklarını hep beraber ibretle takip ediyoruz. Ortaya dökülenler buz dağının görünen kısmı, asıl skandallar suyun altında saklıdır. Altılı koalisyon masasının cumhurbaşkanı adayının hazır bolca da vakti varken üzerindeki şüphe bulutlarını temizlemesi önemlidir. Çıksın milletin zihnindeki soru işaretlerini gidersin. İmalarla konuşmayı bıraksın, her şeyi açık açık itiraf etsin. Biz kimin kimi hançerlediği meselesiyle bugüne kadar hiç ilgilenmedik ama o ucundan kan damlayan hançerin milletimizin sırtına saplanmasına da izin vermedik.
“İsrail Tüm İnsanlık İçin, Dünya Barışı İçin De Bir Tehdittir”
İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım, refaha yapılan saldırılarla çok daha kanlı bir safhaya girdi. son saldırıda saldırıda en az 45 masum Filistinli şehit edildi. görüntülere bakmaya yürek dayanmıyor. 15 bin masum çocuktan ne istediniz? İçinizde insanlıktan kırıntı kalmadı mı? Hiç mi haddiniz, hududunuz yok? Kalbinizde merhametin zerresi de mi yok? Yeryüzünde hiçbir din, vallahi şu vahşeti meşrulaştıramaz. Masum bir bebeğin kafasını kopartmayı hiçbir inanç meşru görmez, gösteremez. Dünya bir hastanın, bir manyağın, psikopatın, Netanyahu denilen kanla beslenen vampirin vahşetini izliyor. Gazze’de insanlık ölürken Avrupa’da demokrasi, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, basın özgürlüğü ölüyor. Kimse kusura bakmasın, bundan sonra hiçbir Avrupalı çıkıp da bize insan haklarından, ifade ve basın özgürlüğünden bahsetmesin.
Ey Amerika devleti, bu kan senin eline de bulaşmıştır. Buradan İslam dünyasına da bir çift sözüm var, ortak bir karar almak için daha neyi bekliyorsunuz? İslam alemi ne zaman Filistinli kardeşlerinin hakkını koruyacak? Vallahi Allah bunun hesabını size, hepimize sorar. İsrail uluslararası hukukun kontrolüne girmeden hiç kimse, hiçbir devlet güvende değildir. Bunu açık açık söylüyorum, buna Türkiye de dahil. Bu barbarlık Gazze ile sınırlı mı zannediyorsunuz? Asla kan içmeye doymayacaklar. İsrail tüm insanlık için, dünya barışı için de bir tehdittir. İsrail şu anda bir başka devletin topraklarını işgal etmektedir. Yaptıklarının bedelini hukuk önünde ödemelidir. İsrail ve onu destekleyenler, bu soykırımın unutulacağını zannediyorlar. Bu soykırım unutulmayacak. Bu vahşet unutulmayacak. Unutmayacağız, unutturmayacağız. Şu anda dünyanın birçok ülkesinde soykırım protesto ediliyor. Bu uğurda ağır bedeller de ödüyorlar. Siyonizmin maskesi tüm dünyada düşmektedir. Bu da bir devrimdir. Gazze’yi yüreğinde taşıyan herkese buradan dayanışma mesajlarımı gönderiyorum. İsrail’in adaletin tecellisine dair son inanç kırıntısını da yok etmesinin mutlaka önüne geçilmelidir.
Türkiye’deki darbeleri Filistin davasından ayrı düşünmek mümkün değildir. Zamanlamaya baktığınızda Türkiye’nin Filistin ile dayanışmasını kırmaya yönelik olduğunu net bir şekilde görürsünüz. Kimse zannetmesin ki mesele sadece Filistin’dir, Gazze’dir.
Önceki gün Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda merhum Menderes’i, Polatkan’ı, Zorlu’yu bir kez daha andık. Türkiye’de darbeler dönemi sona ermiştir. Bir kez daha her birini rahmetle anıyorum. İnanıyorum ki gençlerimiz de bizden devraldıkları milli irade bayraklarını yüceltecek. Biz pusulası millete ayarlanmış siyasetin temsilcileriyiz. Bugüne kadar rotamızı daima milletimiz belirledi. Sessiz yığınların sesi olduk. Allah’tan ve devletten başka hiç kimsesi olmayanlar için siyaset yaptık. Ne başardıysak aziz milletimizin güçlü desteğiyle başardık. Milletimiz de bize sahip çıktı, destek ve duasını esirgemedi.
Başıboş Sokak Köpekleri
Türkiye’de 4 milyon civarında sahipsiz köpek olduğu tahmin ediliyor. Resmi rakam 2 milyon. Bu sayı asimetrik bir şekilde her yıl katlanarak artıyor. Kuduz tehdidi de büyüyor. Son 5 yılda hayvana çarpma şeklinde 3 bin 534 trafik kazası, 55 ölüm vakası gerçekleşti. Çok daha vahim tablolarla karşılaştık. Ankara Keçiören’de Tunahan çocuğumuz köpekler tarafından parçalandı. Mahra kızımız köpekten kaçarken kamyon altında kalarak öldü. 10 yaşındaki Mustafa kuduza bağlı olarak acılar içinde can verdi. Muş’ta Medine teyzemiz köpekler tarafından yaralandı. Hemen her gün başıboş köpeklerin sebep olduğu saldırı, yaralanma, kaza haberi alıyoruz. Koyun keçi sürülerine saldırdıklarına dair vakalar da var. Koruma altındaki hayvanlara saldırdıklarını da görüyoruz. Şunu kabul etmemiz lazım, gelişmiş hiçbir ülkede olmayan başıboş köpek sorunumuz var. Bazı ülkeler Türkiye’ye gelecek vatandaşları için kuduz ve sahipsiz köpeklere karşı uyarmaya başladı. Bizim medeniyetimiz merhamet medeniyetidir.
Canlıya her zaman merhametle yaklaştık. Defalarca ifade ettim, bizim siyaset ilkemiz bellidir: Yaradılanı severiz yaradandan ötürü. Kimse bizim merhametimizi sorgulamasın. Kimse bize merhamet üzerinden ders vermeye kalkmasın. Hayvanlar koruma kanununu biz çıkardık. Hayvanları mal statüsünden çıkarıp can statüsüne aldık. Yakala-kısırlaştır bir çözüm olmadı. Şu anda bizim artık bu sorunu köklü şekilde çözüme kavuşturmamız şart. Ülke örneklerini inceliyoruz, istişare halindeyiz. Gerçek şudur: Toplumun çok büyük bir kesimi bu meselenin bir an önce çözülmesini istemekte. Bu çığlığa kayıtsız kalmamız düşünülemez. Mevzuatta yapacağımız değişiklikle sahipsiz köpeklerin sahiplenilmesini amaçlıyoruz. Kanun teklifiyle köpek bakım evleri kurulacak. Sahipsiz hayvanlar bu bakım evlerinde tutulacak. Sahiplenilmeleri için kampanyalar yapılacak. Kısırlaştırıp aşılanacak, sahiplerine teslim edilip çok sıkı takip edilecek. Hayvanseverlerimizin barınaklardaki hayvanlarımızı sahiplenerek daha fazla sorumluluk alacaklarına inanıyoruz. Eğer bunu başarabilirsek bir sonraki adıma ihtiyaç kalmayacağına inanıyoruz.